Halikarnas Balıkçısı: Cevat Şakir Kabaağaçlı
Eserleriyle Bodrum’u bir kültür simgesine dönüştüren Kabaağaçlı, yaşamı, sanatı ve ailesiyle Türk kültür tarihinde özel bir yer edindi.
Son Güncelleme: 13.10.2025 - 10:12
- Türk edebiyatında deniz, doğa ve insan sevgisini birleştiren öncü yazar oldu.
- “Mavi Yolculuk” kavramıyla Türkiye’de kültürel turizmin temellerini attı.
- Bodrum’un ağaçlandırılmasına ve tanıtımına öncülük etti.
- Sanatçı bir aileden gelerek Türk kültür hayatına kalıcı bir iz bıraktı.
Sanatçı bir ailede dünyaya geldi
Şakir Paşa ailesi, Osmanlı’nın son döneminde diplomasi, sanat ve edebiyat alanında öne çıkan bir aileydi. Cevat Şakir’in kız kardeşlerinden Fahrelnissa Zeid, dünya çapında tanınan bir ressam oldu. Diğer kardeşi Aliye Berger, Türkiye’nin ilk kadın gravür sanatçısı olarak sanat tarihine geçti. Ayrıca yeğeni Füreya Koral, Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı olarak ün kazandı.
Sanatla iç içe büyüyen Kabaağaçlı, ailesinin estetik duyarlılığından etkilenerek resim, yazı ve kültürle dolu bir hayat benimsedi. Bu ortam, onun ileride denizi, doğayı ve insanı sanatsal bir bütün olarak ele alışında belirleyici oldu.
Oxford eğitiminden trajediye uzanan gençlik yılları
Çocukluk yıllarını Atina ve Büyükada’da geçiren Cevat Şakir, ilk öğrenimini Büyükada’da tamamladıktan sonra Robert Koleji’nde eğitim gördü. Ardından İngiltere’ye giderek Oxford Üniversitesi’nde Yakınçağ Tarihi okudu.
Ancak Türkiye’ye döndükten kısa süre sonra yaşamının yönünü değiştiren bir trajediyle karşılaştı. Babası Mehmed Şakir Paşa’nın, Afyonkarahisar’daki çiftlikte yaşanan bir tartışma sırasında Cevat Şakir’in silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetmesi, aile içinde büyük bir yıkıma yol açtı. Bu olayın ardından Kabaağaçlı, cinayet suçlamasıyla yargılanarak 15 yıl kürek cezasına mahkum edildi.
Cezaevinde geçirdiği yıllar onun iç dünyasını derinden etkiledi. Cezasının 7. yılında verem hastalığı nedeniyle serbest bırakıldı. Bu dönem, yazarın insan sevgisini, özgürlük özlemini ve doğaya bağlılığını daha da derinleştirdi.
Bodrum sürgünü bir dönüm noktası oldu
Tahliyesinin ardından İstanbul’da basın hayatına adım atan Kabaağaçlı, çeşitli dergilerde yazılar kaleme aldı, karikatürler çizdi. 1925 yılında “Resimli Hafta” dergisinde yayımlanan “Hapishanede idama mahkum olanlar bile bile asılmaya nasıl giderler?” başlıklı yazısı nedeniyle “askeri isyana teşvik” suçlamasıyla yargılandı.
İstiklal Mahkemesi kararıyla üç yıl kalebentlik cezasına çarptırıldı ve Bodrum’a sürgün edildi. Bu sürgün, onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Bodrum’un doğasına, denizine ve halkına büyük bir sevgiyle bağlanan yazar, cezası bittikten sonra İstanbul’a dönmeyip Bodrum’da kalmayı tercih etti.
Kentin antik adı Halikarnassos’tan esinlenerek “Halikarnas Balıkçısı” adını kullandı. Bodrum’un ağaçlandırılması için büyük çaba gösterdi, yurt dışından getirdiği tohumlarla kenti yeşillendirdi.
“Mavi Yolculuk”la kültürel bir hareket başlattı
Bodrum’daki yaşamı boyunca doğayı, denizi ve insanı bir bütün olarak ele alan bir yazı anlayışı geliştirdi. Eserlerinde denizci hikâyelerine, sünger avcılarına, mitolojik figürlere ve Ege’nin efsanelerine yer verdi.
1947’de İzmir’e taşınan yazar, burada gazetecilik faaliyetlerine devam etti. Dostlarıyla birlikte çıktığı tekne gezilerine “Mavi Yolculuk” adını vererek Türkiye’de bir kültürel akımın doğmasına öncülük etti. Bu hareket, Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu ve Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi isimlerle birlikte gelişerek, Türkiye’de denizle bütünleşen bir kültür anlayışının simgesi haline geldi.
Edebiyata ve doğaya adanmış bir yaşam
Cevat Şakir Kabaağaçlı, 1971 yılında Kültür Bakanlığı tarafından “Devlet Kültür Armağanı” ile onurlandırıldı. 13 Ekim 1973’te İzmir’de kemik kanseri nedeniyle 83 yaşında hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine çok sevdiği Bodrum’daki Türbe Tepesi’ne defnedildi.
Onun anısı, “Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, sanma ki geldiğin gibi gideceksin…” dizeleriyle ölümsüzleşti. Her yıl Bodrum’da düzenlenen etkinliklerle Halikarnas Balıkçısı’nın mirası yaşatılıyor.
Eserleriyle Ege’nin ruhunu ölümsüzleştirdi
Kabaağaçlı, “Aganta Burina Burinata”, “Uluç Reis”, “Turgut Reis”, “Mavi Sürgün”, “Merhaba Akdeniz”, “Ege Kıyılarından”, “Hey Koca Yurt”, “Altıncı Kıta Akdeniz” ve “Anadolu Efsaneleri” gibi eserlerle Türk edebiyatında özgün bir deniz edebiyatı geleneği oluşturdu.
Eserlerinde doğa sevgisini, denizin özgürlüğünü ve insanın iç dünyasını bir araya getiren Halikarnas Balıkçısı, Türk edebiyatında denizin sesi olarak anılmaya devam ediyor. Ailesinden gelen sanat mirası, onun yaşam felsefesiyle birleşerek Türk kültürüne kalıcı bir iz bıraktı.
İLGİLİ HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
DİĞER HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
İnsan emeğiyle yazılan kitaplar lüks bir tüketim mi olacak?
James Cameron: Avatar’ın geleceği filmin başarısına bağlı
Louvre Müzesi'nden Avrupa dışı ziyaretçilere zam kararı
Hatay'ın tarihi mozaikleri yakma yöntemiyle ahşaba işleniyor



