Haluk Bayraktar: ABD ve Çin gibi çok güçlü rakipleri geride bırakarak Suudi Arabistan'daki projeyi imzaladık
BAYKAR Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Suudi Arabistan ile gerçekleştirilen AKINCI TİHA iş birliği anlaşması hakkında Breaking Defense’e detaylı açıklamalarda bulundu. İşte çevirisi.
Türk insansız hava aracı üreticisi Baykar'ın Suudi Arabistan ile Temmuz ayında yaptığı anlaşma, şirketin bugüne kadarki en büyük insansız hava aracı ihracat anlaşmasını temsil ediyor.
Ancak Breaking Defense'e konuşan uzmanlar, bu anlaşmanın diğer Türk savunma firmalarına da cebi dolu Suudilerle iş yapmanın kapılarını açabileceğini söylüyor.
Breaking Defense ile e-posta yoluyla görüşen Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar da bu değerlendirmeye katılıyor.
Akıncı insansız hava araçlarını Suudilere satma anlaşmasıyla "Baykar'ın bir buzkıran gibi ilerlediğini ve bu anlaşmanın Suudi Arabistan ile daha fazla ticaret için Türk iş dünyasına yol açtığını” kaydediyor.
Bayraktar'ın firması şimdiden Suudi Arabistan'la yeni bağlar kurmaya başladı bile.
Baykar, 6 Ağustos'ta Suudi Arabistan Askeri Endüstrileri (SAMI) ve Suudi Ulusal Mekanik Sistemler Şirketi (NCMS) ile yerelleştirme anlaşmaları imzaladı.
Bunun bir parçası olarak, Türk firmaları Roketsan ve Aselsan da Akıncı'ya mühimmat ve optik sensör sağlamak için Suudi Arabistan ile bağımsız anlaşmalar imzaladı.
"İş birliği yaptığımız ortaklarımız ASELSAN ve ROKETSAN da teknolojik kabiliyetlerine dayanarak NCMS ile anlaşmalar yaptı. Bu anlaşmalar sayesinde Türk savunma ve havacılık sanayinde alt sistem üreten yüzlerce firma, bu alandaki yeni iş birlikleri ile ihracat portföylerini genişletecek" dedi.
Bayraktar, son anlaşmayla SAMI'nin Baykar çalışanlarının rehberliğinde Akıncı'nın parçalarının yerel olarak üretilmesine yardımcı olacağını da sözlerine ekledi.
"Bu sayede yıllarca süren Ar-Ge çalışmalarından elde edilen bilgi ve deneyimi de aktararak teknoloji transferine katkıda bulunacağız. Bu anlaşmaların Suudi Arabistan'ın teknoloji geliştirmeyi ve üretimi yerlileştirmeyi hedefleyen Vizyon 2030 projesine önemli katkı sağlayacağına inanıyorum" dedi.
ABD merkezli Hudson Enstitüsü'nde Kıdemli Araştırmacı ve İstanbul merkezli EDAM düşünce kuruluşunda Savunma Araştırmaları Direktörü olan Can Kasapoğlu, bu anlaşmadaki ana unsurlardan birinin üretimin offshore edilmesi olduğunu, bunun da genişletilmiş ve sürekli bir üretimin yanı sıra yük paylaşımına olanak sağladığını kaydetti.
Yeni anlaşma kapsamında Suudi Arabistan'da hangi silahların ya da silah parçalarının üretileceği iki ülke tarafından da netleştirilmedi ancak Kasapoğlu SAMI'nin Baykar'a gövde yapıları, gelişmiş elektronik, yer ekipmanları ve Akıncı'nın nihai montajı gibi bazı üretim segmentlerinde kolaylaştırıcı bir rol sunmasını bekliyor.
"Bu tür sistemleri üretme kabiliyetinin yanı sıra, rekabet avantajı gibi diğer ekonomik hususlar da alt sistem/alt bileşen üretiminin dağılımında kilit rol oynayacaktır" diye ekledi.
"Baykar, İHA üretimi ve ileri elektronik alanında birinci sınıf sistemlerini üretmek için iş birliği yapabileceği yetkin bir taraf bulduğu konusunda kendinden emin görünüyor. Suudi savunma sanayii ile güçlerini birleştirmek Baykar'ın üretim hızını ve kapasitesini arttıracaktır ki bu da Türk insansız hava çözümlerine yönelik artan talebi karşılamak için hayati önem taşımaktadır."
Breaking Defense'in insansız hava aracı sayısı ya da anlaşmanın değeriyle ilgili sorularına yanıt vermeyen Bayraktar, Suudi Arabistan'la yapılan anlaşmanın Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki en büyük savunma ve havacılık ihracatı anlaşması olduğunu belirtti.
Bayraktar, şirketinin Suudi Arabistan'a satıldığı ya da satılacağı yönündeki söylentilere de son vermek istedi.
"BAYKAR'ın satıldığı ya da böyle bir sürecin devam ettiği doğru değildir. BAYKAR bundan önce olduğu gibi bundan sonra da yoluna devam edecektir. Şirket yapımızda ve iş yaklaşımımızda herhangi bir değişiklik olmayacaktır" dedi.
Breaking Defense'e konuşan uzmanlar, Aselsan ve Roketsan'ın Baykar'ın izinden giden ilk firmalar olabileceğini ancak bunların sonuncusu olmayacağını söylüyor.
Baykar'ın Suudi Arabistan'la yaptığı anlaşma diğer Türk savunma sanayi şirketlerini de mercek altına alacak.
Atlantik Konseyi Scowcroft Orta Doğu Güvenlik Girişimi'nin kıdemli üyesi Ali Bakır'a göre Baykar'ın başarılı çalışmaları Suudi Arabistan'ı başka alanlarda da diğer Türk savunma şirketleriyle temas ve ilişki kurmaya teşvik edecek."
