Institute for Security Studies: Netanyahu ve hükümeti için sona mı geliniyor?
Gazze savaşı Batı değerlerini temelden sarsarken, Netanyahu “var olmayan bir bitiş çizgisi” arıyor! Kapana kısılan Netanyahu'nun sonraki adımı ne olacak?
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Institute for Security Studies'de, İsrail'in sykırım savaşınn gidişatının, olası sonuçlarının ve ertesi gününe dair planlamaların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Savaşta geride kalan 7 aylık sürecin, Netanyahu'nun Hamas'ı tamamen yok etmek şeklindeki hedefine ulaşamayacağını gösterdiği belirtilen analizde, ABD ve İsrail arasındaki görüş ayrılıklarının da giderek ayyuka çıktığına dikkat çekildi.
Analizde ayrıca, gelinen noktada ertesi gün planının artık sadece Filistinliler için değil İsrail'in de hayatta kalması için çok önemli hale geldiği tespiti yapıldı.
İşte Institute for Security Studies'de yayınlanan analiz:
Yedi ayı aşkın bir süredir Gazze'ye yönelik devam eden ve 35.000'den fazla Filistinlinin ölümü ve 10.000'den fazlasının kaybolmasıyla sonuçlanan korkunç ve amansız bombardımanın ardından, İsrailli liderlerin ve Batılı müttefiklerinin kafasını kurcalayan sorular var.
İsrail Hamas'ı yenebilir mi? Hamas'ı yense bile bu savaşı sona erdirebilir mi?
İsrail geçen ay "taktiksel nedenlerle" kara kuvvetlerinin çoğunu Gazze merkezinden geri çekerek kuzey ve orta Gazze'yi ele geçirdi. 1,2 milyondan fazla nüfusu güneye, özellikle de sınır kasabası Refah'a doğru itti.
İsrail yönetimi; Gazze Şehri ve Jabalia mülteci kampının yanı sıra Han Yunus şehrini de Hamas savaşçılarından temizlediğini iddia etti.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ise, ordusunun Hamas'ın 24 taburundan 20'sini yok ettiğini ve kalan dört taburun işini bitirmek için Refah'a bir kara saldırısı başlatması gerektiğini savundu.
ABD ve İsrail'in Batılı müttefikleri haftalar boyunca İsrail'in yoğun nüfuslu Refah'a kara harekatı düzenlemesine karşı uyarılarda bulundu. ABD sivillerin tahliyesine ilişkin planları görmek ve İsrail'in kaçanları korumak için önlemler alacağına dair güvence almak istiyordu.
Ancak Netanyahu meydan okuyarak zaferin yakın olduğunu ve Refah'ın alınmasının zaferi güvence altına alacağını iddia etti.
Ardından, geçen hafta İsrail ordusu şehrin giriş noktalarını bombalamaya başladı ve çoğu yerinden edilmiş insanlardan oluşan sakinlerine kuzeye ve doğuya, sözde güvenli bölgelere gitmelerini emretti.
Günler sonra ise İsrail askerleri Mısır'la olan Refah sınır kapısına baskın düzenleyip İsrail bayrağını göndere çekince, Kahire Gazze'ye olan yardım sevkiyatını askıya aldı ve Tel Aviv'le koordinasyonu reddetti.
Ancak İsrail Refah'a odaklanmışken direnişçiler Gazze'nin kuzeyindeki Jabalia'dan roketler fırlatarak İsrail'i bölgeyi bombalamaya devam etmeye ve kara kuvvetlerini tekrar kuzeye yönlendirmeye zorladı.
Pazar gününe gelindiğinde Jabalia'dan bir kez daha Filistinli ölü ve yaralıların dehşet verici görüntü ve fotoğrafları geliyordu. Binlerce talihsiz sivil yine canlarını kurtarmak için kaçıyordu ve bu kez gidecek hiçbir yerleri yoktu.
Netanyahu var olmayan bir bitiş çizgisi arıyor
Bildiğimiz tek şey İsrail'in on binlerce sivili öldürdüğü, çok daha fazlasını yaraladığı ve hastaneleri, okulları, üniversiteleri, camileri ve kiliseleri yerle bir ettiğidir.
İsrail'in Hamas savaşçılarından kaçını öldürdüğüne ve savaşı sonuçlandırıp zafer ilan etmeye ne kadar yakın olduğuna dair hiç emare ve resmi veri bulunmuyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, tüm bu gelişmelerinde ardından yaptığı açıklamada;
“ABD haftalardır Arap ülkeleri ve diğer müttefikleri ile birlikte; Gazze'de güvenlik, yönetim ve yeniden inşa planları yapıyor. Ancak İsrail'den böyle bir çaba görmedik. Bunu da görmemiz gerekiyor.”
ifadelerini kullandı.
