Project Syndicate: Dünya küresel bir otoriterlik çağına doğru mu ilerliyor?
Yeni küresel gerçeklik, ABD’nin de artık Rusya ve Çin gibi diğer otoriter ülkeler arasına girdiğini gösteriyor. Dünya küresel bir otoriterlik çağına doğru mu ilerliyor?
Son Güncelleme: 01.05.2025 - 01:22
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Project Syndicate'de ABD Başkanı Trump'ın 100 gününün ardından küresel arenada ortaya çıkan yeni tablonun değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasında şekillenen transatlantik bağların Trump'ın dönüşü ile eski güvenirliliğini kaybettiği tespiti yapılan analizde, Donald Trump'ın dönüşü ile birlikte ABD'nin de Rusya ve Çin gibi otokrat ülkeler kategorisine girdiği belirtildi.
Analizde ayrıca; küresel arenanın artık hergün biraz daha fazla kutuplaştığı ve Avrupa başta olmak üzere dünyadaki tüm ülkelerin bu yeni gerçekliği dikkate alarak politikalarını buna göre şekillendirmesi gerektiği belirtildi.
İşte Project Syndicate'da yayınlanan analiz:
Yakın geçmişe kadar Amerika Birleşik Devletleri, küresel düzen içerisinde, demokrasi ile otoriterlik arasındaki mücadelenin en belirleyici mesele olduğuna inanıyordu.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasında şekillenen bu bakış açısı, güçlü transatlantik bağların oluşmasını sağladı ve on yıllar boyunca, ABD-Avrupa ittifakı güvenlikten çok daha ötesine geçti.
Bu ilişki ve müttefiklik anlayışı, aynı zamanda ideolojiye ve ortak değerlere dayanıyordu ve bu ilişki 80 yıl boyunca ayakta kaldı.
Ancak şimdi, ABD Başkanı Donald Trump'ın politikaları nedeniyle onyıllarca ayakta kalan bu ittifak darbe aldı ve eski yakın ilişkiler uzak bir tarih gibi gelmeye başladı.
Batı’nın doğası yıldırım hızıyla değişiyor ve bu değişim, o kadar ani ve kafa karıştırıcı ki, pek çok kişi bir dayanak noktası aramak konusunda zorlanıyor.
Yeni gerçeklik, ABD’nin de artık Rusya gibi diğer otoriter ülkeler arasına katıldığını gösteriyor.
Yeni Amerikan dış politikasının sonuçları elbette çok derin olacak.
Transatlantik güvenlik ittifakının artık hızla zayıflamakta olduğu inkar edilemez bir gerçek ve Avrupalı siyasi liderler, eski karşılıklı savunma taahhütlerinin artık geçerli olmadığını biliyor.
Zira; ittifakın güvenilirliği Beyaz Saray’da kimin oturduğuna bağlı ve görünen o ki; Trump'ın transatlantik ittifakın ayakta kalması konusunda hiçbir güvenilirliği yok.
Dahası dünya, en azından ilkesel olarak transatlantik ideolojik ittifakı büyük ölçüde sağlam tutan ilk Trump yönetiminden belirgin bir uzaklaşmaya tanıklık ediyor.
Hem ülke hem dünya sarsılıyor
Trump politikalarının temelini oluşturan MAGA (“Make America Great Again”, “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap”) destekçileri, Amerikan toplumunu dönüştürmeyi amaçlayan bir kültür savaşı yürütüyor.
Bu yaklaşım büyük ölçüde bir karşı-devrim niteliği taşıyor. MAGA, ABD’yi daha askeri odaklı, muhafazakar ve yarı-izolasyonist bir istisnacılık modeline döndürmek istiyor.
Dolayısıyla, onlar için belirleyici mücadele, demokrasi ile otoriterlik arasındaki bir çatışma değil. Bu kavramlar, onların söyleminde neredeyse hiç yer almıyor.
Kendi kültürel savaş projeleri nedeniyle, MAGA hareketi Avrupa’yı bir düşman olarak görüyor.
Örnek olarak; söylemlerini Avrupalı “aşırı sağcılarla” neredeyse aynı hale getiren ABD Başkan yardımcısı Vance, Avrupa’nın “uygarlık intiharı riski altında” olduğunu savunuyor.
Benzer şekilde, Trump’ın en büyük finansal destekçisi ve yardımcısı Elon Musk da Almanya ve Birleşik Krallık’taki aşırı sağcı partiler için açıkça kampanya yürüttü. İleriye baktığımızda, Polonya ve Romanya gibi ülkelerde de bu yaklaşımı daha fazla göreceğimiz neredeyse kesin.
MAGA ideologları, açık ve liberal Avrupa toplumlarını, iç düşmanlarının uzantıları olarak gördüklerinden, otoriter ve anti-demokratik güçleri desteklemeleri onlar açısından tamamen mantıklı.
Ayrıca Rusya konusunda da temelde farklı bir görüşe sahipler.
Söylemlerinin sık sık Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in söylemini yansıtması da işte bu açıdan kesinlikle tesadüf değil.
Trump yönetimi, Avrupa’da çok sayıda ülkede yönetim değişikliği istiyor. Ve bu yönetimler sözkonusu olduğu sürece ABD için Avrupa artık bir müttefik değil hatta ve hatta zarar veren bir düşman.
Diğer yandan tam tersi olarak Rusya henüz tam anlamıyla bir ABD müttefiki olmasa da, bir düşman da değil. Putin’in rejimi, mevcut ABD yönetimiyle Avrupalılardan çok daha fazla ideolojik yakınlığa sahip.
Bir yandan Amerikan toplumu bir yandan da küresel arena hergün daha fazla kutuplaşmışken, dünya bu yeni gerçekliği dikkate almalı ve politikalarını buna göre şekillendirmeli.
Kaynak:
GDH Haber
İLGİLİ HABERLER
The Economist: Avrupa'nın Türkiye'nin yardımına fazlasıyla ihtiyacı var!
The Telegraph: ABD Orta Doğu'da sessizce yeni bir bataklığa gömülüyor!
The Guardian: Hindistan ve Pakistan neden savaşın eşiğinde?
Almanya Başbakanı Merz'den dondurulmuş Rus varlıkları açıklaması
Meksika Devlet Başkanı Sheinbaum'dan BM'ye acil çağrı
Gzero Media: ABD neden Avrupa için güvenilmez bir müttefik haline geldi?
DİĞER HABERLER
Gzero Media: ABD neden Avrupa için güvenilmez bir müttefik haline geldi?
Geopolitical Futures: Avrupa 80 yıldır kaçtığı gerçeklerle yüzleşebilecek mi?
Middle East Eye: İsrail ve BAE'nin bölgede yarattığı kaos engellenebilecek mi?
National Security Journal: ABD'nin Suriye'deki varlığını bitirme zamanı geldi
The Hill: Kritik mineral savaşında Çin-ABD rekabeti tırmanıyor
National Security Journal: Gazze'yi Barış Anlaşması'nın ikinci aşamasında neler bekliyor?
VOX: Gölge filo stratejileri ve ABD'nin Venezuela hamlesi
Arab News: Türkiye Suriye'de ne planlıyor?
The New Arab: İsrail bir sonraki savaşına hazırlanıyor
Real Clear World: Rusya Avrupa'ya karşı “gri bölge stratejisini” nasıl işletiyor?


