The New Arab: İsrail'in yeni etnik temizlik planı başlıyor

İngiltere merkezli yayın organlarından The New Arab'da, İsrail'in Gazze'nin tamamının işgali için başlattığı yeni planın hedeflerinin ve ortaya çıkaracağı felakete dair olası gelişmelerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İsrail'in tüm uluslararası kınamalara rağmen Gazze'nin tamamını ele geçirmek için yeni bir etnik temizlik planının onayladığına dikkat çekilen analizde, Hamas'ın bu hafta önerilen ateşkes ve rehine serbest bırakma anlaşmasını kabul etmesine rağmen İsrail planını hayata geçirerek etnik temizliğe hazırlandığı belirtildi.

Analizde ayrıca; İsrail'in yeni işgal ve etnik temizlik planının sözde hedeflerine dair ayrıntılara yer verildi.

İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:

İsrail Savunma Bakanlığı geçtiğimiz günlerde, ateşkes ve rehine anlaşması için yapılan bölgesel çabaları göz ardı ederek Gazze Şehri'ni ele geçirme planlarını onayladı.

İsrail ordusu, Gazze'nin en büyük kentsel merkezine yönelik saldırının ilk aşamasını başlattı, mahalleleri hava saldırıları ve topçu ateşi ile bombaladı ve şehrin dış mahallelerinde bir dayanak noktası oluşturdu.

Saldırı başlamadan önceki günlerde binlerce kişi evlerinden sürüldü ve askeri saldırılar devam ederken daha fazlası kaçmaya devam ederek zorla güneye yerleştirildi.

Hamas'ın bu hafta Arap arabulucular tarafından önerilen ateşkes ve rehine serbest bırakma anlaşmasını kabul etmesine rağmen İsrail planını sürdürüyor.

Netanyahu daha önce İsrail'in tüm Gazze Şeridi'ni ele geçirme niyetinde olduğunu belirtmiş olsa da, mevcut girişim şu anda sadece Gazze Şehri'ne odaklanıyor.

Plan, İsrail'e göre beş hedef için hayata geçiriliyor.

Gazze'nin silahsızlandırılması, İsrail'in kıyı şeridi üzerinde güvenlik kontrolü, tüm rehinelerin serbest bırakılması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Hamas veya Filistin Yönetimi ile bağlantısı olmayan alternatif bir sivil yönetimin kurulması.

Beş maddelik plan, İsrail güçlerinin, neredeyse iki yıldır süren acımasız saldırılarla zaten harap olmuş ve İsrail'in kontrolü veya tahliye emri altındaki bölgelerle çevrili olan şehri işgal etmesini öngörüyor. Operasyon, Filistin topraklarının daha geniş bir kısmının ele geçirilmesi yolunda atılan ilk adım olarak görülüyor.

İsrail, Gazze'nin en büyük şehrini ele geçirmek için iki aşamalı bir saldırı hazırlıyor.

Kabinenin kararı, Filistinlilere 7 Ekim saldırısının ikinci yıldönümüne kadar bölgeyi tahliye etmeleri için süre tanıyor.

Bu sürenin sonunda İsrail ordusu, Gazze'nin geri kalanına ilerlemeden önce kalan Hamas militanlarını temizlemek için bir kuşatma ve kara saldırısı düzenleyecek.

İsrail ordusu sivillerin “güvenli bölgelere” yerleştirileceğini söylüyor, ancak bu şekilde belirlenen bölgeler savaş sırasında defalarca bombalandı.

İsrail'in planlarına göre, Gazze Şehri'ndeki siviller, savaş bölgelerinden güneye yerleştirilmeden önce çadır ve barınak alacaklar. Ancak bu bir gecede gerçekleşemez.

Eski İsrail müzakerecisi ve İki Devlet İttifakı'nın eş direktörü Gershon Baskin sürece dair;

“Eğer bu konuda ciddiyseler, bu zaman alacak, hatta aylar sürecek. Tabii son 22 aydır yaptıkları gibi gerekli altyapı olmadan sivilleri yerinden etmek adımlar atmazlarsa.”

değerlendirmesinde bulundu.

