İstanbul'da görülen yılanlarla ilgili kritik uyarılar: Göz bebeklerine dikkat!
İstanbul'da Küçükçekmece, Arnavutköy, Sultangazi gibi ilçelerde görülme sıklığı artan yılanlarla ilgili önemli uyarılarda bulunan Dr. Ergün Bacak, zehirli yılanları ayırt etmek için önemli ipuçları verdi.
Son Güncelleme: 25.06.2025 - 14:49
- İstanbul'da Küçükçekmece, Arnavutköy ve Sultangazi gibi kırsala yakın ilçelerde yılan görülme sıklığı arttı.
- Uzmanlar, yılanların ekosisteme faydaları nedeniyle zorunlu haller dışında öldürülmemesi gerektiğini vurguladı.
- İstanbul'da sadece burunlu engerek (Vipera ammodytes) türü zehirli yılan bulunurken, diğer sık görülen türler (su yılanı, Hazer yılanı, Eskülap yılanı, sarı yılan, ev yılanı) zehirsiz olarak belirtildi.
- Zehirli yılanların göz bebeklerinin dikey, zehirsizlerin ise yuvarlak olduğu önemli bir ayırt edici özellik olarak sunuldu.
- Yılan ısırığı durumunda derhal sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiği, ısırılan yerin sıkılıp kan akıtılması dışında zehri emme gibi girişimlerden kaçınılması gerektiği uyarısı yapıldı.
Kent genelinde son haftalarda Küçükçekmece, Arnavutköy, Sultangazi gibi ilçelerin yer aldığı bazı bölgelerde yılan görülmesi tedirginlik yarattı. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Ormancılık Bölümü, Avcılık ve Yaban Hayatı Programı Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yılan görülen ilçelerin ortak özelliğinin kırsala ve yeşil alana yakınlık olduğunu söyledi.
"Soğukkanlı" olarak tanımlanan yılanların mayıs ve haziran aylarında kış uykusundan uyandıklarını belirten Bacak, şu anki haziran ayı sıcaklıklarının yılanların aktif olmaları için uygun olduğunu ifade etti. Üreme ve besin arayışı içinde oldukları için bu dönemde daha sık görüldüklerini dile getiren Bacak, temmuz ve ağustosta da görülebileceklerini ancak aşırı sıcaklarda dinlenmeye çekilebileceklerini ekledi. Eğer temmuz ayı da haziran sıcaklığında seyrederse, yılanların aktivitesinin o ayda da devam edeceğini belirtti.
İstanbul'daki zehirli ve zehirsiz yılan türleri
Dr. Ergün Bacak, yılanlardan korkan insanların tedirginlik yaşamasının doğal olduğunu söyledi. İstanbul'da yalnızca bir tür zehirli yılanın bulunduğunu açıkladı: burunlu engerek veya boynuzlu engerek olarak bilinen Vipera ammodytes. Bu yılanın çok büyük olmadığını, boyunun bir metreyi bile bulmadığını, genelde yarım metrelik boylarda ve çok yavaş hareket eden bir tür olduğunu belirtti. İnsanlar için öldürücü olmasa da tıbbi önem arz ettiğini, özellikle herhangi bir sağlık problemi olan bireyleri veya küçük çocukları öldürebileceğini vurguladı.
İstanbul'daki yılanların çoğunun su yılanları olduğunu dile getiren Bacak, bunların zararsız olduğunu ve yalnızca avcılarından korktuğu için kötü koku salgıladıklarını söyledi. Hazer yılanı, Eskülap yılanı gibi türlerin farelerle mücadele ettiğini ve zararsız olduğunu ekledi. Sarı yılanın 2,5 metreyi bulan oldukça kalın bir yılan olmasına rağmen hiçbir zehrinin bulunmadığını, ev yılanının da zehirsiz olduğunu belirtti. Tüm bu türlerin İstanbul'da görülebileceğini, ancak en sık karşılaşılanın Hazer yılanı olduğunu ve bu yılanların genellikle arabaların içine girebildiğini de ekledi.
Yılanla karşılaşınca ne yapmalı?
Dr. Bacak, yılanla karşılaşan vatandaşların ihtiyaç duymaları halinde itfaiyeyi, belediyeyi veya Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünü arayabileceğini belirtti. Yetkililerin yılanı canlı bir şekilde alıp başka bir alana götürerek uzaklaştıracağını ifade etti. Bacak, yılanları öldürerek ekosisteme çok büyük zarar verildiğini vurguladı. Yılanların, hastalık taşıyıcısı hayvanlarla bedavadan mücadele ettiğini ve tarım ürünlerini koruduğunu dile getirdi. Fare salgınları olduğunda çiftçilerin milyonlarca lira kaybettiğini hatırlatarak, yılanların bunlarla mücadele ettiğini söyledi. Organik ve sağlıklı beslenmek isterken tarıma fayda sağlayan ve ilaç kullanımını engelleyen yılanların öldürülmemesi gerektiğini belirten Bacak, "Önce bilinçlenmek, zehirli-zehirsiz ayrımına bakmadan hiçbir yılanı öldürmemek lazım" dedi.
Zehirli olduğunu nasıl anlarız?
