The European Council on Foreign Relations: ABD-İran nükleer müzakere süreci neden çıkmaza girdi?
Tarafların açıklamaları, uzlaşılamayan maddeler, uluslararası tepkiler ve beklentiler. ABD-İran nükleer müzakereleri anlaşma ile mi yoksa askeri süreçle mi sonuçlanacak?
Son Güncelleme: 04.06.2025 - 01:20
İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarından The European Council on Foreign Relations'da, ABD ve İran arasında devam eden nükleer müzakerelerin geldiği nokta ve olası geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD ve İran arasında devam eden ve dört farklı görüşmenin ardından karşılıklı çelişki açıklamara sahne olan nükleer müzakerelerin geleceğine dair maddeleri de dahil olmak üzere tamamen belirsiz olduğuna dikkat çekilen analizde, müzakerelerin nereye varacağına dair hiç bir öngörünün de bulunmadığına dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; geçici müzakere ve askeri seçeneklere dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte The European Council on Foreign Relations'da yayınlanan analiz:
İran ve ABD'nin nükleer anlaşmanın geleceği hakkındaki kapanmayan farklar, geçici bir anlaşmanın en olası seçenek olduğunu gösteriyor.
Zira böyle bir “geçici” anlaşma ABD için ciddi bir hata olacak ve böyle bir anlaşma ne uzun vadeli istikrar ne de İran'ın nükleer silahsızlanmasını sağlayacaktır.
Çünkü İran'ın geçici bir anlaşmadaki amacı, İsrail'in askeri saldırısını önlemek için ABD'yi yanına çekmek olacaktır.
Müzakerelerin geleceği
Trump yönetimi ile İran arasındaki müzakereler, maddeleri dahil olmak üzere tamamen belirsiz ve müzakerelerin nereye varacağına dair bir öngörü bulunmuyor.
ABD'nin süreci yürüttüğü Marco Rubio ve Steve Witkoff'un İran'ın zenginleştirme yapamayacağına dair yorumları ile İran hükümetinin zenginleştirme “hakkından” asla vazgeçmeyeceğine dair açıklamaları, çıkmazın giderilmekten çok uzak olduğunu ortaya koyuyor.
Rubio ABD basınına yaptığı açıklamada;
“Anlaşma için uranyum zenginleştirmeden vazgeçmeleri gerekiyor. Dünyada uranyum zenginleştiren tek ülkeler nükleer silaha sahip olanlardır. Eğer yüzde 3,67 oranında zenginleştirme kapasiteniz varsa, yüzde 20'ye, sonra yüzde 60'a, ardından da silah yapımı için gerekli olan yüzde 80 ve 90'a ulaşmak sadece birkaç hafta sürer”
ifadelerini kullandı.
Müzakerelere katılan isimlerden Witkoff ise verdiği röportajda daha da net konuştu.
“Çok net bir kırmızı çizgimiz var, o da zenginleştirme. Zenginleştirme kapasitesinin yüzde 1'ine bile izin veremeyiz. İranlılara, onlara saygısızlık etmeden bu konunun bir kısmını ele aldığını düşündüğümüz bir teklif sunduk. Ancak her şey zenginleştirmeyi içermeyen bir anlaşma ile başlar. Buna izin veremeyiz. Çünkü zenginleştirme silahlanmayı mümkün kılar. Ve buraya bir bomba gelmesine izin vermeyeceğiz.”
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ise, 31 Mayıs'ta İran hakkında iki yeni rapor yayınlayarak bu tartışmaya bazı gerçekler ekledi.
IAEA, İran'ın yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyum stokunu artırmaya devam ettiğini ve ajansın Şubat ayında yayınladığı son rapordan bu yana stokunu 294,9 pounddan 900,8 pounda çıkardığını belirtti.
Dolayısıyla durum net görünüyor. Trump yönetimi uranyum zenginleştirme yapılmamasını istiyor. İran ise zenginleştirmeye devam ediyor ve bunu asla tamamen durdurmayacağını açık bir şekilde ifade ediyor.
Müzakere edilecek ne kaldı?
Arakçi ve Trump yönetiminden isimlerin çelişkili açıklamaları, ABD veya İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine saldırmasına yol açacak gibi görünüyor.
Bu noktada ise, böyle bir saldırı olmaması için geriye geçici bir anlaşmadan başka seçenek kalmayabilir.
Zira geçici bir anlaşma ile İran, IAEA ile barışmaya ve daha önce hiç izin vermediği tam denetimlere izin vermeye razı olabilir ve zenginleştirmeyi durdurmayı kabul edebilir ve hatta, yüzde 20'nin üzerinde zenginleştirilmiş uranyum stoklarının çoğunu ihraç etmeyi veya seyreltmeyi kabul edebilir.
Trump yönetimi de bunu sadece Trump'ın başarabileceği büyük bir zafer olarak ilan edebilir.
Geçici anlaşmanın dezavantajları ne olur?
İlk olarak dünyanın artık kabul etmesi gerekiyor ki, nihai bir anlaşma asla olmayacak.
İkincisi, böyle bir “geçici” anlaşma altında İran santrifüjlerini elinde tutacak ve istediği zaman bunları çalıştırmaya başlayabilecek. Böylelikle birkaç ay içinde yine yüzlerce kilo yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum üretebilecek.
Üçüncüsü, İran her zaman gizli bir nükleer programa sahip olmuştur ve bu “geçici anlaşma” yürürlükteyken de bunu sürdürecek.
Tüm bu nedenlerle geçici bir anlaşma çözüm olmayacaktır ve artık İran için bir seçim yapma zamanı geldi.
İran ya zenginleştirmeyi tamamen sona erdiren, sadece ithal yakıtla sivil nükleer enerji kullanımını kabul eden, programını uluslararası denetime tamamen açan ve nükleer silah hedeflerinden vazgeçen kalıcı bir anlaşma imzalayacak ya da böyle bir anlaşmayı reddederek felaket senaryosunu hayata geçirecek.
İLGİLİ HABERLER
The Jerusalem Post: Türkiye'nin artan etkisi ve bölgesel dinamikler
The Wall Street Journal: Netanyahu İran konusunda Trump'ı ikna edebilecek mi?
The New Arab: Trump ve Netanyahu arasındaki çatlak ne kadar derin?
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


