The New York Times: Avrupa yerli savunma sanayi ve ABD bağımlığı ikilemini aşabilecek mi?
Avrupa, yerli savunma sanayi krizi ve ABD bağımlığı ikilemini nasıl aşacak? AB ülkeleri Trump'ın baskıları ile taahhüt ettikleri hedefleri tutturabilecek mi?
Son Güncelleme: 16.07.2025 - 01:01
ABD'nin önde gelen yayın organlarından The New York Times'da, Avrupa ülkelerinin Trump'ın yeniden Beyaz Saray'a dönmesi sonrası izlediği yeni stratejinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Avrupa ülkelerinin ABD’li şirketlerin ürettiği ve en çok ihtiyaç duyulan savunma ekipmanlarına alternatif kaliteli ürünlerden yoksun olduğuna dikkat çekilen analizde, Avrupa'nın son NATO Zirvesi ve NATO Genel Sekreteri Rutte'nin Trump ile görüşmesi de dahil olmak üzere çeşitli görüşmelerde verdiği taahhitlerin geleceğine dair değerlendirmeler yapıldı.
Analizde ayrıca; Rusya-Ukrayna savaşında bundan sonra Avrupa'nın alabileceği role dair de görüşlere yer verildi.
İşte The New York Times'da yayınlanan analiz:
Avrupa ülkeleri, NATO Zirvesi ve Rutte'nin Trump ile görüşmesi de dahil olmak üzere çeşitli görüşmelerde, önümüzdeki on yıl içinde askeri yatırımlar için neredeyse iki kat harcama yapmayı taahhüt etti.
Ancak çok sayıda kaynağa göre trilyon dolarları bulan bu yatırımın Avrupa’da neyi değiştireceği belirsiz. Bunun sebebi ise başta “F-35 sorunu” olmak üzere çok sayıda başlık.
Avrupa, ABD’li şirketlerin ürettiği en çok ihtiyaç duyulan ve istenen savunma ekipmanlarına alternatif kaliteli ürünlerden yoksun. Bunlar arasında Lockheed Martin’in F-35 savaş uçağının gelişmiş yetenekleri de yer alıyor.
Patriot hava savunma sistemleri de ABD’den ithal ediliyor. Tıpkı roketatarlar, gelişmiş insansız hava araçları, uyduyla yönlendirilen uzun menzilli topçu sistemleri, entegre komuta ve kontrol sistemleri, elektronik ve siber harp yetenekleri ve bunları çalıştırmak için gereken yazılım da olduğu gibi.
Diğer yandan birçok Avrupa ülkesi halihazırda Amerikan silahlarına yatırım yaptığı için, yeni alımların da bu sistemlerle uyumlu olmasını istiyor.
Avrupa'nın ikilemi
ABD'ye taahhüt edilen bu yatırımlar, Avrupa ülkeleri için bir ikilem doğuruyor.
Avrupa ülkeleri kendi savunma sanayilerini mi inşa etmeli? Yoksa Ukrayna’daki savaş ve askerileşmiş bir Rusya tehdidi karşısında yeni bir strateji mi izlemeli? Ya da en azından kısmen, ABD’nin halihazırda mevcut olan son teknoloji ürünlerine yatırım yapmaya devam mı etmeli?
Bu sorulara nasıl yanıt verileceğini tartışan Avrupa yetkilileri, orta yol bir strateji izlemeye çalışıyor.
Yetkililer, AB savunma fonlama programı da dahil olmak üzere bazı fonlardan Amerikan ekipmanı alımıyla ilgili sınırlama getirdiler. Bu savunma programı, ortak alımları teşvik etmek için 173 milyar dolarlık bir krediyi öngörüyor.
Bu harcama tartışması, ABD’nin Ukrayna’ya olan desteğini azaltmasıyla daha da kritik bir hale gelmişti.
Avrupa ülkeleri, son NATO zirvesinde, her ülkenin yıllık milli gelirinin %3,5’ini doğrudan askeri yatırımlara, %1,5’ini de askeri açıdan ilgili projelere harcama konusunda anlaşmaya vardı. Bu taahhütler, Trump’ın savunma sorumluluğunu daha fazla üstlenmeleri yönündeki talebini karşılamış oldu.
Avrupa Birliği odaklı düşünce kuruluşu European Reform Centre direktörü Charles Grant yaptığı değerlendirmede;
"Avrupa’nın bu askeri harcama çılgınlığına girişmesiyle birlikte iki temel düşünce tarzı belirdi"
ifadelerini kullandı.
Bu görüşlerden biri, Fransız yetkililer ve AB kurumları tarafından güçlü şekilde savunulan, Avrupa fonlarının uzun vadeli bir hedef olan kendi savunma sanayisini inşa etmeye odaklanmasını istiyor. Bu, özellikle Avrupalıların artık tam anlamıyla güvenemediklerini düşündükleri Amerikan müttefiklerine çok fazla bağımlı olmamaları için önemli.
