The National Interest: Avrupa perde arkasında Rusya'ya nasıl destek veriyor?

ABD'nin önde gelen yayın organlarından The National Interest'de, Avrupa ülkelerinin söylemleri ile ters düşen Rusya enerji politikasının detaylarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD'nin baskıları ve savaşın 3 yılını geride bırakmasına rağmen, hala bir dizi Avrupa ülkesinin Rusya'nın enerjisine sürekli ve artan bağımlılığıın dengeleri sarstığı belirtilen analizde, özellikle 7 Avrupa ülkesinin Rusya'nın savaş çabalarını enerji alımları ile nasıl desteklediğine dair bilgilere yer verildi.

Analizde ayrıca; sürecin geleceğine ve ABD'nin Avrupa ülkelerine dair olası hamlelerine yönelik değerlendirmelerde bulunuldu.

İşte The National Interest'de yayınlanan analiz:

Avrupa'da, Rusya'nın oluşturduğu tehdit ve Moskova'nın saldırganlığına karşı Ukrayna'yı desteklemeye devam etme gerekliliği konusunda neredeyse oybirliği var. Ancak Avrupa'nın kararlılığı, farklı bir faktör tarafından zayıflatılıyor.

Bu yıl, yedi büyük Avrupa ülkesinde Rusya'dan enerji ithalatı aslında arttı.

Bir dizi üye ülkenin Rusya'nın enerjisine sürekli ve artan bağımlılığı dengeleri sarsıyor. Zira; yedi Avrupa ülkesi (Fransa, Hollanda, Romanya, Belçika, Hırvatistan, Portekiz ve Macaristan) geçen yıl Rus enerji ithalatını artırdı.

Veriler çarpıcı. Hollanda'da Rus enerjisine bağımlılık 2024'ten bu yana yaklaşık yüzde 72 artarak 580 milyon dolara ulaştı.

Fransa'da ise %40 artarak 2,56 milyar dolar ulaştı. Hırvatistan ve Romanya'da ise sırasıyla %55 ve %57 artış gösterirken, Portekiz'in Rus enerji ithalatı 2024 ile 2025 arasında %167 artarak adeta rekor kırdı.

Peki bu artışın nedeni ne?

Macaristan lideri Viktor Orban, 2010 yılında başbakanlık görevine geldiğinden bu yana, Kremlin'in eski müttefiki olarak öne çıktı. Diğer şeylerin yanı sıra, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşını retorik olarak destekledi ve NATO içindeki ittifak konsensüsünü zayıflatmaya çalışarak, Moskova'ya yönelik Avrupa yaptırımlarını engellemeye çalıştı.

Diğer bir deyişle, Macaristan siyasi duruşunu açıkça ortaya koydu ve Rus enerjisinin daha büyük bir payını satın almak için adımlar atmaktan çekinmedi.

Ancak enerji alımı yükselen diğer ülkelerin hiçbiri Rusya ile bu kadar yakın bağlara sahip değil.

Aksine, bunların çoğu, özellikle de Fransa, Kremlin'i izole etmek ve cezalandırmak için öncülük etmeye çalıştı. Bu nedenle, son dönemdeki tüketim eğilimleri hem şaşırtıcı hem de endişe verici olarak tanımlanabilir.

Bu ülkeler aynı zamanda atipiktir. Avrupa uzun süredir enerji konusunda Rusya'ya bağımlı olsa da, 2022'den bu yana çok şey değişti.

Özelikle bu yılın başından bu yana Avrupa, yaklaşık olarak 13 milyar dolar fazla Rus enerjisi ithal etti. Ve Avrupa aslında karşı olduğu bu süreçte, Rusya'nın kapsamlı savaş çabalarının sürmesine yardımcı oldu.

Bu durumun Brüksel'deki yetkililerin amacı olmadığı kesin. Ancak kıta, Rus enerjisinden uzaklaşmak için çok yavaş hareket ediyor.

Örneğin, AB'nin Rus sıvılaştırılmış doğal gazını yasaklama planı en erken 2027'de yürürlüğe girecek ve bu da, Avrupa'nın enerji alımlarının en azından bir buçuk yıl daha Rusya'nın savaş çabalarını finanse etmeye devam edeceği anlamına geliyor.

Tüm bunlar Ukrayna'yı savunma görevini çok daha zor hale getiriyor.

ABD Başkanı Trump, geçen ay BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada bunu açıkça belirtti.

Trump;

“Avrupa daha fazla çaba göstermeli. Şu anda yaptıkları şeyi yapmaya devam edemezler. Rusya ile savaşırken Rusya'dan petrol ve gaz satın alıyorlar.”

ifadelerini kullandı.

Bu paradoks, Beyaz Saray'ın Avrupa'nın Ukrayna'ya yönelik stratejisine ve kıtanın mücadelesini sürdürme konusundaki uzun vadeli taahhüdüne neden şüpheyle yaklaştığını açıklıyor.

Kıta şu anda Kiev'e desteğini güçlendirmek için bir dizi adım atmayı düşünüyor. Ve bu önerilerden biri, şu anda AB'de bulunan ve el konulan Rus varlıklarının Ukrayna için “tazminat kredisi” olarak kullanılması.

Ancak hem ABD hem de uzmanlara göre; Avrupa'nın Ukrayna'ya desteğini gösterebileceği en etkili yol ona para kazandırmamak.

Savaşın üzerinden 3 yıldan fazla süre geçmesine rağmen Rusya'ya akan para musluğunu tamamen kapatmak hala en büyük adım olarak bu ülkelerin önünde duruyor.