Kasapoğlu da Bakır'ın Türk firmalarının önündeki yeni fırsatlara ilişkin görüşünü paylaşıyor.
Kasapoğlu, "Akıncı, Roketsan ve TÜBİTAK SAGE tarafından üretilen çok sayıda Türk yerli mühimmatıyla uyumlu olduğu için, bu anlaşma kesinlikle iki ülkenin savunma sanayileri arasında uzun vadeli bir ilişki yaratacaktır" dedi.
Kasapoğlu, anlaşmaya dahil olanlar da dahil olmak üzere çoğu Türk savunma ürününün, alt sistemler tasarlayan ve üreten çok sayıda Türk savunma şirketinin iş birliğinin bir sonucu olduğunu da sözlerine ekledi.
Kasapoğlu, "Suudi Arabistan'a teknoloji transferi başladığında bu alt sistem üreticilerinin gelecekte Suudi şirketlerle yerli Suudi ürünleri üretmek için sözleşme imzalama potansiyeline sahip olduğu söylenebilir" dedi.
Baykar, TB2 Bayraktar insansız hava aracının başarısı ve Ukrayna'daki savaşa çok açık bir şekilde katılması sayesinde küresel sahnede büyük bir destek aldı, öyle ki Ukrayna güçleri Moskova'nın işgalinin ilk günlerinde insansız hava aracı hakkında bir şarkı yaptı.
Bu durum şirketin Suudi Arabistan'ın radarına girmesine yardımcı olmuş olsa da, Baykar'ın bu anlaşmayı kazanmasının en büyük nedeni muhtemelen Ankara'nın sağladığı yerli üretim seçenekleriydi.
Bakır, yerelleştirme zorluklarının her zaman ortaya çıkabilecek gerçek bir sorun olduğunu belirtti.
Ancak Bakır, Körfez ülkelerinin savunma alımlarında genellikle birbirlerinin adımlarını takip ettiklerine dikkat çekerek, "eğer bu model işe yararsa, Türkiye'nin sadece Suudi Arabistan'la değil, diğer KİK ülkeleriyle de savunma iş birliğini kesinlikle kolaylaştıracak ve artıracaktır" diyor.
"Suudi Arabistan'ın Baykar ile yaptığı anlaşma diğer KİK ülkelerini de şirketle ilişkilerini güçlendirmeye ve gelecekte şirketin gelişmiş savunma platformlarını satın almaya teşvik edecektir. Bu da şirketin işlerini ve Körfez Arap ülkeleriyle ilişkilerini arttıracaktır" dedi.
ABD'nin Suudi Arabistan'a savunma ihracatına getirdiği kısıtlamalar ve Washington'un Ukrayna ve Hint-Pasifik gibi diğer bölgelere Orta Doğu'dan daha fazla öncelik vermesi nedeniyle Baykar, büyük oyuncular aynı anlaşmaya göz dikmiş olsa da iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesinden faydalanmayı başardı.
"Hem ihracat sözleşmesi hem de iş birliği anlaşması için zorlu rakipler vardı. Çin ve ABD'den gelen rakiplere rağmen Bayraktar AKINCI sürecin galibi oldu. Çok önemli rakipleri geride bırakarak böyle bir projenin yürütücüsü olduk" dedi.
Haluk Bayraktar, Türkiye ve Suudi Arabistan arasında güçlü ve stratejik bir ortaklık kurulmasını bekliyor.
Bayraktar, "İki ülkenin ortak çabalarının bölgesel ve küresel istikrara katkıda bulunacağına inanıyorum" dedi.
Kasapoğlu, Baykar'ın Suudi Arabistan ile yaptığı anlaşmanın zamanlamasının çok iyi seçildiğini vurguladı.
"Baykar'ın hamlesi çok yerinde ve Körfez-Türkiye diplomatik ilişkilerinin yeniden canlanmasıyla ortaya çıkan olumlu ivmeden faydalanmak için akıllıca tasarlanmış. Ankara'nın Körfez silah pazarına girişinin gerçek değerini anlamak için bölge ülkelerinin son dönemdeki işlemlerine bakmak gerekir. Washington'un silah üreticilerine Orta Doğu'ya silahlı insansız hava aracı ihracatı konusunda getirdiği kısıtlamaların yarattığı boşluğu Çin doldurmak için acele ediyor," diyor Kasapoğlu.
Kasapoğlu, bu satışın sadece iki bölge ülkesi arasında önemli bir işlem değil, aynı zamanda Çin'in bölgedeki çıkarlarını dengelemek için jeopolitik bir işlem olduğunu da sözlerine ekledi.
Son on yılda Ankara ve Washington arasındaki ilişkiler ne kadar gergin olsa da, her iki ülkenin de Çin'in bölgedeki varlığının artmasında bir çıkarı yok.
Kasapoğlu anlaşmanın "NATO" açısından önemli bir yönünü vurguladı.
"Körfez İHA pazarının bir NATO müttefiki tarafından Çin'den devralınması" dikkate değerdir, dedi.
"Amerikan İHA'ları Washington'un ihracat kısıtlamaları nedeniyle uzun süredir pazara giremiyordu. Çin bu boşluğu hızla doldurdu ve Körfez'in birincil İHA tedarikçisi haline geldi."
Kasapoğlu bunun Çin'in gelişmiş silah ihracatçısı konumunu genişletmekle kalmadığını, aynı zamanda PLA'ya ürünlerinin performansı konusunda değerli geri bildirimler sağladığını da sözlerine ekledi.
“Sonuç olarak, bu eğilime aktif bir şekilde karşı koymak sadece Türkiye'nin değil tüm NATO ittifakının yararınadır."