The Washington Post: Avrupa İsrail konusunda dönüm noktasına ulaştı
İsrail'in bitmek bilmeyen işgal ve ilhak adımları Avrupa ülkeleri arasında bölünmeye mi neden olacak? İşte Avrupa ülkelerinden gelen son açıklamalar, artan kamuoyu tepkileri ve olası adımlar.
Son Güncelleme: 07.06.2025 - 01:05
ABD'nin önde gelen yayın organlarından The Washington Post'da, İsrail 20 ayını geride bırakan soykırım savaşı ile ilgili Avrupa ülkelerinin değişen söylemlerine dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayınlandı.
İsrail'in çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 54 binden fazla Filistinliyi katletmesi ile ilgili 20 ay gibi uzun bir süre sonra Avrupa ülkelerinin söylemlerinin değişmeye başladığına dikkat çekilen analizde, Gazze'deki açlık, katliamlar ve Batı Şeria'daki ilhak adımları nedeniyle, Avrupa kamuoyunda İsrail'e desteğin bugüne kadar olmadığı kadar düşük seviyelere geldiği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin üst düzey isimlerinin sürece dair yaptığı açıklamalara yer verilerek AB'nin atabileceği adımlara dair öngörülerde bulunuldu.
İşte The Washington Post'da yayınlanan analiz:
Avrupa başkentlerinden ve Gazze Şeridi'nin yıkıntılarından uzakta olan Fransa'nın lideri Macron, Gazze'deki saldırılardan 20 ay sonra İsrail'i eleştirdi.
Emmanuel Macron, Singapur'da düzenlenen Asya güvenlik forumunda yaptığı açılış konuşmasına, uluslararası politikadaki “çifte standartlar” konusunda bir uyarı ile başladı.
Zira; Ukrayna'daki savaş ve Rusya'nın işgaline karşı küresel dayanışmanın gerekliliği konusunda Avrupa'nın yaptığı çağrılar, Batı'nın İsrail'in yürüttüğü saldırıyı desteklemesinden dolayı devam etmesinden zarar gördü.
7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de aralarında birçok kadın ve çocuk da olmak üzere 54.000'den fazla Filistinli hayatını kaybetti, bölgenin büyük bir kısmı yıkıldı ve bir dizi insani kriz yaşandı.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun müttefikleri, Gazze'nin tamamen işgal edilmesini ve bölgenin etnik temizliğinin yapılmasını açıkça talep ediyorlar. Bu durum, İsrail'in “kendini savunma hakkını” destekleyen Avrupa hükümetlerini rahatsız ediyor.
Gazze'deki acıların görüntüleri, zayıflamış çocuklar, bombalanmış hastaneler ve yas tutan aileler, son 20 aydır küresel kamuoyunu çalkalıyordu.
Son günlerde ise, ABD ve İsrail destekli özel bir grup tarafından yönetilen yardım dağıtım noktalarının yakınında, açlık çeken düzinelerce Filistinli silahlı saldırı sonucu öldürüldü ve bu küresel tepkileri daha da tetikledi.
İsrail'in Gazze'ye insani yardımın ulaşmasını aylarca engellemesi ve yardımlara getirdiği kısıtlamalar, uluslararası toplumdan sayısız öfke dolu tepki aldı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Netanyahu aleyhine savaş suçu suçlamalarının artmasına neden oldu.
İnkar politikası
İsrail ordusu, dağıtım merkezinin yakınında veya içinde bulunan sivillere ateş açtığı iddialarını yalanladı. İsrail Dışişleri Bakanlığı ise İsrail'in insani yardım ablukası uyguladığı iddialarını reddetti ve Macron'u, “Yahudi devletine karşı haçlı seferi” başlatmakla suçlayarak kınadı.
Aynı gün Macron, Singapur'da çatışmanın Avrupa'nın diğer cephelerdeki kamu diplomasisine verdiği zarardan bahsetti.
Macron;
“Gazze'yi terk edersek, İsrail'e serbest geçiş hakkı tanırsak, terörist saldırıları kınamış olsak bile, dünyanın geri kalanında kendi güvenilirliğimizi yok ederiz”
ifadelerini kullandı.
Fransız Cumhurbaşkanı ayrıca, uzun süredir durgun olan “iki devletli çözüm” projesini yeniden canlandırmakdan da bahsetti.