Zafer, Hamas'ın yenilgisi ve rehinelerin iadesi yerine, İsrail şimdi kendisini maliyetli bir yıpratma savaşında kapana kısılmış ve "kalıcı bir isyanla" karşı karşıya buluyor.
Biden yönetimi İsrail'i askeri olarak desteklemeye devam ederken, Beyaz Saray'ın Netanyahu'nun lafı dolandırmasından ve son zamanlarda ateşkes anlaşmasını raydan çıkarmasından bıkmış görünüyor.
Son olarak; Mısırlılar, Katarlılar ve Amerikalılar tarafından üzerinde çalışılan ve Hamas tarafından kabul edilen bir anlaşma, bölgede kan dökülmesini durduracak ve İsrailli esirlerin geri dönmesini sağlayacaktı. Ancak Netanyahu ve hükümet üyeleri bu anlaşmadan da anlamsız bir şekilde kaçtı.
Görünen o ki; İsrail ve Amerika'nın hedefleri Netanyahu'nun hedeflerinden farklı olabilir.
Netanyahu'nun Hamas'ı ve diğer direniş hareketlerini tamamen bitirmek şeklindeki zafer fikrinin, yedi aydan fazla süren çatışmaların ardından gerçekleşmesinin imkansız olduğu kanıtlandı.
İsrail ordusu bir yıpratma savaşı ve yıllar sürebilecek bir isyanla karşı karşıya. Bunun bedeli İsrailliler, Filistinli siviller ve dünyanın geri kalanı için çok ağır olacak.
Eğer Netanyahu Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerini ve olası bir Donald Trump zaferini bekleyerek bahislerini korursa büyük bir hata yapmış olacaktır. Trump, İsrail'i askeri açıdan destekleme konusunda Biden'ın desteğini geride bırakmak için çok az şey yapabilecek. Ve İsrailli esirlerin geri kalanını kesin bir ölüme mahkum etmiş olacaktır.
Bu savaş düzenli ordulara karşı değil, kentsel alanlarda zırhlı araçlardaki askerlerden daha uzun süre dayanabilen ve daha iyi manevra yapabilen gerilla savaşçılarına karşı yapılıyor. Savaşçılar merkezi komuta ve kontrol yapılarına güvenmiyor ve bölgelerini bağımsız olarak savunabiliyorlar. Motive oluyorlar ve sınırlı mühimmatla hayatta kalarak yeniden toparlanabiliyorlar.
ABD 20 yıl boyunca Taliban'la savaştı ve kaybetti. Sovyetler Birliği Afganistan'da on yıldan fazla bir süre savaştı ve sonunda geri püskürtüldü. Yani, uzun bir savaş genellikle direnen grupların lehineyken, Gazze'de de işgalci bir ordunun uzun süren bir çatışmadan başarı beklemesi mantıklı görünmüyor.
Buna bir de savaşın, hükümetin çatışmayı ele alış biçiminden ve kesin bir sonuca varamamasından dolayı hayal kırıklığına uğrayan İsraillilere zarar verdiği gerçeği ekleniyor.
Bu arada yüz binlerce İsrailli ülkenin kuzeyinde ve güneyinde yerlerinden edilmiş durumda. İsrail ekonomisi zarar görüyor ve ülke küresel kamuoyu nezdinde savaşı çoktan kaybetti.
Gazze savaşının jeopolitik yansımaları Batı demokrasilerinin temellerini sarstı ve uluslararası kurallara dayalı düzenin güvenilirliğini test ediyor.
Netanyahu Gazze'deki savaşının artık sona erdiğini kabul etmelidir. Zira İsrail ordusu asla, Netanyahu'nun savunduğu gibi bir zafer kazanamayacak.
Bugün tartışılması gereken, İsrail'in öncelikle Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve insani yardımların sınırsız akışına izin vermesi gereken bir ertesi gün senaryosudur. Ve asıl soru Gazze'yi bundan sonra kimin ve nasıl yöneteceğidir.
ABD'den gelen alternatif planlar da dahil olmak üzere, bölgedeki Arap ülkelerinin olası planları, yüksek ihtimalle Netanyahu ve aşırı sağcı hükümet üyelerinin hoşuna gitmeyecektir.
Hem İsrailliler hem de Filistinliler için dünya 7 Ekim öncesine dönemez ve geride kalan 7 aylık savaş gösterdi ki; ertesi gün planı sadece Filistinliler için değil İsrail'in de hayatta kalması için çok önemli.