The Diplomat: Bir sonraki küresel parlama noktası Tayvan mı olacak?

Çin, Trump ile ortaya çıkan küresel konjonktürü “Tayvan hayali” için fırsat olarak görüyor! Peki bir sonraki küresel parlama noktası Tayvan mı olacak?

Son Güncelleme: 28.04.2025 - 00:09

Abone Ol

Google News Logo
The Diplomat: Bir sonraki küresel parlama noktası Tayvan mı olacak?

ABD'nin önde gelen yayın organlarından The Diplomat'da, Trump'ın küresel politikalarının Ukrayna'nın ardından Tayvan'a olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD Başkanı Trump'ın ABD'nin küresel ayak izini adeta yeniden şekillendirmeyi hedeflediği ve Ukrayna'yı yalnız bıraktığı belirtilen analizde, Çin'in, Trump ile ortaya çıkan bu küresel konjonktürü ve gerçekliği, “Tayvan hayali” için fırsat olarak görerek harekete geçebileceği tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca, Trump'ın politikalarının Pasifik bölgesindeki değişime ve başta Japonya ve Tayvan olmak üzere bölgedeki müttefiklerine etkilerine dair değerlendirmelere yer verildi.

İşte The Diplomat'da yayınlanan analiz:

Trump, ABD'nin küresel ayak izini adeta yeniden şekillendirmeyi hedefliyor ve Çin'e kapsamlı gümrük vergileri uygularken, Kuzey Kutbu'na stratejik erişimi için Grönland'ı satın alma ve Amerika kıtasına hükmedecek 51. eyalet olarak Kanada'yı ilhak etme seçeneklerini araştırıyor.

Trump yönetimi ayrıca, Rusya'nın Ukrayna'nın doğu kanatlarını “Rusça konuşulduğu” gerekçesiyle işgal etmesini meşrulaştırmak anlamına gelse bile, savaşı sona erdirmek için Rusya ile doğrudan müzakereler yoluyla ABD'yi Ukrayna'daki sorumluluklarından kurtarmaya çalışıyor.Ancak tüm bu gelişmeler yaşanırken, yeni Trump Doktrini Tayvan'ı büyük bir riske atıyor gibi görünüyor.

ABD, Tayvan için güvenilir bir ortak mı?

İkinci bir Trump başkanlığı, Tayvan'ı tehlikeli bir şekilde savunmasız bırakarak ABD'nin işlemsel bir geri çekilmesini beraberinde getirebilir.

Washington ve Taipei arasındaki mevcut atmosfer silah satışları dışında olumsuz bir noktaya doğru taşınıyor ve Joe Biden'ın aksine Trump, Tayvan'ın güvenliği için açık bir şekilde güvence vermekten kaçınıyor.

Bunun yerine, Tayvan'ın korunması için “ödeme yapmasını” talep ediyor ve bir Çin işgali durumunda müdahale etme hakkında yorum yapmayı reddediyor.

Ayrıca Trump'ın Tayvan'ı ABD'den “9,500 mil uzakta” ve “Çin'den 68 mil uzakta” olarak tanımlaması, Tayvan'ı Çin'in yörüngesinde gördüğünü gösteriyor.

Tayvan, ABD'li General Douglas MacArthur'un Tayvan'ı ABD'nin Pasifik'teki gücünü sabitlemek için “batmayan bir taşıyıcı” olarak tanımladığı Soğuk Savaş döneminden bu yana ABD'nin desteğine sahipti.

Ancak Trump'ın Tayvan'a yönelik tutumu ile birlikte, ABD'nin Tayvan politikası da hızla değişiyor.

Trump, Tayvan'ın karşı karşıya olduğu güvenlik tehditlerine büyük ölçüde kayıtsız kalıyor ve bunun yerine, Tayvan'ın yarı iletken endüstrisini ABD'den “çalmasından” daha fazla endişe duyduğunu ifade ediyor.

Trump uzun zamandır müttefiklerinin ABD'yi “kazıkladığına” ve ABD'nin güvenlik yardımlarından bedava yararlandığına inandığını ifade ediyor.

Trump ayrıca, bölgede Tayvan'ın destekçisi olan Japonya-ABD savunma anlaşmasının adil olmadığını ve ABD'nin Japonya'yı savunmakla yükümlü olmadığını düşünüyor.

Bu dünya görüşü ışığında, Trump yönetiminin Japonya'daki askeri üslere anlamlı bir şekilde yatırım yapmaya devam etmesi de pek olası görünmüyor.

İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD, Batı Pasifik'te Okinawa gibi küresel bir askeri üs ağına sahip olmuş ve bu ağ, daha önceki Tayvan Boğazı krizlerinde Çin'i Tayvan'a saldırmaktan başarıyla alıkoymuştur.

Zira askeri uzmanlara göre; Çin'in Tayvan'ı işgaline karşı caydırıcılık, ancak bu bölgede daha güçlü bir ABD ileri askeri pozisyonu olması ile mümkün olabilir.

Hamleler

Trump, Çin'den ithal edilen mallara yüzde 145 gümrük vergisi uygulayarak Çin ile olan ticaret açığını azaltmayı ve yerli üretimi canlandırmayı hedefliyor. Ancak Çin'in misilleme gümrük vergileri Trump'ın oy oranını tehdit ederse, Trump Çin-ABD ilişkilerinde tavizler verebilir ve bu tavizler Tayvan'ı da kapsayabilir.

Örneğin Trump, Tayvan'ın işgaline ABD askerlerinin katılmasını açıkça reddedebilir ya da Pekin'in Tayvan'ın egemenliği konusundaki tutumunu destekleyebilir. Zira Trump yönetiminin Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirmek için müzakere ederken sergilediği yaklaşım, Tayvan'la ilgili müzakereleri nasıl ele alacağına dair de bilgiler veriyor.

Görünen o ki; Tayvan'a yönelik en büyük tehlike, artık sadece Çin'den değil, ABD'nin bırakacağı stratejik boşluktan geliyor.

Eğer ABD Tayvan konusunda taviz vermeye devam ederse, bu Çin için yüzyılda bir kez ortaya çıkabilecek bir fırsat penceresi yaratabilir ve Çin “hayallerini” gerçekleştirmek için harekete geçebilir.

Kaynak:

GDH Haber

GDH uygulamasını indir,

gelişmelerden anında haberdar ol!

etiketler
ABD
Çin
Tayvan
Japonya
Pasifik
Trump
Xi
Loading Spinner