Arab News: Türkiye'nin Afrika'daki artan etkisi ve Avrupa
Türkiye, Afrika'da Batı'ya alternatif güçlü bir güvenlik sağlayıcısı olarak ortaya çıktı. Avrupa ülkeleri, Türkiye ile Afrika'da işbirliği adımları atmak zorunda kalabilir.
Son Güncelleme: 12.08.2025 - 05:59
Suudi Arabistan merkezli önemli yayın organlarından Arab News'de, Türkiye'nin son dönemde Afrika'da artan etkisinin ve Avrupa ülkelerinin Türkiye ile olan ilişkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Türkiye'nin 2009 yılında başlayan etkili bir strateji ile Afrika'da önemli bir ekonomi ve güvenlik ortağı haline geldiği belirtilen analizde, Türkiye'nin özellikle Avrupa ülkelerine alternatif olarak güvenli bir güvenlik ortağı olarak ortaya çıktığına dikakt çekildi.
Analizde ayrıca; Avrupa ülkelerinin Afrika'da giderek daha fazla etki alanı kaybettiği ve Türkiye ile işbirliği yollarını aramak zorunda kalabileceği tespiti yapıldı.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
2009 yılında, dönemin Türkiye Başbakanı ve şu anki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekibi, “Paris'e giden yol Afrika'dan geçer” diyerek, Ankara'nın Afrika ile ilişkilerini derinleştirme stratejisini ortaya koydu.
O zamandan beri Türkiye, savunma, ekonomi, kültür ve siyaset alanlarında yumuşak ve sert güçlerini birleştirerek Afrika'daki varlığını önemli ölçüde genişletti.
Türkiye'nin artan etkisini AB üye ülkelerinin politikalarına karşı kullanabileceğine dair endişeler vardı. Ancak, Türkiye'nin son yıllarda, özellikle Ukrayna savaşından bu yana Brüksel ile ilişkilerinin iyileşmesi nedeniyle, Afrika'daki politikaları farklı, belki de daha işbirlikçi bir şekilde değerlendirilebilir.
Ancak bunu başarmak için Türkiye'nin Afrika'daki varlığının özelliklerini anlamak ve AB'nin bunları kendi lehine nasıl kullanabileceğini araştırmak önemlidir.
Türkiye'nin Afrika'ya uzanımı üç boyutludur.
İlk olarak, siyasi güdümlüdür ve küresel sahnede orta güç statüsünü desteklemektedir. Zira; Afrika'yı zayıflatan bir ülke uluslararası bir konuma sahip olamaz.
İkincisi, Türkiye'nin katılımı ekonomik nedenlerle yönlendirilmektedir. Afrika devletlerinden Türkiye ile ortaklık kurma talebi artmaktadır ve AB bu değişimi fark edip bundan yararlanmaya istekli olmalıdır.
Üçüncüsü, Türkiye'nin Afrika'daki artan etkisi, bazı AB üye devletlerinin sahip olmadığı ve yine yararlanabileceği arabuluculuk gibi yumuşak güç unsurlarıyla desteklenmektedir.
Son olarak, Türkiye'nin Afrika devletleriyle genişleyen savunma bağları ile güvenlik odaklıdır.
Türkiye ve AB ülkeleri Afrika'daki konumlarını güçlendirmeyi hedefledikleri bir dönemde, Brüksel'in Türkiye ile işbirliği yapabileceği veya Türkiye'nin Afrika'daki artan rolünden yararlanabileceği potansiyel alanları keşfetmek önemlidir.
İlk alan güvenliktir. Türkiye, insansız hava aracı satışı ve askeri eğitim dahil olmak üzere Afrika ülkeleriyle önemli savunma işbirliği kurmuştur. Bugün, Afrika ülkeleri tarafından tercih edilen bir güvenlik sağlayıcısı olarak görülmektedir.
AB üye ülkeleri de kendi çıkarları için kıtada istikrar arzulamaktadır. İstikrarlı bir kıta sadece Afrika halkına fayda sağlamakla kalmayacak, Orta Doğu'dan Avrupa'ya kadar birçok alanda etkiler yaratacaktır.
Türkiye'nin artan güvenlik varlığı, AB'nin ortak hedeflerine ulaşmak için yararlanabileceği bir güçtür.
İkincisi, Türkiye'nin kalkınma projeleri yoluyla katılımı, Avrupa'nın çıkarlarına bir tehdit olarak görülmemelidir. Türk şirketleri, Avrupa'nın çıkarlarıyla uyumlu olabilecek görünür altyapı projeleriyle Afrika'nın yüksek riskli bölgelerinde aktif olarak faaliyet göstermektedir.
