The New Arab: Trump ve Netanyahu arasındaki çatlak ne kadar derin?
İran ile müzakereler, Gideon's Chariots planı, Suriye ve Ortadoğu'da yeni mekanizmalar. Trump ve Netanyahu arasındaki çatlak ne kadar derin?
Son Güncelleme: 28.05.2025 - 02:02
İngiltere merkezli yayın organlarından The New Arab'da Trump ve Netanyahu arasında yaşanan son gelişmelerin ve iki ülke arasında artan anlaşmazlıkların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Trump'ın Ortadoğu politikasının çatışmasızlık üzerine yeniden şekillendiğine dikkat çekilen analizde Netanyahu'nun İran ve Gazze konusundaki yaklaşımlarının bu nedenle iki lider arasında büyük çatlaklar oluşturmaya başladığı belirtildi.
Analizde ayrıca; Gazze ve İran başta olmak üzere iki lider arasındaki anlaşmazlıkların geleceğine dair uzman görüşlerine ve öngörülere yer verildi.
İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:
ABD Başkanı Donald Trump ikinci dönem için adaylığını koyduğunda, İsrail liderliği o zamanki Başkan Joe Biden ya da Başkan Yardımcısı Kamala Harris yerine Trump'ı tercih ettiklerini gizlemedi.
24 Temmuz 2024 tarihinde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Washington'da Kongre'nin ortak oturumunda bir konuşma yaptı. Pek çok analist bu hareketi, İsrailli liderin başkanlık yarışında Trump'a yardımcı olmak amacıyla ABD iç siyasetine karıştığı şeklinde yorumladı.
Ardından, bu yılın başlarında İsrail Başbakanı Trump'ı “İsrail'in Beyaz Saray'da sahip olduğu en büyük dost” olarak tanımladı.
Son haftalarda yaşanan gelişmeler ise; Trump ve Netanyahu arasındaki gerginliğin arttması, ikili arasındaki güvenin tamamen ortadan kaltığını ortaya koydu.
Her şeyden önce Trump yönetiminin, İsrail'in güvenliğini ve jeopolitik çıkarlarını ciddi şekilde zedelediğini düşündüğü nükleer meselenin çözümü için İran'la diplomatik görüşmelere başlama kararı en önemli konu olarak görülüyor.
Ancak Trump yönetiminin birkaç başka diplomatik manevrası da konuyla ilgili.
Trump 1 Mayıs'ta Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz'u görevden aldı. Görevden alınmasının en azından bir nedeni, Waltz'un İran'a karşı olası askeri saldırılar konusunda Netanyahu ile “yoğun bir koordinasyon” içine girerek Trump'ı kızdırmasıydı ki bu durumun Nisan ayında Umman himayesinde başlayan ABD-İran nükleer görüşmeleri sırasında Trump'ı hayal kırıklığına uğrattığı bildirildi.
Beş gün sonra Beyaz Saray, Muskat'ın aracılık etmesine yardımcı olduğu bir ABD-Husi anlaşmasını kabul etti. Bu anlaşma İsrail ile Yemen isyancı hareketi arasındaki düşmanlıkları ele almadı. Ateşkes anlaşması İsrailli yetkilileri derinden rahatsız etti çünkü onları tamamen hazırlıksız yakaladı.
Tel Aviv'in gözünde bu anlaşma “Önce Amerika” dış politika doktrininin somut bir örneğiydi ve uzun süredir müttefik olan ülkelerin çıkarları ya da beklentileri pek dikkate alınmadan uygulanmıştı.
12 Mayıs'ta Trump yönetimi, 7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de esir tutulan Amerikan-İsrail çifte vatandaşı Edan Alexander'ın serbest bırakılmasını sağladı. Bu, İsrail'in dahil olmadığı doğrudan ABD-Hamas müzakerelerinin bir sonucuydu.
Bu ayın başlarında Riyad'da bulunan Trump, ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımlarının durdurulduğunu açıkladı. Özellikle İsrail, rejim değişikliği sonrası Suriye'ye yönelik katı yaptırımların devam etmesi ve nispeten yeni Suriye hükümetini meşrulaştıracak adımlardan kaçınılması için Washington'da lobi faaliyetlerinde bulunmuştu.
Beyaz Saray, Washington'un sivil nükleer işbirliği görüşmelerini ilerletme isteğini Suudi-İsrail normalleşmesine bağladı. Esasen Trump yönetimi, Krallığın bu noktada İsrail'in normalleşme kampına katılmama kararını kabullenmiş durumda ve bunun Beyaz Saray'ın Washington-Riyad ortaklığını yeni zirvelere taşıma planlarını yavaşlatmasına izin vermeyecek.
