Türk temaşa sanatının büyük ustası: Nejat Uygur
Türk tiyatrosunun efsanevi ismi, usta oyuncu ve komedyen Nejat Uygur'un vefatının üzerinden 12 yıl geçti.
Son Güncelleme: 17.11.2025 - 17:11
- Uygur, tiyatroya olan ilgisi küçük yaşlarda keşfedildi ve profesyonel kariyerine 1949'da kendi kurduğu tiyatro ile adım attı.
- Sanatçı, rol aldığı oyunlarda hafif komedileriyle ün saldı ve kurucusu olduğu Nejat Uygur Tiyatrosu ile Anadolu'nun ücra köşelerine dahi tiyatroyu taşıdı.
- Heykel eğitimi alması sayesinde 1960 İhtilali döneminde yaşadığı zorlukları aşan Uygur, yaşamı boyunca 50'den fazla ödül kazandı ve 1998'de devlet sanatçısı unvanını aldı.
Türk tiyatrosunun usta ismi Nejat Uygur anılıyor
Sinema, tiyatro, dizi oyuncusu ve komedyen Nejat Uygur, 18 Kasım 2013'teki vefatının 12. yıl dönümünde saygıyla anılıyor. Türk tiyatrosunun unutulmaz ismi Uygur, 10 Ağustos 1927'de Kilis'te, subay Behzat Bey ile öğretmen Fikret Naciye Hanım'ın ortanca çocuğu olarak dünyaya geldi.
Ailesinin tayinleri nedeniyle ilk ve ortaöğrenimini Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde tamamladı. İlkokul yıllarından itibaren tiyatroya büyük bir ilgi duyan sanatçının yeteneği, geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcilerinden sayılan İsmail Dümbüllü tarafından fark edildi. Uygur, tiyatroya ilk adımı henüz 11 yaşındayken, 1938 yılında attı.
Heykel eğitimi zor zamanlarda hayatını kurtardı
Ortaöğretimini Çanakkale, İstanbul Sarıyer ve Manisa'da bitiren Nejat Uygur, ardından Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'ne kaydoldu, ancak buradan mezun olmadan ayrıldı. Usta sanatçı, bu eğitiminin beklenmedik bir şekilde hayatını kurtardığını şu sözlerle anlatmıştı:
"Heykel eğitimi benim ve tiyatromun hayatını kurtardı. 1960 ihtilali olduğunda Antakya'da oynuyorduk. Tiyatro durunca, büyük bir bozguna girdik. 'Ne yaparım' diye kara kara düşünür ve otele alınan gazetelere bakarken aklıma bir fikir geldi. Birinci sayfada Cemal Gürsel'in fotoğrafı vardı. Birkaç farklı gazete daha aldırdım."
"Gürsel'in cepheden, parstan ve profilden resimlerini gördüm. Otelciden testi çamurunun Kırıkhan'dan temin edilebileceğini öğrendim. Oradan aldığımız çamuru güzel bir terbiye ettim, yağladım. Tezgahı kurdum. Başladım çalışmaya, ilk etapta dört tane yaptım. Bronze ettim."
"Öyle günlerdeyiz ki vatandaş sokakta askeri gördü mü omuzuna alıyor. Heykellerle çarşıya girdim. Gören, 'Nejat abi o ne?' diye soruyor. Gürsel'in büstü, deyince, elimdekileri kısa sürede sattım. 25, 30 tane yapıp satmışımdır. Heykel bilgim beni büyük bir bozgundan kurtardı."
Profesyonel sanat hayatı ve seyirciyle eşsiz bağı
Tiyatroya profesyonel anlamda 1949'da "Nejat Uygur Tiyatrosu" ile başladı. Kendisi gibi tiyatro sanatçısı olan Necla Uygur ile 1952'de evlenen sanatçının Ahmet, Kemal, Behzat, Süheyl ve Süha adlarında beş çocuğu oldu.
Oğullarından Behzat ve Süheyl Uygur, babalarının izinden giderek tiyatro sanatçısı olarak kariyerlerini sürdürdüler. Tiyatroya olan tutkusunun ailesinden geldiğini belirten Uygur, ilk sahne deneyimlerini ve profesyonel tiyatroyu kurma sürecini şöyle dile getirmişti:
"Anne ve babamın sanatseverliğinin bana olağanüstü yardımı oldu. Arkadaşlar arasında oyunlar oynuyorduk. İlkokul müsameresinde bana bir monolog verdiler. Çok sevip alkışladılar. Bir daha okuttular."
"Alay günlerinde babama telefon ediyorlardı. 'Behzat, Nejat'ı gönder de bizi bir güldürsün' diye. Bu böyle devam ederken bendeki tiyatro sevgisi pekişti. Sarıyer'e geldik. Konservatuvar gibi halkevleri vardı."
