Marie Antoinette: Fransa neden ondan nefret etti? Gerçekten suçlu muydu?

Fransız Devrimi'nin en bilinen figürlerinden biri olan Kraliçe Marie Antoinette, halkın gözünde lüksün ve yolsuzluğun sembolü haline gelmişti. Peki, Avusturya doğumlu bu kraliçe neden bu kadar nefret edildi ve hakkındaki suçlamalar gerçekten doğru muydu?

Son Güncelleme: 20.06.2025 - 14:11

Abone Ol

Google News Logo
Marie Antoinette: Fransa neden ondan nefret etti? Gerçekten suçlu muydu?
  • Marie Antoinette'in Avusturya kökenli olması ve Fransız sarayına uyum sağlayamaması, halk arasında ona karşı erken bir antipati oluşmasına neden oldu.
  • Kraliçenin abartılı harcamaları, kumar tutkusu ve gösterişli yaşam tarzı, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizle birleşince "Bayan Bütçe Açığı" (Madame Déficit) olarak anılmasına yol açtı.
  • Tarihi kanıtlar, meşhur "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözünü Marie Antoinette'in söylemediğini gösteriyor; bu ifade, kraliçeye karşı yürütülen propaganda faaliyetlerinin bir ürünüydü.
  • Elmas Kolye Olayı gibi skandallar ve kraliyet ailesinin Varennes'e kaçış girişimi, kraliçenin itibarını daha da zedeleyerek devrimci hareketin hedefi haline gelmesine neden oldu.

1770 yılında Fransa Veliaht Prensi XVI. Louis ile evlenerek 14 yaşında Paris'e gelen Avusturya Arşidüşesi Marie Antoinette, başından itibaren zorlu bir sürece adım attı. Fransız sarayının katı kurallarına ve geleneklerine adapte olmakta zorlanması, halk arasında kısa sürede "Avusturyalı" lakabıyla anılmasına ve dışlanmasına yol açtı. Bu durum, Fransızların Avusturya ile olan karmaşık siyasi ilişkileriyle de besleniyordu.

Kraliçe olduktan sonra yaptığı bazı "gaflar" ve saraydaki davranışları, istemsizce de olsa halkın gözündeki imajını zedeledi. Özellikle Kral XV. Louis'nin metresi Madame du Barry ile yaşadığı gerginlikler, sarayda ve kamuoyunda aleyhine dönen dedikoduların fitilini ateşledi. Zamanla, hakkında çıkan kötü niyetli broşürler ve karikatürler, kraliçeye yönelik olumsuz algıyı daha da pekiştirdi.

Lüks yaşam tarzı ve halkın nefreti

Marie Antoinette, Fransa'nın zaten ciddi ekonomik sorunlarla boğuştuğu bir dönemde, saraydaki lüks yaşam tarzıyla öne çıktı. Abartılı moda anlayışı, pahalı mücevherlere olan düşkünlüğü ve kumar tutkusu, kamuoyunda hızla yayıldı. Versay Sarayı'nda kendine özel inşa ettirdiği "Petit Trianon" adlı küçük köyde, köylü kılığına girerek eğlenceler düzenlemesi gibi eylemleri, halkın yoksulluğuyla taban tabana zıt bir görüntü çizdi.

Bu harcamalar, ülkenin devasa borçlarıyla birleşince, kraliçe "Bayan Bütçe Açığı" (Madame Déficit) lakabıyla anılmaya başlandı. Halk, devletin mali krizinden kraliçenin müsrif yaşam tarzını sorumlu tuttu. Dönemin politik ve ekonomik eleştirmenleri, kraliçenin lüksünü ve devlet işlerine müdahalesini sürekli gündeme getirerek, monarşiye karşı duyulan nefreti körükledi.

"Bırakın pasta yesinler" efsanesi ve propaganda

Marie Antoinette'e atfedilen en ünlü söz olan "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" (Qu'ils mangent de la brioche) ifadesi, kraliçenin halkın çektiği sıkıntılara karşı duyarsızlığının bir sembolü haline geldi. Ancak tarihçiler, bu sözün Marie Antoinette tarafından söylenmediği konusunda hemfikir. Bu ifadenin, kraliçe daha küçük bir çocukken bile farklı soylulara atfedilen eski bir hikâye olduğu biliniyor.