ICG Kıdemli İsrail/Filistin analisti Amjad Iraqi ise İsrail ordusunun hava gücü ve tahliyeler yoluyla aşırı baskı uygulamaya başladığını belirtiyor.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Gazze'yi kalıcı olarak işgal etme niyetinde olmadığını söylese de, aşırı sağcı kabine üyeleri savaşın devam etmesini ve İsrail'in buradaki yerleşimlerini yeniden kurmasını istiyor. İsrail'in bu bölgeye ilişkin uzun vadeli planları ise belirsizliğini koruyor.

İsrail lideri, savaşın yıktığı bu bölgenin yönetimini kimin üstleneceği konusunda belirsizliğini koruyor ve “Arap güçleri”nden bahsediyor. Ancak hiçbir Arap gücü İsrail işgali altında veya tüm bölge yıkıldıktan sonra bu görevi üstlenmeye istekli olduğunu belirtmedi.

22 aylık askeri saldırganlıkta Netanyahu hükümeti esirleri kurtarmayı başaramadı ve geniş bir tünel ağının kontrolünü elinde tutan Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine ulaşamadı.

İsrail, Hamas'ın Gazze'de 40.000 savaşçısı olduğunu ve bunların önemli bir kısmının Gazze Şehri'nde yoğunlaştığını iddia ediyor. Arap-İsrail barış sürecinde uzmanlaşmış uluslararası diplomasi uzmanı Shaiel Ben-Ephraim, şehirdeki sayıyı 5.000 ile 10.000 arasında tahmin ediyor.

İsrail'in hukuk tanımazlığı

Tüm Uluslararası kınamaya neden olan bu tırmanış, İsrail içinde, rehinelerin aileleri ve İsrail askeri liderliği de dahil olmak üzere, güçlü bir muhalefetle karşı karşıya. Hafta boyunca yaklaşık yarım milyon İsrailli, işgal planına karşı ülke çapında geniş mitingler düzenledi.

Muhalefet lideri Yair Lapid, Gazze Şehri'ni ele geçirme kararını, aylar sürebilecek, İsrailli vergi mükelleflerine on milyarlarca dolara mal olacak, esirleri tehlikeye atacak ve daha fazla asker kaybına yol açacak bir “felaket” olarak nitelendirdi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de genişletilmiş operasyona karşı çıktı ve bunun daha fazla İsrail askerinin ölümüne yol açabileceği, kalan rehinelerin hayatını tehlikeye atabileceği ve İsrail'in uluslararası itibarını daha da zedeleyebileceği uyarısında bulundu.

Quincy Institute for Responsible Statecraft'ın Orta Doğu programında araştırma görevlisi olan Annelle Sheline de bu görüşe katılarak, İsrail halkının daha yüksek bir bedel ödemesi durumunda, bunun hükümet üzerinde savaşı durdurması için gerçek bir baskı yaratabileceğini belirtiyor.

Uzman, saldırının genişletilmesinin uzun süreli bir şehir savaşına yol açabileceğini ve İsrail ordusunun büyük kayıplar vereceğini belirtiyor.

İsrail'in savaşı en az 62.000 Filistinliyi öldürdü ve nüfusun yaklaşık %90'ını yerinden etti. Sağlık sistemi çöktü ve açlık kasıtlı olarak bir savaş silahı olarak kullanıldı.

Tel Aviv şu anda Gazze'nin yaklaşık dörtte üçünü kontrol ediyor ve iki milyon vatandaşının neredeyse tamamını kalan dörtte birine hapsetmiş durumda.

Gazze nüfusu, temel altyapı ve hizmetlerin neredeyse hiç bulunmadığı güneydeki aşırı kalabalık bir bölgeye itiliyor. Barınak olarak sadece çadırları olan Filistinliler, aşırı hava koşullarına maruz kalıyor ve sözde insani yardım bölgelerine yönelik İsrail saldırılarına karşı savunmasız kalıyor.