Zehirli ve zehirsiz yılanları ayırt etmekteki ipuçlarına da değinen Dr. Bacak, zehirsiz yılanların daha gergin ve hızlı hareket edip daha çabuk saldırabileceğini, hafif zehirli yılanların ise fareleri zehirleyebileceğini ancak insana zehir aktaramayacağını belirtti. Olası bir zehirlenme anında en yakın tıp kuruluşuna gidilmesi gerektiğini ve özellikle büyük araştırma hastanelerinde panzehirlerin bulunduğunu söyledi. Zehirli yılanların daha yavaş hareket ettiklerini ifade etti. Dr. Bacak, Türkiye'deki zehirli yılanların göz bebeklerinin kedilerin göz bebeği gibi dikey olduğunu, zehirsiz yılanların göz bebeklerinin ise insan göz bebeği gibi daha yuvarlak olduğunu önemli bir ayırt edici özellik olarak vurguladı. Toplumsal ön yargıların aşılması ve biyoçeşitliliğin korunması gerektiğini belirterek, "Önce bir tanıyalım, tanıdıktan sonra korumaya çalışalım" çağrısında bulundu.
Ziraat Mühendisi Ömer Demir ise, yılanların şehir içinde bu kadar görülmesinin nedeninin pandemide yaşanan eve kapanma süreci olduğunu, yılanların o dönem boşluktan faydalanarak şehirlerdeki ufak yeşilliklere kadar yerleştiğini söyledi. Demir, özellikle bahçesi veya açık arazisi olanların, evlerinin önündeki taşlıkları, sarmaşıkları ve otlukları temizlemeleri gerektiğini, böylece yılanların saklanacak alanları olmayacağını belirtti: "Yani evimizin, bahçemizin önünü olabildiğince temiz tutmamız lazım."
Hangi yılanın zehirli, hangisinin zehirsiz olduğunun hemen anlaşılamayacağını dile getiren Demir, bir ısırılma olayı yaşandığında acilen sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini söyledi. Sağlık kuruluşu gelene kadar ısırılan yerin biraz sıkılıp kanının akıtılmaya çalışılması gerektiğini, bunun dışında bir işlem yapılmaması gerektiğini belirtti. Filmlerdeki gibi zehri ağızla alıp atmanın bir efsane olduğunu ve bu tür bir eylemin ısırılan kişiye de zarar verebileceği konusunda kesin bir uyarıda bulundu: "Filmlerdeki gibi, zehri ağızla alıp atmak efsanedir. Isırılan yeri ağzına alıp dışarı atmaya kalkarsan, o zehirliyse sen de zehirlenirsin. Asla böyle bir işe teşebbüs etmemeliyiz."
“Yılanları öldürürsek etraf fare dolar”
Demir, yılanlara karşı önerilerini özetlerken, "Yılan evinize, bağınıza girmiş, sizi engelliyorsa onu imha edebilirsiniz ama illa öldüreceğiz diye bir çaba sarf etmemize gerek yok. Orada da bir ekosistem var ama bize tehlike verecek bir durumdaysa da yapacak bir şey yok. Yılanları biz hep öldürmeye kalkarsak farelerden geçemeyiz, etraf fare dolar. Bize zarar vermediği sürece yılanı öldürmemeliyiz. Açık arazide, tarlada yılanı öldürmenin bize faydası olmadığı gibi zararı vardır, oradaki sistemi bozuyoruz. Dolayısıyla zaruret olmadığı zaman hayvanları öldürmemeliyiz. Topraksız tarıma yöneldiğimizde çalı, çırpıya, ota o kadar ihtiyacımız olmayacak, yılanlar da şehir içerisinde bu kadar görülmeyecektir" şeklinde konuştu.
Kaynak:
GDH Haber
İLGİLİ HABERLER
İstanbul'da "Aidat göçü" başladı: En yüksek aidat 13 bin TL ile Beşiktaş'ta
İstanbul İSPARK ücretlerine yüksek zam onaylandı: Yüzde 62,5'e varan artışlar yolda
İstanbul'da en pahalı boş mezar yeri ücreti 334 Bin 896 TL
İstanbul'da 10 ilçede 4 saatlik planlı su kesintisi yapılacak
İstanbul'da bu hafta birçok etkinlik sanatseverlerle buluşacak
TOKİ'den 37 İlde 252 Arsa İçin Açık Artırma: Peşin Ödemede Yüzde 15 indirim fırsatı
DİĞER HABERLER
Bakan Yumaklı yeni B-Reçete Sistemi’ni duyurdu: Tarladan sofraya pestisitsiz gıda
Saygı Öztürk'ü cezaevinden arayarak işletmişler
Trafik sigortasında tarihi değişiklik: İyi sürücü ödüllendirilecek
Bakan müjdeyi duyurdu: 3 bin personel alınacak
Kocaeli’deki ölümcül fabrika yangınına ilişkin iddianame hazırlandı
Elektrikte yeni kademe sınırı belli oldu: 2.5 milyon hane gerçek maliyet ödeyecek
Otopark ücreti uçtu: İSPARK, tünel ve köprüleri geride bıraktı
Güllü'nün kızı Tuğyan'ın ifadesi ortaya çıktı! "Annem oldukça ağır, kaldırma şansım yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeni anayasa, temiz futbol ve güçlü aile mesajı
Akpolat’tan “aşevine bağış” adı altında 500 bin dolar talebi



