Foreign Policy: Trump-Putin zirvesinin kaybedeni Avrupa mı olacak?
Trump, Rusya'ya toprak verilmesini dikte edecek bir anlaşmaya mı varacak? Trump-Putin zirvesinin kaybedeni Avrupa mı olacak?
Son Güncelleme: 14.08.2025 - 03:27
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, Cum günü Ptin ve Trump arasında Alaska'da gerçekleşecek olan zirvenin, Avrupa ve Ukrayna açısından getireceği olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Alaska'daki zirve öncesi Ukrayna ile Rusya arasında yapılacak bir barış anlaşmasına dair belirsiz bir süreç sergilendiği tespiti yapılan analizde, Trump'ın “ne olursa olsun barışı getireceğim” yaklaşımı nedeniyle hem Ukrayna'ya hem de Avrupa ülkelerine bir barış anlaşması dayatma riskine dikkat çekildi.
Analizde ayrıca, sürecin geleceğine dair uzman görüşlerine ve değerlendirmelere yer verildi.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna'da olası bir ateşkes görüşmek üzere Cuma günü Alaska'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelecek. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'nin davet edilmemiş olması nedeniyle, Alaska zirvesinde gerçekte neyin başarılabileceğine dair büyük bir şüphe var.
Trump bile zirveye ilişkin beklentileri hafifleterek, bunu “hissetme toplantısı” olarak nitelendirdi ve bu da toplantıdan somut bir anlaşma çıkmasını beklemediğini gösteriyor.
Trump, Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında;
“Parametrelerin ne olduğunu göreceğiz ve toplantının hemen ardından Cumhurbaşkanı Zelenskiy ve Avrupalı liderleri arayacağım. Anlaşma yapmayacağım. Anlaşma yapmak bana düşmez.”
ifadelerini kullandı.
Trump, Cuma günü Rus liderle “yapıcı görüşmeler” yapmayı beklediğini söyledi ve “Bence iyi olacak, ama kötü de olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada Kiev ve destekçileri, Putin'in toplantıyı Trump'ı Rusya'nın lehine bir anlaşmayı desteklemeye zorlamak için kullanabileceğinden endişeli. Yıllardır Trump ile zorlu bir ilişki içinde olan Zelenskiy, yaptığı konuşmada Putin'in “Amerika'yı aldatmak” istediği uyarısında bulundu.
Ukrayna lideri yaptığı açıklamada, Putin'in “Amerika ile yaptığı görüşmeyi kişisel bir zafer olarak gösterecek ve sonra eskisi gibi davranmaya devam edecek” dedi ve Rus liderin barışı ciddiye aldığına dair hiçbir işaret görmediğini ekledi.
İngiltere'nin eski Moskova ve Kiev savunma ataşesi John Foreman ise yaptığı değerlendirmede; Batılı güçlerin Nazi Almanyası'nın Çekoslovakya'dan Sudetenland'ı ilhak etmesine izin verdiği 1938 Münih Anlaşması'na atıfta bulundu.
Trump, Ukrayna ile Rusya arasında yapılacak barış anlaşmasının tam olarak ne içermesi gerektiği konusunda belirsiz bir yaklaşım sergiliyor. Ancak Pazartesi günü, Ukrayna ile Rusya arasında “toprak takası” içeren bir anlaşma olasılığını bir kez daha gündeme getirirken, “Ukrayna için bu topraklardan bir kısmını geri almaya çalışacağını” da belirtti.
Rusya şu anda Ukrayna topraklarının yaklaşık beşte birini işgal ediyor.
Ancak Rusya, geçen yaz yaptığı sürpriz saldırının ardından Ukrayna tarafından işgal edilen Kursk bölgesindeki toprakların neredeyse tamamını geri aldı. Bu da Kiev'in toprak takası içeren herhangi bir anlaşmada ne sunabileceğinin belirsizliğini artırıyor. Zelenskiy de barış anlaşmasının bir parçası olarak Rusya'ya toprak vermeyi reddetti.
Chatham House ve New East Strategies Centre'da araştırma görevlisi olan Foreman;
“Her şey yarım yamalak, hazırlıksız ve kafa karıştırıcı görünüyor. Muhtemelen bunun nedeni, ABD özel elçisi Steve Witkoff'un Ruslarla ilişkilerinde sergilediği beceriksiz, hatalı ve saf yaklaşımıdır. Ruslar onu parmaklarında oynatmıştır. Bu arada Putin hiçbir taviz vermedi, yaptırımlardan kaçındı ve yeniden masaya dönmekten memnuniyet duyacaktır.”
değerlendirmesinde bulundu.
Diğer yabdab zirve, Trump'ın Rusya'ya savaşı sona erdirmesi veya yeni, ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalması için verdiği sürenin dolmasından bir hafta sonra gerçekleşecek.