"Tiyatro, müzik, spor kursları veriliyordu. Sarıyer Halkevi'ne babam beni götürdü. 16-17 yaşlarındaydım. O yıldaki halkevi arkadaşlarımızdan bazıları, Devlet sanatçısı Semih Sergen, rahmetli Sadettin Erbil, Turhan Karacaoğlu, Zihni Küçümen, Ergin Orbey."
"Sonra İstanbul içinde turneler yapmaya başladık. Yavaş yavaş sevildik, tanındık. Gazeteler küçük küçük yazmaya başladı. Sonra 1946'da asker ocağı geldi."
"Komutanlarımıza, tatil günlerinde çalışarak bir komedi hazırladığımızı ve oynamak istediğimizi söyledim. 'Hadi bakalım seyredelim' dediler. Orduevlerine çağırıyorlardı ve moral turnelerine gidiyorduk. Askerlik bitince 1949'dan 1950'ye girerken profesyonel Nejat Uygur Tiyatrosunu kurdum."
Temaşa sanatında çığır açan bir tavır
Türk tiyatrosuna 60 yılı aşkın süre hizmet veren Nejat Uygur, geleneksel Türk temaşa sanatında kendine özgü bir tavır geliştirerek sahnelerin aranan yüzü oldu. Sanatçı, özellikle çocuksu tiplemeleriyle, söze dayanan usta oyunculuğuyla ve hafif komedileriyle büyük bir izleyici kitlesine ulaştı.
Nejat Uygur Tiyatrosu ile Anadolu'nun en ücra bölgelerine bile tiyatroyu götürerek sanatın yayılmasına önemli katkılarda bulundu. Sanatçı, seyirciye daima saygıyla yaklaşan ve onları yücelten bir bakış açısıyla sahnelediği oyunlarında kurduğu güçlü bağı bir röportajında şöyle açıklamıştı.
"Sanatçı halkın gözü, ağzı, kulağı. Halkın yanında olduğunuz, dertlerini söylediğiniz zaman sizi seviyorlar. Ayrıca çok güldükleri zaman da unutmuyorlar. Sevgi ve saygımı seyircimden hiç eksik etmedim."
"İnsan onuruyla katiyetle hiç oynamadım. Oyunda, 'Kör müsün?', 'Sağır mısın?' diye yazarsa bunları silip, görmüyor musun, duymuyor musun diye düzeltirim."
Stand-up'tan devlet sanatçılığına: Uygur'un başarıları
Tiyatroya olan ilgisinin yanı sıra 1943'te Sarıyer Halkevi'nde başladığı boks, atletizm, su topu ve at biniciliği gibi spor dallarında da çeşitli başarılara imza atan Uygur, tiyatro sahnelerinde ise pek çok ilke imza attı. Tuluat tiyatrosunun son büyük ustalarından olan sanatçı, "Hey Amigo Ver Salata" oyununda ilk barkovizyon gösterimini kullandı.
Ayrıca, "Ümit mi? Simit mi?" adlı oyununda ise sonraki yıllarda popülerleşen stand up tarzını uygulayan ilk isimlerdendi. Yaşamı boyunca 50'yi aşkın ödülün sahibi oldu. Bu büyük başarılarının ardından 1998 yılında "devlet sanatçısı" unvanını aldı.
Tiyatro ve sinemaya bıraktığı yüzlerce eser
Yaşamı boyunca 2 defa ABD ve 4 kere Avrupa turneleri gerçekleştiren Uygur, "Alo Orası Tımarhane mi?", "Cibali Karakolu", "Kaynanatör", "Minti Minti" ve "Zamsalak" gibi yüzden fazla tiyatro oyununda rol aldı. Sahnedeki başarısını sinemaya da taşıyan usta isim; "Cafer'in Nargilesi", "Cafer Bey", "Beyaz Melek" ve "Vizontele Tuuba" filmlerinde de izleyici karşısına çıktı.
Sanatçı, 2007 yılında beyin damarlarındaki tıkanıklık sebebiyle kısmi felç geçirdi. Nejat Uygur, solunum yetmezliği nedeniyle 18 Kasım 2013'te 86 yaşında hayata gözlerini yumdu ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Kaynak:
GDH Haber
GDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
etiketler
İLGİLİ HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
Çağdaş Türk sanatının çok yönlü ismi: Abidin Dino
Türk edebiyatının köşe taşlarından Reşat Nuri Güntekin
Elif Şafak, İngiliz Kraliyet Edebiyat Cemiyeti’nin yeni başkanı oldu
Rekorların mimarı :Frank O. Gehry'nin akılda kalan eserleri
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
DİĞER HABERLER
Türk edebiyatının köşe taşlarından Reşat Nuri Güntekin
Çağdaş Türk sanatının çok yönlü ismi: Abidin Dino
Rekorların mimarı :Frank O. Gehry'nin akılda kalan eserleri
Elif Şafak, İngiliz Kraliyet Edebiyat Cemiyeti’nin yeni başkanı oldu
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor



