The Guardian: Trump'ın Ortadoğu kumarı nasıl sonuçlanacak?
Trump, Netanyahu'nun senaryosuna nasıl figüran oldu? Trump'ın Ortadoğu kumarı nasıl sonuçlanacak?
Son Güncelleme: 23.06.2025 - 04:04
İngiltere'nin önde gelen yayın organlarından The Guardian'da ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine saldırısının ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yaptığı saldırının, bölgedeki hiçbir sorunu çözmeyeceği hatta aksine daha büyük bir kaosu tetikleyeceği tespiti yapılan analizde, Trump'ın Netanyahu tarafından hazırlanan tuzağa düştüğü tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca, sürecin ve Ortadoğu'nun geleceğine dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte The Guardian'da yayınlanan analiz:
Donald Trump'ın emrettiği büyük saldırı, İsrail ile İran arasında devam eden savaşı durdurmayacak, Orta Doğu'ya barış getirmeyecek, Gazze'deki katliamı sona erdirmeyecek, Filistinlilere adalet sağlamayacak veya Tahran ile Washington arasında yarım asırdan fazla süren düşmanlığı sona erdirmeyecek.
Hatta daha büyük olasılıkla, Trump'ın aceleci ve pervasız kumar oynama girişimi tüm bu sorunları alevlendirecek ve daha da kötüleştirecek.
Zira artık Basra Körfezi ve bölgede bulunan yaklaşık 40 bin Amerikan askerinin bulunduğu ABD üsleri, artık misilleme için potansiyel hedefler olarak görülmelidir.
Trump, İran'a savaş ilan etmediğini saldırının, Tahran'da rejim değişikliğini tetiklemeyi amaçlayan bir sürecin başlangıcı olmadığını iddia ediyor. Ancak İranlı politikacılar ve Ortadoğu halkları bunu böyle görmeyecek.
Trump tuzağa düştü
Tüm bunlara bakıldığında, göreve gelmeden önce savaşlardan kaçınacağına söz veren izolasyonist başkan Trump, görünen o ki Netanyahu tarafından hazırlanan tuzağa düştü.
Netanyahu, İran'ın nükleer tehdidinin aciliyetini sürekli abarttı. Aslında Netanyahu'nun benzer sözleri 30 yıl öncesine dayanıyor. Her zaman, BM nükleer müfettişlerinin, ABD ve Avrupa istihbaratlarının ve hatta kendi istihbarat teşkilatlarının bile bilmediği bir şeyi yani İran'ın İsrail'e karşı kullanacağı nükleer silah edinmek üzere olduğunu iddia etti.
Bu iddia hiçbir zaman kanıtlanmadı. Hatta uluslararası kontroller bileyerinde yapılan incelemelerde bu durumu tespit edemedi. Hatta İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, bu tür bir programı yasaklayan bir fetva bile yayınladı.
Netanyahu'nun, geçen hafta İsrail'in tek taraflı ve yasadışı saldırılarını haklı çıkarmak için yaptığı, İran'ın silahlanma peşinde olduğu yönündeki son iddiası, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) veya ABD istihbarat uzmanları tarafından da desteklenmedi.
Ancak Trump, bu iddiaya inanmayı tercih etti ve Netanyahu'nun senaryosuna figüran olarak katılmayı tercih etti. Büyük saldırı emrini verdikten sonra da, nükleer tehdidi ortadan kaldırmanın hayati önem taşıdığını ve ABD hava saldırısının tek amacının bu olduğunu söyledi.
Böylece, ABD bir kez daha, tartışmalı ve muhtemelen hatalı istihbarata dayanarak Ortadoğu'da savaşa girdi. Bir kez daha, 2003'teki Irak savaşında olduğu gibi, savaşın genel hedefleri belirsiz, kesin olmayan ve dost ve düşman tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir.
Bir kez daha, “çıkış stratejisi” yok, tırmanışa karşı koruyucu önlemler yok ve bundan sonra ne olacağına dair bir plan yok. İran'ın teslim olmasını veya “ulusal trajedi” ile karşı karşıya kalmasını talep etmek bir politika değildir. Bu, ölümcül bir çıkmazdır.
Trump ve Netanyahu'nun ateşli rüyalarında ne hayal ederlerse etsinler, İran ortadan kalkmayacak Bölgede bir güç olarak kalacak. 90 milyonluk nüfusu ve Çin, Rusya ve küresel güneydeki güçlü müttefikleriyle, hesaba katılması gereken bir ülke olmaya devam edecek.
Ayrıca sivil nükleer programına devam edeceği de kesin.
Netanyahu ilk hedefine ulaştı
Artık barış her zamankinden daha ulaşılmaz görünüyor ve görünen o ki Netanyahu bunu kutluyor. Zira ABD artık geri çekilemez.
Ancak bundan sonraki durum ve kısa ve uzun vadede yaklaşan hesaplaşma, Netanyahu'nun anlatılarından daha korkunç olabilir.
Zira; İran daha önce, ABD saldırırsa ABD üslerine misilleme yapacağı konusunda uyarıda bulunmuştu. Bahreyn, Irak, Ürdün ve başka yerlerde birçok üs var. Yemen'deki Husi milisleri, Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılarına yeniden başlayacaklarını söylüyor.
Küresel enerji tedarikinde çok önemli bir geçiş noktası olan Hürmüz Boğazı, 1980'lerde İran-Irak savaşı sırasında olduğu gibi mayınlanabilir.
Sonuç, küresel bir petrol şoku ve piyasaların çöküşü olabilir.
Diğer yandan İran, artık kendini savunmak için nükleer silah edinme ihtiyacı olduğu konusunda daha kararlı olabilir. Zira zaten saldırıya uğradı ve bir daha uğramamak için artık daha fazla bir şekilde nükleer güç isteyecek.
Trump'ın Netanyahu'nun tuzağına düşerek, kanıtlanmamış bir tehdidi ortadan kaldırmak için pervasızca ve şiddetle yaptığı şey, “nükleer bir dünya” tehlikesini giderek daha gerçek hale getirdi.
Kaynak:
The GuardianThe National Interest: İsrail-İran savaşı Orta Doğu'yu nasıl yeniden şekillendiriyor?
The Wall Street Journal: İran'ın ‘Direniş Ekseni’ neden harekete geçmiyor?

Arab News: Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönem başladı!
Alman halkının %51'i İsrail'e silah ihracatına karşı çıkıyor
ABD öğrencilerin vize başvurularını askıya aldı

İsrail Genelkurmay Başkanı Suriye'ye saldırı planını onayladı
The New Arab: İsrail'in Gazze'deki tehcir ve kabus senaryosu
Politico: AB-Çin Zirvesi küresel bir krizi mi tetikleyecek?
National Security Journal: Batı izlediği politika ile İsrail'in soykırımına nasıl ortak oluyor?
Center for Strategic and International Studies: İran ve Rusya'nın “dostluğunun” sınırları ne?
The Economist: Trump Türkiye ile ilişkilerde yeni bir dönem başlattı
Newsweek: Çatışmaların gölgesinde Ortadoğu nasıl yeniden şekilleniyor?
Asia Times: Avrupa pusulasız ve etkisiz bir blok haline dönüşüyor
Arab News: Türkiye Güney Kafkasya'daki etkisini giderek artıyor
Tablet Mag: Batı'da yükselen yeni kavram “Anti-Siyonizm”
Middle East Monitor: İran ve İsrail uzun süreli bir savaşa mı hazırlanıyor?