Diğer görüş ise İskandinav ve Baltık ülkeleriyle Polonya tarafından paylaşılıyor.
Bu görüş, Avrupa’nın Ukrayna’ya yardım etmek için şu anda farklı askeri kabiliyetlere ihtiyaç duyduğunu, bu yüzden harcamaların daha az korumacı biçimde yapılması gerektiğini savunuyor.
Polonyalı yetkililer bu iki yaklaşımın birbiriyle uyumlu olduğunu savunuyor.
Polonya, milli gelirine oranla Avrupa’nın en büyük savunma harcaması yapan ülkelerinden biri ve sofistike silahlarını çoğunlukla ABD’den satın alıyor. Polonyalı yetkililer, Avrupa ülkeleri şimdiye kadar harcadıklarından çok daha fazlasını harcayacakları için, bir yandan ABD’den özel ürünler alırken diğer yandan yerel sanayiye yatırım yapabileceklerini belirtiyor.
Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, geçtiğimiz ay Varşova’da gazetecilere verdiği röportajda;
“Fransa hariç çoğu Avrupa ülkesi silahlarının büyük kısmını ABD’den almaya devam edecek”
ifadelerini kullandı.
Sikorski'ye göre eğer Avrupa, ABD’li yetkililerin de bastırdığı gibi, Rusya’ya karşı kendi başına ayakta durabilmek istiyorsa, “gelişmiş bir savunma sanayisine” ve daha fazla üretim kapasitesine ihtiyacı var. Ancak Sikorski'ye göre Avrupa her şeyi ABD’den ithal edemez.
ABD'ye güven sorunu
Polonya’nın sergilediği bu karma yaklaşım, Avrupa’nın bazı kilit Amerikan teknolojilerine bağımlı kalmaya devam edeceği anlamına geliyor.
Bazı yetkililer, Washington’un bir gün, hayati yazılım güncellemelerini durdurabileceğinden endişe ediyor. Bu kaygı, Trump’ın zaman zaman NATO taahhütlerini sorgulaması ve zaman zaman Rusya’ya karşı yumuşak bir tutum sergilemesiyle daha da büyüyor.
Örneğin F-35’leri ele almak gerekirse, bu 80 milyon dolarlık savaş uçaklarını satın almak, üreticiyle uzun vadeli bir ilişkiyi de kabul etmek anlamına geliyor; çünkü sürekli güncellemeler gerekiyor.
Transatlantik ittifakta son dönemde yaşanan sallantılar göz önüne alındığında, Portekiz, Kanada ve Danimarka gibi ülkelerde bu jetin gelecekteki alımları sorgulanıyor.
İşte bu, Avrupa ülkelerinin gerçekle yüzleştiği nokta. Bu beşinci nesil savaş uçağına eşdeğer bir alternatif henüz yok ve birçok ülke bu uçağı zaten kullanıyor. Washington ise altıncı nesil versiyonu geliştirmeyi planlıyor.
Gelinen noktada Avrupa Birliği, bir yandan kendi savunma sanayi altyapısını büyütmeye çalışırken, diğer yandan Amerikan teknolojisine olan bağımlılığını koruyor. Ama aynı zamanda ortak alım programlarında, ABD silahlarına yapılacak harcamayı sınırlandırıyor.
Mart ayında açıklanan 170 milyar dolarlık askeri kredi programı, program katılımını, AB ülkeleri ve Norveç ile Ukrayna gibi yakın ortaklarla sınırlamayı amaçlıyordu. İngiltere, Avustralya ve Kanada da tam katılımcı olmak için blokla bir güvenlik ve savunma ortaklığı imzalamaya çalışıyor. Bu, katılım için ön koşul.
Ancak bu plan kapsamında, ABD’li şirketler de dahil olmak üzere üyelik dışı ülkelerdeki firmalardan alınabilecek askeri ekipmanlara bir üst sınır getirilecek ve bu sınır %35.
ABD’ye şüpheyle bakanlar için ise soru şu: Bu tür ortak girişimler, Avrupa sanayisini teknoloji zincirinde yukarı taşımaya yeterli olacak mı?
Risk şu ki, yapılacak büyük harcamalar, var olan sistemi sürdürmekten başka işe yaramayabilir. Zira Avrupa, çeşitli obüsler ve mühimmatlar üretmeye devam ederken, gelişmiş kabiliyetler için ABD’ye bağımlı kalabilir.
Kaynak:
The New York TimesİLGİLİ HABERLER
The National Interest: ABD, Türkiye'yi neden F-35 programına kabul etmeli?
The New Arab: İsrail'in Gazze'deki tehcir ve kabus senaryosu
The Economist: Trump Türkiye ile ilişkilerde yeni bir dönem başlattı
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