Bu efsane, Fransız Devrimi sırasında kraliçenin halk gözündeki imajını karalamak ve monarşiye karşı öfkeyi artırmak için etkili bir propaganda aracı olarak kullanıldı. Kraliçenin cinsel ahlaksızlıklar ve hatta kendi oğluyla ensest ilişki kurmak gibi asılsız iddialarla suçlanması da, devrimci basının ve karalamaların bir parçasıydı. Bu tür ağır suçlamalar, kamuoyunun kraliçeye karşı nefretini pekiştirmede önemli rol oynadı.

“Elmas Kolye Olayı” nedir?

Olayın merkezinde, Fransız kuyumcuları Böhmer ve Bassenge tarafından Kral XV. Louis'nin metresi Madame du Barry için sipariş edilen, ancak kralın ölümüyle satılamayan milyonlarca livre değerinde gösterişli bir elmas kolye vardı.

Bu kolyeyi elden çıkarmak isteyen kuyumcular, dolandırıcı Jeanne de Valois-Saint-Rémy (Kontes de la Motte) tarafından tuzağa düşürüldü. Kontes, Kardinal Louis de Rohan'ı, Kraliçe Marie Antoinette'in aslında bu kolyeyi gizlice istediğine ikna etti. Kardinal Rohan, Kraliçe'nin gözüne girmek istiyordu ve Kontes'in düzenlediği sahte mektuplara ve Kraliçe'yi taklit eden bir fahişeyle yapılan kısa bir gece buluşmasına inandı.

Kardinal, Kraliçe adına kolyeyi taksitlerle satın alma sözleşmesi imzaladı ve kolyeyi aldıktan sonra onu Kontes de la Motte'a teslim etti. Kontes ve suç ortakları ise kolyeyi parçalara ayırarak elmasları Londra ve Paris'teki karaborsalarda sattılar.

Kuyumcular ödeme alamayınca doğrudan Kraliçe Marie Antoinette'e başvurdular. Kraliçe'nin bu olaydan tamamen habersiz olduğu ortaya çıktı. Skandal patlak verdiğinde, Kardinal Rohan ve Kontes de la Motte dahil olmak üzere birçok kişi tutuklandı ve yargılandı. Kardinal beraat etse de Kontes suçlu bulundu ve cezalandırıldı.

Kraliçe'nin masumiyeti ve itibarının zedelenmesi

Marie Antoinette, bu dolandırıcılıkta tamamen masum olmasına rağmen, halk arasında zaten savurgan ve lüks düşkünü olarak bilindiği için, bu olay Kraliçe'nin itibarına büyük zarar verdi. Halk, kraliçenin bu kadar pahalı bir mücevheri satın almak istemesi olasılığını kolayca kabullendi ve onu ahlaki çöküşün ve kraliyet ailesinin halkın refahına duyarsızlığının bir sembolü olarak gördü.

Elmas Kolye Olayı, Fransız Devrimi'nin patlak vermesinden kısa bir süre önce gerçekleşti ve zaten gergin olan siyasi ortamı daha da kızıştırdı. Kraliçe'ye duyulan güvenin ve monarşiye olan saygının tamamen sarsılmasına yol açarak, yaklaşan devrimin önemli katalizörlerinden biri oldu.

Siyasi komplolar ve trajik son

Elmas Kolye Olayı, itibarını daha da zedeledi ve kraliçenin halk nezdindeki güvenilirliğini sarstı. Fransız Devrimi'nin başlamasıyla birlikte, kraliyet ailesinin Paris'e getirilerek Tuileries Sarayı'nda göz hapsine alınması, kraliçenin siyasi konumunu daha da zayıflattı.

Kraliyet ailesinin Haziran 1791'deki Varennes'e kaçış girişimi, kraliçenin ülke dışından yardım aradığına dair algıyı güçlendirdi ve halkın gözünde vatana ihanet suçlamalarını doğruladı. Bu olay, monarşiye duyulan son güven kırıntılarını da ortadan kaldırdı. Sonunda, kocası XVI. Louis'nin giyotinle idam edilmesinden dokuz ay sonra, Marie Antoinette de vatana ihanet ve devrime karşı komplo kurma suçlamalarıyla yargılandı. 16 Ekim 1793'te, Paris'teki Devrim Meydanı'nda giyotinle idam edildi.

Kaynak:

GDH Haber

GDH Digital X-Twitter hesabını takip edebilirsiniz.

Takip Et
etiketler
Marie Antoinette
Fransa Devrimi
Fransa
Fransız Devrimi
Ekmek Bulamıyorlarsa Pasta Yesinler
Loading Spinner