Trump geçen Çarşamba günü, Hindistan'dan yapılan ithalatlara uygulanan gümrük vergilerini yüzde 50'ye çıkardığını duyururken, bu hamle Rusya'dan petrol satın aldığı için ülkeyi cezalandırmak amacıyla yapılmıştı. Ancak Trump'ın geçen Cuma günü daha fazla ekonomik yaptırım uygulayacağı da bekleniyordu. Bunun yerine Trump, Putin ile görüşeceğini duyurdu.
Trump'ın açıklaması, Witkoff'un ABD özel elçisi olarak Moskova'ya yaptığı beşinci gezide geçen hafta Putin ile görüşmesinden sonra geldi. Özel elçi olarak atanmadan önce diplomatik veya hükümet deneyimi olmayan Witkoff'un eleştirenleri, Ukrayna'daki savaş gibi konularda müzakerelerde yetersiz olduğunu defalarca iddia ettiler.
Kremlin'in savaşla ilgili görüşlerini yinelediği suçlamasıyla karşı karşıya kalan Witkoff, son günlerde Putin ile görüşmesi sırasında Putin'in tutumunu yanlış anlamış olabileceği ve bu nedenle Avrupalı diplomatlar arasında kafa karışıklığına neden olduğu yönündeki haberler üzerine yeniden eleştirilere maruz kaldı.
Trump'ın öngörülemez yapısı ve zirveyi çevreleyen koşullar göz önüne alındığında, Kiev'in Avrupalı müttefikleri bundan sonra ne olacağı konusunda endişeli görünüyor.
Zirvenin kaybedeni Avrupa mı olacak?
Avrupalı liderler yaptıkları ortak açıklamada;
“Aktif diplomasi, Ukrayna'ya destek ve Rusya Federasyonu'na yasadışı savaşı sona erdirmesi için baskı uygulayan bir yaklaşımın başarılı olacağına inanıyoruz”
ifadelerini kullandılar.
Trump, Putin ile müzakerelerinden önce dün itibariyle de Zelenskiy de dahil olmak üzere Avrupalı liderlerle acil bir sanal toplantı gerçekleştirdi.
Zirve, Putin'in 2015'ten bu yana ABD'ye yaptığı ilk ziyaret ve 2007'den bu yana New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dışında yaptığı ilk ziyaret olacak.
Rus lider, Ukrayna'da savaş suçu işlediği iddiasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) tarafından hakkında çıkarılan tutuklama emri nedeniyle dünyanın birçok ülkesine seyahat edemiyor. ICC'ye üye ülkeler, Putin'in kendi topraklarına ayak basması halinde onu tutuklamakla yükümlü.
Amerika Birleşik Devletleri ICC'ye üye olmadığı için Putin'in ülkeye gelmesi halinde onu tutuklamak zorunda değil. Ancak Trump'ın Putin'i ABD topraklarında ve bir zamanlar Rus İmparatorluğu'nun bir parçası olan bir eyalette toplantıya davet etmesi hala oldukça tartışmalı bir konu olarak kayıtlara geçti.
Trump'ın bu savaşı sona erdireceğine dair sık sık söz vermesi ve kendini anlaşmayı kolaylaştırabilecek tek lider olarak göstermesi nedeniyle, bu toplantı Trump için siyasi açıdan da riskli.
Ancak sadece Trump açısından değil, Avrupa açısından da büyük riskler taşıyor. Zira Trump'ın dikte edeceği bir anlaşmayı Avrupa'nın kabul etmemesi, ABD ve Avrupa ülkelerini NATO krizinden sonra bir defa daha karşı karşıya getirebillir.
Trump'ın savaşı başlatmak veya durdurmak için harekete geçmemekle Zelenskiy'i suçlama eğilimi, bazı uzmanların Putin ile yapacağı görüşme konusunda endişe duymasına neden olan davranışların tam da örneği durumunda.
Foreman, Trump'ın Ukrayna ve Avrupa'ya kötü bir anlaşmayı dayatmaya çalışırken, Rusya'yı “yeniden yapılanma döneminden sonra, Ukrayna'yı savunmasız ve zayıf bırakarak, zamanı geldiğinde yeniden saldırmaya serbest bırakacağından” endişelenmesi gerektiğini belirtiyor.
Trump zirveden eli boş çıkarsa veya Ukrayna'nın topraklarından vazgeçmesini gerektiren bir anlaşma çerçevesini kabul ederse, “diktatöre karşı koyamayan” bir başkan olarak görülebilir.
Foreman, Trump'ın bu yolu izlemesi halinde Chamberlain ile karşılaştırılabileceği uyarısında bulunarak;
“Trump kendi mirası için Ukrayna'yı satamayacağını anlamalı. Trump ateşkes sağlayamazsa zirve başarısız olur. Ancak bir anlaşma dikte etmesi de bir o kadar başarısız bir süreci başlatabilir. Bu onun kırmızı çizgisi olmalı”
değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:
Foreign PolicyİLGİLİ HABERLER
The Washington Post: Avrupa İsrail konusunda dönüm noktasına ulaştı
Arab News: Türkiye'nin Afrika'daki artan etkisi ve Avrupa
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