Buna ek olarak, Tel Aviv'in talebine rağmen Trump'ın bu ayki bölge turunun dördüncü ayağında İsrail'in yer almaması, en azından bazı analistlere göre, ABD yönetiminin İsrail'i bir kenara ittiğinin bir başka işaretiydi.
Siyasi analist ve Jadaliyya'nın baş editörü Muin Rabbani;
“Trump yönetimi, İsrail'in gündemini Orta Doğu politikalarına entegre etmek yerine, ilgili taraflarla ikili anlaşmalar temelinde Orta Doğu'daki Amerikan önceliklerini ve çıkarlarını takip etme kararı aldı”
değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin eski Tunus Büyükelçisi Gordon Gray'e göre Trump yönetimi “Önce Amerika” mantrası doğrultusunda son derece işlemsel bir dış politika stratejisi izliyor ve bunun uygulanma biçimi Netanyahu'nun hesapladığı gibi değil.
Netanyahu'nun yakın sırdaşı ve Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer de;
“İran'a karşı askeri harekat konusunda Waltz ile yaptıkları istişareler Trump'ın içgüdülerine ters düştü ve bildirildiğine göre başkanı kızdırdı. Netanyahu ve Dermer bunu yaparken Trump'ın ulusal güvenlik danışmanlarını kovma eğilimini göz ardı etmiş görünüyorlar”
ifadelerini kullandı.
Gazze'de kan dökülüyor
İsrail'in Gazze'deki soykırım savaşı söz konusu olduğunda Trump yönetimi Tel Aviv'e destek vermeye devam ediyor.
Netanyahu hükümetinin Mart ayında ateşkesi bozmasından bu yana Trump, şiddetin sona ermesini arzuladığını belirten bazı ifadeler kullandı. Ancak Beyaz Saray İsrail üzerinde gerçek bir baskı uygulamadı.
Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Direktörü Dr. Joshua Landis yaptığı değerlendirmede;
“Başkan Trump, uluslararası toplumun savaşı durdurması yönündeki kayda değer baskısına rağmen, İsrail'e Filistinlilerle istediği gibi başa çıkma konusunda açık çek verdi. Ancak ABD'nin sahada olmayacağı konusunda kararlı”
ifadelerini kullandı.
Washington'daki Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü'nde araştırmacı Anna Jacobs da benzer bir bakış açısına sahip.
Jacobs, Trump ve Netanyahu yönetimleri arasındaki “açık sürtüşme noktalarının” arttığını belirtti.
İran dosyası
Trump yönetimi ile Netanyahu hükümeti arasındaki gerilimin ana kaynağı İran ve Tahran'ın nükleer programıyla nasıl başa çıkılacağı konusundaki keskin görüş ayrılıklarından kaynaklanıyor.
Beyaz Saray aktif olarak yeni bir nükleer anlaşma peşinde koşarken Netanyahu'nun buna kesinlikle karşı çıkması, Trump'ın diplomatik hırsları ile Tel Aviv'in İran ile herhangi bir diplomasiye karşı sert tutumu arasındaki bu çatışmayı açıklıyor.
Nihayetinde Trump ABD'nin Orta Doğu'daki çatışmalarda batağa saplanmaktan kaçınmasını istiyor.
Dünyanın bu bölgesindeki bataklıklar tükeniyor ve Trump, ABD'ye kan ve hazine açısından çok pahalıya mal olacak Orta Doğu'daki gelecekteki Amerikan askeri karışıklıklarının ABD çıkarlarını ilerlettiğini düşünmüyor.
Beyaz Saray, ABD'nin enerji ve kaynaklarının yükselen Çin'e karşı koyma çabalarına yönlendirilmesini istiyor ki bu da Trump yönetiminin bu yıl Orta Doğu'da savaşı değil diplomasiyi ilerletmeyi amaçlayan hamlelerinin çoğunu açıklamaya yardımcı oluyor.
İran konusunda Trump, yönetimindeki diğer kişiler gibi, özellikle de geçen yılki seçim kampanyasında bu hususu açıkça dile getiren Başkan Yardımcısı JD Vance gibi, bu ülkeyle karışık bir çatışmadan kaçınmak istiyor.
Ancak Trump, İran'ın kendi gözetiminde nükleer silaha sahip bir güç haline gelmesini de istemiyor.
Bu nedenle Trump, ABD'nin İran'a tek bir kurşun sıkmasına gerek kalmadan Tahran'ın nükleer programını donduracak bir anlaşmadan yana.
Kaynak:
The New ArabİLGİLİ HABERLER
The Guardian: Gazze modern tarihin en büyük utancı haline geldi
The New Arab: Netanyahu için sonun başlangıcı
The Jerusalem Post: Türkiye bölgesel gücünü pekiştiriyor
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