Bu proje, İsrail ve Filistin'in ayrı devletler olarak var olmasını hedefleyen bir plan olup, Donald Trump ve Cumhuriyetçiler tarafından fiilen terk edilmiş ve İsrailliler arasında çok az destek bulmuş bir proje olarak adeta rafa kaldırılmış durumda.
Diğer yandan Fransa, bu ayın sonunda Suudi Arabistan ile birlikte Gazze'nin geleceği konusunda bir konferans düzenlemeyi planlıyor. Bu konferans, iki devletli çözüme yönelik süreci yeniden canlandırmayı amaçlıyor. Macron'un bu fırsatı, Filistin devletini resmen tanımak için kullanabileceğine dair işaretler var.
Bu gerçekleşmese bile, Macron, İsrail konusunda tavrını değiştiren önde gelen Avrupalı liderler arasında yalnız değil. İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İsrail'in Gazze'deki son eylemlerini “korkunç, ters etki yaratan ve tahammül edilemez” olarak nitelendirdi.
İsrail'e yönelik kamuoyu desteği, İngiltere dahil olmak üzere Avrupa genelinde dibe vurdu ve muhafazakar milletvekilleri bile İsrail'i eleştirmeye başladı.
İngiliz milletvekili Kit Malthouse yaptığı açıklamada;
“Gazze, açlık çeken insanların savaş bölgelerinden dışarı çekilip vuruldukları bir mezbaha haline geldi. Durum tersine dönseydi, şu anda uluslararası koruma gücü kapsamında İngiliz silahlı kuvvetlerini seferber ediyor olurduk”
ifadelerini kullandı.
İngiltere'deki bu tartışmalar ve yaklaşım, kıtadaki diğer gelişmelerle de paralellik gösteriyor.
Avrupa Birliği, Gazze'deki savaş ve İsrail'in Batı Şeria'daki taktikleri nedeniyle yaptırım çağrılarının artmasıyla, İsrail ile ticaret anlaşmalarını gözden geçiriyor. Zira; İsrail'in sağcı hükümeti, uluslararası toplum tarafından yasadışı kabul edilen yerleşim yerlerinin genişletilmesini de hızlandırdı.
Avrupa'da İsrail'e en güçlü desteği veren ülke ise şüphesiz olarak Almanya'dır. Ancak buradaki dinamikler de değişiyor.
Geçen ay, Alman Şansölyesi Friedrich Merz, Gazze'de yaşanan “insani trajedi ve siyasi felaketi” kınadı ve “İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki amacını artık anlamadığını” ve Gazze'deki sivil nüfusa verilen zararın “terörle mücadele olarak gerekçelendirilemeyeceğini” söyledi.
Alman Dışişleri Bakanı Johann Wadephul da Batı Şeria ile ilgili;
“Arkadaşlar olarak bunu görmezden gelemeyiz ve buna göz yumamayız. Bu yerleşim politikası uluslararası hukuka aykırıdır ve iki devletli çözüme tam anlamıyla engel teşkil etmektedir”
açıklamasında bulunarak Batı Şeria'nın ilhakını isteyenlere karşı uyarıda bulundu.
Sonuç
Avrupa başkentlerinin sözlerini eyleme dökmek için somut olarak ne yapabilecekleri hala belirsiz.
Şu anda AB, İsrail ile ilişkileri tamamen askıya almak için gereken oybirliğine sahip olmaktan uzak. Ancak, önümüzdeki haftalarda yeterli sayıda üye devletin desteği olursa bazı ekonomik önlemler kabul edilebilir.
Diğer yandan alınacak olan herhangi bir cezai önlem, 27 üye devletin savaş konusunda çok farklı duyarlılıklara sahip olduğu ve İsrail yanlısı Macaristan'dan Filistin yanlısı İrlanda'ya kadar uzanan bir yelpazeye yayıldığı blok içinde bölünmelere yol açabilir.
Kaynak:
GDH Haber
İLGİLİ HABERLER
The New Arab: İsrail, Gazze'den sonra Batı Şeria planını devreye soktu
The Jerusalem Post: Türkiye'nin artan etkisi ve bölgesel dinamikler
The New Arab: İsrail iç savaşa sürükleniyor
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


