Hungary Today: Avrupa, Orta Doğu'daki güvenilirliğini nasıl yeniden kazanabilir?

Sadece BM değil Avrupa da, ilkeli duran ve suç ortağı ülkeler arasında bölünmüş durumda.  Avrupa, Orta Doğu'daki güvenilirliğini yeniden kazanmak için 6 başlıkta adım atmalı.

1. resim

Macaristan merkezli Hungary Today'de, Avrupa kıtası ülkelerinin İsrail-Filistin savaşına yönelik politikalarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

2022'de Ukrayna savaşının AB'yi beklentilerin ötesinde birleştirdiği belirtilen analizde, İsrail'in uluslararası hukuku ihlal eden politikaları ile devam ettirdiği Gazze Savaşı'nın ise 2023'te bloğu yeniden böldüğü belirtildi.

Analizde ayrıca Avrupa'nın, Orta Doğu'daki güvenilirliğini yeniden kazanmak için 6 başlıkta adım atması gerektiği belirtilen bir yol haritasına yer verildi.

İşte Hungary Today'de yayınlanan analiz:

İsrail'in savunmasız Gazze Şeridi'ne yönelik yoğun bombardımanı yeniden başlarken, Avrupa bir kez daha büyük can kayıplarına ve İsrail'in uluslararası insancıl hukuku ağır bir şekilde ihlal etmesine nasıl tepki vereceği konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle felç olmuş durumda.

Kendi içindeki farklılıkları çözmesi önemli olmakla birlikte, AB'nin bu yıkıcı çatışmanın en azından bazı acil yönlerini ele almak üzere hızla harekete geçmesi gerekmektedir.

BM Genel Kurulu 27 Ekim'de insani ateşkes, sivillerin korunması, yasal ve insani yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve yardımların engellenmeden ulaştırılması çağrısında bulunan ılımlı bir karar tasarısını oyladığında, aralarında bazı AB üyelerinin de bulunduğu sadece bir düzine Avrupa ülkesi destek verdi.

Hatta Avusturya, Çekya, Hırvatistan ve Macaristan gibi dört ülke karşı çıkarken, Almanya, İngiltere, İtalya, Hollanda, Polonya ve İskandinav ülkeleri gibi Avrupa'nın en büyük ülkeleri de dahil olmak üzere çoğunluk çekimser kaldı.

BM dışında Avrupa da, ilkeli ve suç ortağı ülkeler arasında bölünmüş durumda.

Belçika, Fransa, İrlanda ve İspanya gibi bir dizi Avrupa ülkesi ise, çatışmaya arabuluculuk yapmak ve insani yardım sağlamak için adımlar atarak tarafsız pozisyonlarını korudular.

Ülkelerin birçoğu, hastaneler saldırıya uğradığında ve prematüre bebekler kuvözlerden çıkarılıp ölüme terk edildiğinde bile Gazze'deki sivillerin çektiği acılara kayıtsız kaldı. Hatta daha da kötüsü, Avrupa ülkelerinin küçük bir azınlığı İsrail'in Gazze'deki sivillere yönelik saldırı savaşını sürdürmesi için maddi ve aktif siyasi destek sağlamaya devam etti.

Avrupa'nın İsrail'e verdiği destek, Gazze savaşına karşı oluşan küresel konsensüsle ve BM yetkilileri ile Gazze Şeridi'nde çalışan insani yardım kuruluşlarının savaşı durdurmak için yaptıkları umutsuz çağrılarla çelişmektedir.

Aynı zamanda Avrupa'nın Ukrayna savaşındaki tutumu ve kıtanın barış ve insan hakları savunuculuğu ile İsrail'in Gazze'yi sadistçe yıkması ve çoğunluğu kadın ve çocuk binlerce sivili öldürmesiyle yüzsüzce ihlal edilen insani yasalar da dâhil olmak üzere uluslararası hukuku savunmasıyla da açıkça tutarsızdır.

2022'de Ukrayna AB'yi beklentilerin ötesinde birleştirirken, Gazze savaşı 2023'te bloğu yeniden böldü.

AB'nin İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşına verdiği tepkilerde üst düzey yetkililer, üye devletler arasındaki bölünmeleri yansıtan farklı tonlar kullandılar.

Hamas'ın saldırısını kesin bir dille kınarken, İsrail'in verdiği karşılık konusunda bölünmüşlerdi. Üyelerin çoğu Gazze'ye insani yardım ulaştırılmasına öncelik verilmesi konusunda ısrar ederken, birçoğu sadece rehinelerin "koşulsuz" serbest bırakılması ve İsrail'in "kendini savunma hakkı" üzerinde durdu.

Ancak anlaşmazlıkların çoğu ateşkes konusunda yaşanırken, AB ülkelerinin sadece küçük bir kısmı ateşkes talep etti. Örneğin İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in çağrısını yineleyerek Gazze'ye yardım girişine izin verilmesi için acil insani ateşkes çağrısında bulundu. Sanchez'e Belçika ve İrlanda gibi ülkeler de katıldı.

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel bu eleştirilerden rahatsız olarak;

"Bizim çifte standardımız yok. Bizim uluslararası hukuka inandığımız temel bir standardımız var. Küresel Güney ile ilişki kurarken birliğimiz en iyi argümanımız olacaktır.”

açıklamasında bulundu.

Diğer yandan, Gazze İsrail tarafından acımasızca bombalanırken, yüzlerce AB yetkilisinin Von der Leyen'e mektup yazarak İsrail'e verdiği "kontrolsüz" desteği eleştirdiği bildiriliyor.

AB için bu sorunun ayrı ayrı ele alınabilecek en az altı farklı başlığı var.

Birincisi ve en acil olanı ateşkes çağrısıdır. Ancak bazı Avrupa ülkeleri bunu zaten desteklemektedir.

İkincisi, uluslararası insancıl hukuka saygı gösterilmesi ve bunu ihlal eden tüm tarafların hesap verebilirliğinin sağlanmasıdır.

Üçüncüsü, lojistik ya da İsrail tarafından engellenmeden insani yardıma daha iyi erişimin sağlanmasıdır.

Dördüncü olarak, sivil rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması için müzakerelerin yeniden başlatılmasıdır.

Beşincisi, çatışmanın Batı Şeria'ya ya da komşu ülkelere sıçramasını önlemek için kontrol altına alınmasıdır.

Altıncısı ise, daha geniş kapsamlı Filistin sorununa ilişkin görüşmelerin yeniden canlandırılmasıdır.

Avrupa, bu altı konu üzerinde angaje olarak bu çatışmanın arabuluculuğunda önemli bir aktör olabilir ve uluslararası barış ve güvenliğin yeniden tesis ederek Orta Doğu'daki güvenilirliğini yeniden kazanabilir.

Kaynaklar

Tartışma