İnsani yardım da potansiyel işbirliği alanlarından biridir. Örneğin, iki Türk bilim insanı, AB tarafından finanse edilen bir gıda projesi kapsamında Afrika'da açlıkla mücadeleye öncülük etmektedir. Bu alanda daha fazla proje Brüksel tarafından desteklenebilir ve Türkiye sahada aktif bir rol üstlenebilir.
Üçüncüsü Türkiye, çatışan taraflar arasında arabuluculuk çabalarıyla Afrika kıtasında güven inşa etmeye çalışmaktadır.
Bazı AB ülkelerinin Afrika'daki tarihsel etkisi ve sömürge mirası, potansiyel arabuluculuk rollerini zorlaştırmaktadır, bu nedenle Türkiye bu açıdan dolaylı olarak AB'nin çıkarlarına hizmet edebilir.
Dördüncüsü, Çin Afrika'da ciddi bir aktör olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye, AB aday ülkesi olarak Brüksel tarafından Çin'den daha az tehditkar bir güç olarak görülebilir.
Ortaklık ve gelecek
Afrika, hem Türkiye hem de Körfez ülkeleri için rekabetçi bir bölgeydi. Ancak Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmesiyle, bu rekabetin niteliği değişti ve her iki taraf da ilişkilerini bölümlere ayırdı.
Bazı AB ülkeleri ve Türkiye de benzer bir yaklaşım benimseyerek, Afrika ile ilişkilerini karşılıklı yarar sağlayacak şekilde yönetebilir.
Haziran ayında, Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Faruk Kaymakcı, Brüksel-Afrika Merkezi'nde Türkiye-Afrika ilişkilerindeki artan ivmeyi vurgulayarak;
“AB ve AB aday ülkesi Türkiye, karşılaştırmalı avantajlarından yararlanarak Afrika'da ve Afrika için birlikte çok şey başarabilir.”
ifadelerini kullandı.
Ancak AB ülkeleri çeşitli konularda farklı görüşlere sahip ve Türkiye'nin Afrika'daki rolü de bu konuda bir istisna değil.
Afrika'yı “arka bahçesi” ve savunma, ekonomi ve kalkınma açısından kritik öneme sahip bir bölge olarak gören Fransa, Türkiye'nin artan varlığını hoş karşılamayacaktır. Nijer, Fransız ve ABD askeri personelini sınır dışı etmeye ve Fransız ve Kanadalı şirketlerin madencilik sözleşmelerini iptal etmeye karar verdiğinde, Türkiye devreye girdi.
Ankara, Nijer ile altyapı, savunma ve madencilik alanlarında bir dizi anlaşma imzaladı ve ülkeye Bayraktar TB2 insansız hava araçları sağladı.
Afrika ülkeleri için Türkiye, silah satışı ve savunma işbirliği konusunda AB ülkeleri için iyi bir alternatiftir. Bu yaklaşım, savunma kapasitelerini çeşitlendirmek isteyen Afrika ülkelerinin daha esnek bir tutum sergilediğini de göstermektedir.
Öte yandan, İtalya gibi bazı AB ülkeleri, özellikle Fransa'nın kıtadaki geleneksel etkisinin azalmaya başlamasıyla birlikte, Türkiye ile Afrika'da ortak bir zemin bulmaya istekli.
Almanya da değişen dinamiklere yanıt olarak Afrika stratejisini yeniden düzenliyor. Almanya ve İtalya, hatta İspanya gibi diğer ülkeler için Türkiye ile işbirliğinin kilit alanları göç, enerji ve Afrika ülkelerinin ekonomik kalkınması olabilir.
AB ülkeleri, ticaret, göç ve terörle mücadele gibi alanlarda Türkiye ile zaten işbirliği yapmaktadır ve bunu Afrika'da genişletebilirler.
Türkiye ve Avrupa, karşılaştırmalı avantajlarını, güçlü ve zayıf yönlerini en iyi şekilde kullanacak şekilde ilişkilerini bölümlere ayırmayı başarırlarsa, Afrika'da işbirliği yapabilirler.
Kaynak:
Arab NewsİLGİLİ HABERLER
The National Interest: ABD'nin Suriye politikası nasıl yeniden şekilleniyor?
The National Interest: Türkiye'nin etkili bölgesel güç hamlesi ve beklentiler
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalıların yarısı Donald Trump'ı "Avrupa'nın Düşmanı" olarak görüyor
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


