The New Arab: Filistin meselesinde ABD tekeli sona eriyor
BM'deki New York Filistin Konferansı, tüm dünya için bir uyanış anı işlevi gördü! Peki Filistin'in geleceğine dair önümüzdeki günlerde neler yaşanacak?
Son Güncelleme: 01.08.2025 - 01:46
İngiltere merkezli yayın organlarından The New Arab'da, ABD tarafından reddedilmesine rağmen BM tarafından düzenlenen Filistin Konferansı'nın önemi ve sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
New York'taki BM genel merkezinde düzenlenen ve 125'ten fazla ülkenin temsilcilerinin katıldığı konferansın etkilerinin beklenenden daha yüksek olduğu belirtilen analizde, ABD'nin itirazlarına rağmen gerçekleşen konferans sonrası Fransa, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerin de hareket geçtiğine dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; gelişen yeni sürecin, Filistin meselesini artık ABD tekelinden çıkardığı tespiti yapıldı.
İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:
Uluslararası toplumun, Filistin sorununun iki devletli çözüm yoluyla çözülmesi gerektiğine dair kararlı ve net mesajlar vermesinin ardından uluslararası kurumlar da harekete geçti.
Suudi Arabistan ve Fransa'nın ortak ev sahipliğinde, New York'taki BM genel merkezinde düzenlenen ve 125'ten fazla ülkenin temsilcilerinin katıldığı konferans, küresel araneya Filistin konusunda büyük bir mesaj verdi.
Konferansın sonrasındaki bildiride, Gazze'deki savaşı sona erdirmek, Filistin halkını korumak için araçlar oluşturmak ve işgal altındaki topraklarda tek taraflı demografik ve coğrafi değişiklikleri reddetmek için kapsamlı ve oybirliğiyle kabul edilen bir yaklaşım sunuldu.
Ancak en önemlisi, çatışmanın adil ve uygulanabilir tek çözümünün işgali sona erdirmek ve iki devletli çözümü uygulamak olduğu vurgulandı.
ABD ve İsrail tarafından boykot edilen uluslararası konferans, BM Genel Kurulu üyelerinin çoğunluğunun İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırım savaşına, Filistinlileri zorla yerinden ederek etnik temizlik yapma niyetine ve Filistin topraklarını ilhak etme planına karşı ortak tepkisiydi.
Nihai bildiri, uluslararası hukuk ve BM kararlarının yanı sıra, iki devletli çözüme ilişkin devletlerin ezici çoğunluğunun kamuoyuna açıkladığı tutumlara dayanıyordu.
İsrail'in konferansın sonuç bildirisini hemen reddetmesi, beklendiği gibi olsa da, ABD'nin tutumu hem hayal kırıcı hem de şaşırtıcı oldu.
Filistin meselesinde ABD'nin tekeli sona eriyor
On yıllardır birbirini izleyen Amerikan yönetimleri, sözde Orta Doğu barış sürecinin işleyişi üzerinde tekel sahibi olmuştur. 1991'deki Madrid Konferansı ile başlayan ve Oslo Anlaşmaları'nın imzalanmasıyla doruğa ulaşan bu süreç, başlangıçtaki hedefi olan çatışmanın nihai statüsünün belirlenmesi konusunda başarısız olmuştur.
Filistin ve İsrail arasındaki onyıllardır devam müzakereler, ABD'nin tekelinde işlemeye başladı ve ortaya çıkan İsrail taraflı yaklaşım, Washington'un “dünya genelinde dürüst bir arabulucu” olma statüsünü tamamen yerle bir etti.
ABD son dönemde ise, İsrail'in Batı Şeria'da yasadışı yerleşim yerleri inşa etme ve genişletme politikasından sorumlu tutulması için hiçbir şey yapmadı ve Netanyahu yönetiminin Gazze'deki soykırım sürecine destek verdi.
Hatta ABD, Benjamin Netanyahu “Oslo'nun öldüğünü” ve Filistin Yönetimi'nin feshedilmesi gerektiğini ilan ettiğinde dahi hiçbir şey yapmadı.
Bundan cesaret alan Netanyahu, Gazze ve Batı Şeria'yı ilhak etme ve Filistin devleti kurma umutlarını sonsuza dek gömme niyetini birden fazla kez ilan ettiğinde de hiçbir şey yapmadı.
Donald Trump'ın ilk dönemi Filistinlilere pek bir şey sunmadı. İkinci döneminde ise İsrail, Gazze'de en korkunç insani krizi yaratırken, sivilleri katletti ve etnik temizlik yaptı.
Gelinen noktada dünya kamuoyu, Gazze katliamından gelen korkunç sahnelere artık tahammül edemiyor. Kamuoyu İsrail aleyhine döndü ve protestolar Batılı liderlere tavır almaları için baskı uygulamaya başladı.
Önümüzdeki günlerde neler yaşanacak?
Görünen o ki, konferasın etkilerini yıkmak isteyen İsrailli yetkililer, önümüzdeki günlerde de Filistin devleti kurulması çağrılarını çürütmek için hile, kibir ve tehditlere başvuracaklar.
Eylül ayında Filistin devletini tanımayı planlayan Fransa ve İngiltere'nin sadece Hamas'ı ödüllendirdiğini ve savaşın sona ermesini engellediğini iddia edecekler. Bunlar, bunu zaten yapmış olan 140'tan fazla ülkeye katılacaklar.
Ancak dünya çapında 12 milyondan fazla Filistinli, kendi kaderini tayin etme hakkını zaten kazanmıştı.
Artık İsrail'in de kabul etmesi gerekiyor ki; İsrail'in güvenliğinin tek garantisi, yanında barış ve uyum içinde yaşayan bir Filistin devletidir.
New York Konferansı, tüm dünyada bir uyanış anıydı.
Bu, Netanyahu ve aşırılıkçı ortakları için bir darbe oldu ve Netanyahu için çok daha sıkıntılı bir dönem başlayacak.
Netanyahu; hala milyonlarca Gazzeliyi savaşın yıkıma uğrattığı bölgeden çıkarmak umuduyla, kanlı çatışmayı uzatmak için ABD'nin desteğine güveniyor ancak İsrail'i bir daha geri dönemeyebileceği karanlık bir noktaya doğru sürüklüyor.
Kaynak:
The New ArabİLGİLİ HABERLER
The Guardian: Batı ülkelerinin Filistin'i tanıması İsrail'i durduracak mı?
The National Interest: ABD'nin Suriye politikası nasıl yeniden şekilleniyor?
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


