American Enterprise Institute: Batı'daki enerji krizi, hem Türkiye'yi hem de Azerbaycan'ı cesaretlendiriyor
Batı'daki enerji krizi, hem Türkiye'yi hem Azerbaycan'ı cesaretlendiriyor, hem de Avrupa demokrasilerini düşman rejimlerin şantajlarına meyilli hale getiriyor.
Rusya'nın Gazprom ve Avrupalı ortakları, Kuzey Akım 2 boru hattının Rus gazını doğrudan Almanya'ya taşıma planlarını açıkladıklarında, sekiz Avrupa Birliği üyesi ülke ve Obama yönetimi bu plana itiraz etmişti.
Çünkü bu ülkeler ve Obama, Nord Stream 2'nin Kremlin'e Avrupa üzerinde bir avantaj sağlayacağını ve Ukrayna'yı izole edeceğini anlamıştı.
Bütün bu tepkilere rağlamn projeye karşı çok az şey yapıldı. Çünkü Almanya, stratejik maliyetleri hesaba katmadan buradan gelecek gazı almak için can atıyordu.
Biden şimdi, Rusya'nın Avrupa enerji sektöründeki payını artırmanın yanlışlığını anlıyor olsa da, daha geniş bir tepki vermek konusunda yetersiz görünüyor. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden kısa bir süre sonra Biden yönetimi, Doğu Akdeniz (EastMed) boru hattını destekleme konusundaki Trump dönemi taahhütlerini devam ettirmeyeceğini açıkladı ve Dışişleri Bakanlığı, projenin ekonomik olarak mümkün olmadığını düşündüğü için süreci tersine çevirdi.
Ancak alınan bu kararla ilgili üç önemli sorun var.
Birincisi, özel sektör değerlendirmeleri EastMed projesinin yapılabilirliği konusunda gerçekleri ortaya koydu. Projede iş tecrübesi olan uzmanların fikirleri, diplomatlardan daha önemli.
İkincisi, Türkiye genelindeki boru hatları gaz taşıma konusunda daha ucuz olabilirken Rusya, Türkiye ve İran'ı geçerek İsrail ve Kıbrıs'tan Avrupa'ya gaz gönderecek olan EastMed boru hattı Kıbrıs'ın yeşil hidrojen yakıtı geliştirmesini destekleyebilir. Ayrıca böyle büyük bir yatırım, daha uzun vadede büyük avantajlar sağlayabilir.
Son olarak Türkiye, NATO üyesi Yunanistan'a karşı bir saldırganlık politikası yürütürken, Biden böyle bir ülkeye olan güveni, diğer seçeneklerle değiştirme tehlikesini görmezden geliyor.
Artık bu konu ile yüzleşmenin tam zamanı. 2019 tarihli Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ortaklığı Yasası'nda, “Müttefikler arasında ve onlarla işbirliği yoluyla enerji güvenliğini teşvik etmek, elde etmek ve sürdürmek ABD'nin ulusal güvenlik çıkarınadır” ifadeleri yer almaktadır.
EastMed boru hattınının altyapısını Avrupa'ya onayladı ve Yunanistan, Kıbrıs, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri'ni enerji üretimi konusundaki ortaklıklarını ve işbirliğini geliştirmeye çağırdı.
Daha da ötesi Enerji Bakanlığı, yenilikçi enerji teknolojisi ve su bilimi konusunda daha fazla araştırma yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'nde ABD-Doğu Akdeniz Enerji Merkezi kurmakla görevlendirdi. Dünyanın en uzun sualtı elektrik kablosu olan Euro-Asia Interconnector, şimdiden yapım aşamasında ve İsrail'in elektrik şebekesini Avrupa'ya bağlayacak.
Doğu Akdeniz Doğal Gaz Forumu adıyla projeye dahil olan ülkelerin ortaklığını ABD destekledi. Acak bölgede otokratik ve istikrarsızlaştırıcı bir güç olarak kaldığı sürece Türkiye'yi bu ortaklığın dışında bırakma kararı aldı. Çünkü böyle bir karar, Ankara'daki inatçılığı ödüllendirmekten ziyade Türkiye'ye mali fayda da sağlar.
ExxonMobil, Kıbrıs etrafındaki bölgelerde önemli gaz rezervleri bulmaya devam ederken, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın EastMed projesinden desteğini çekerek Türkiye'ye Kıbrıs gazında söz hakkı verme planı, iki nedenden dolayı ters etki yapabilir.
Birincisi, Türkiye'nin denizcilik iddialarını güçlendiriyor ve Kuzey Kıbrıs'taki yasadışı işgalini meşrulaştırıyor.
İkincisi, gelinen noktada Türk yetkililer gaz ve petrolün Avrupa'ya geçişini iki katına çıkaracaklarıyla övünüyorlar.
Ve Türkiye bunu, ironik olarak Rusya'nın hidrokarbon yatırımlarını aklayarak ve Azerbaycan'ı güçlendirerek yapmayı planlıyor.
Basit gerçek şu ki, herhangi bir yeni ve ya geliştirilmiş bir Türk Akımı projesi, Kuzey Akımı kadar kötü bir fikir olacaktır. Batı'daki enerji krizi ve böyle bir proje, hem Türkiye'yi hem Azerbaycan'ı cesaretlendiriyor, hem de Avrupa demokrasilerini düşman rejimlerin şantajlarına meyilli hale getiriyor.
Akdeniz'in yeni enerji projeleri için ilk düşünülmesi gereken, bunların ABD'ye ve müttefiklerine zarar vermemesi olmalıdır. Biden, Kuzey Akım 2'ye uyguladığı muamelenin aynısını, aynı nedenlerle Türkiye-ötesi enerji koridorlarına da uygulamalıdır.