Foreign Policy: Trump ve Netanyahu çatışma rotasında

Gazze Planı, İran ile uzlaşı, Husiler ile ateşkes ve çatışmaların geleceği. İsrail'in özerkliğini Trump yönetimine devretmesinin bedeli Netanyahu için ağır olacak!

Son Güncelleme: 12.05.2025 - 02:15

Abone Ol

Google News Logo
Foreign Policy: Trump ve Netanyahu çatışma rotasında

ABD'nin önge gelen yayın organlarından Foreign Policy'de Trump ve Netanyahu arasında giderek artan gerilimin ve bu durumun İsrail'in planlarına olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İşgalci İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşü ile birlikte ilk aşamada istediği hedefler ulaşmak konusunda oldukça iyimser bir hal aldığı belirtilen analizde, ancak Trump yönetiminin 100. gününde Netanyahu'nun Trump tarafından küçük düşürüldüğü ve çok sayıda başlıkta Netanyahu'yu dikkate almadığı adımlar attığı belirtildi.

Analizde ayrıca; İsrail'in özerkliğini Trump yönetimine devretmesinin bedelinin Netanyahu için ağır olacağı tespiti yapıldı.

İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:

Donald Trump'ın Oval Ofis'e dönüşünün ardından, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu İsrail'in kaderinin farklı olacağı ve “İsrail'in en iyi dostu” olmakla övünen bir ABD başkanıyla istediği hedefler ulaşmak konusunda oldukça iyimserdi.

Ancak Netanyahu, ikinci Trump yönetiminin 100. gününde, Trump'ın İsrail konusunda söyledikleri ile gerçekte yapmaya istekli oldukları arasında ortaya çıkan uçurumdan dolayı büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor.

Aslında Netanyahu'ya göre her şey yeterince iyi başlamıştı. Trump'ın göreve başlamasından sadece iki hafta sonra Netanyahu, Başkan'ın ikinci döneminde Beyaz Saray'ı ziyaret eden ilk yabancı lider olarak Washington'da ağırlandı.

Trump bu görüşme sonrası Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında ABD'nin;

“Gazze Şeridi'ni devralacağını ve orada iyi bir iş yapacağını”

söyledi ve bu açıklamanın ardından Netanyahu muzaffer bir ruh haliyle ülkesine döndü.

Ancak İsrail'in özerkliğinin önemli bir kısmını Trump yönetimine devretmenin bedeli ağır oldu.

Netanyahu 7 Nisan'da Trump ile görüşmek üzere aniden Washington'a geri çağrıldığında, bu durum tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi.

Bu ikinci görüşmede Netanyahu'yu bekleyen şey basının ve halkın önünde küçük düşürülmekti.

Netanyahu, Trump yönetiminin İsrail ürünlerine uyguladığı yüzde 17'lik gümrük vergisinin karşılıklı olarak iptal edilmesini sağlayamadı ki Netanyahu'nun o günkü birincil amacı da buydu.

Trump ayrıca, Netanyahu'nun Gazze'ye yönelik planı konusunda net konuşmayarak;

“Pek çok insan benim konseptimi beğeniyor ama benim beğendiğimbaşka konseptler var”

ifadelerini kullanarak Netanyahu ile aynı fikirde olmadığını açıklamış oldu.

Netanyahu için en rahatsız edici olanı ise Trump'ın birkaç gün sonra temsilcilerinin İran'la “çok üst düzey” görüşmeler başlatacağı yönündeki sürpriz açıklamasının arka planını oluşturmasıydı.

Bu açıklamaların ardından Netanyahu, adeta kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmış bir şekilde evine döndü.

Günümüz Washington'unun gerçekleri Netanyahu'nun içinde bulunduğu çıkmazı daha da kötüleştiriyor.

Netanyahu bu siyasi mayın tarlasında manevra kabiliyetinin önemli ölçüde kısıtlandığını hızla keşfediyor ve Trump'ın büyüsü altında hareket etmek zorunda kalıyor.

Bu gerçek, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz'ın görevden alınmasının kısmen Netanyahu ile İran'a karşı askeri güç kullanılması konusunda “yoğun koordinasyon” içinde olmasına bağlanmasıyla daha da netleşti.

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in başını çektiği muzaffer MAGA izolasyonistlerinin dizginleri kararlı bir şekilde ele geçirmesiyle birlikte, İsrail şimdi, Trump'ın ABD'nin dikkatini İran başta olmak üzere “vasatın altında anlaşmalara” yönelebileceğinden endişe ediyor.

Bu korku en çok da İran konusunda hissediliyor.

İran'ın nükleer silah kapasitesine sahip olmasını engellemek Netanyahu ve aşırı sağcı kabinesi için vazgeçilmez bir hedef olarak tanımlanıyor.

Ancak Trump, onların İran'ın nükleer altyapısını tamamen ortadan kaldıracak “Libya tarzı” bir anlaşma ya da kinetik güç gibi ikili hesaplarını reddediyor.

ABD yönetimden gelen çelişkili mesajlar da İsrailli yetkililerin kafasını giderek daha fazla karıştırıyor.

Diğer yandan İsrail'in gelecekteki herhangi bir ABD-İran mutabakatının sınırları konusundaki endişeleri çok yönlü.

Trump'ın “İranlıların sahip olamayacağı tek şey nükleer silahtır” şeklindeki açıklaması, İran'ın uzun menzilli balistik füzeler geliştirmesi gibi ilave ihtilaf noktalarını dışarıda bırakarak bir anlaşma yapabileceğini gösteriyor.

Bu gerilimler, ABD'nin arabuluculuğunun niteliğine ilişkin süreçte de görüldüğü üzere, İsrail için acı bir şekilde şekilleniyor.

Zira Trump, Gazze konusunda İsrail'in dahil olmadığı bir ateşkes sürecini yönetiyor ve yine İsrail olmadan Husiler ile bir ateşkese gitti.

Gelinen noktada Netanyahu'nun eli kolu bağlanmış durumda ve İran'a karşı bağımsız önlemler almak konusunda neredeyse tamamen acizken, Trump'ın Gazze planı konusunda da giderek daha fazla etkisiz eleman haline geliyor.

Kaynak:

GDH Haber

GDH Digital'i sosyal medyadan takip edin!

etiketler
ABD
İsrail
İşgal
Soykırım
Trump
Netanyahu
Gazze
Kızıldeniz
Husiler
Loading Spinner