İran’da yaşananların Türk medyası için haber değeri yok mu?

İran, 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümüyle çalkalanırken Türk medyasında sessizlik hakim.

1. resim
21.09.2022

İran’da ilginç gelişmeler yaşanıyor. 

Ülke genç bir kadın, 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümüyle çalkalanıyor. 

Konuyu bilmeyenler için kısaca özetleyeyim: Ekonomik kriz ve ambargolar nedeniyle zor zamanlar geçiren ülkede tansiyon yüksek. Mahsa Amini’nin başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle karga tulumba gözaltına alınması (Amini’nin çığlıkları yankılanan video bir çok sosyal medya kullanıcısı tarafından paylaşıldı. F.Ö.) ve iddiaya göre polis şiddeti nedeniyle 16 Eylül’de hayatını kaybetmesi tansiyonu daha fazla yükseltti. Ülkede sokak gösterileri başladı. Bazı kadınlar protesto gösterilerinde başörtülerini çıkararak ve saçlarını keserek Amini’nin ölümüne tepki gösterdi. Giderek büyüyen gösterilere polisin gerçek mermilerle müdahale ettiği ve birden fazla kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. 

Bu haber bir çok açıdan önem arz ediyor ve üzerinde durulmayı hak ediyor. 

Birincisi, bir ülkede genç bir kadın polis şiddetine uğradığı iddiası ile ölmüş. Sokaklar karışmış. Kadınlar tepki için saçlarını kesiyor. Sokak gösterilerinde insanlar ölüyor. Bu gelişmelerin nerede olduğu önemli değil. Nerede olursa olsun haber değeri var.  

İkincisi, bu olaylar Türkiye’nin hemen yanıbaşında oluyor. Komşu ülkede çıkan ve istikrarı zedeleyecek her gelişme Türkiye’yi, Türkiye’de yaşayan insanları ve Türkiye’deki medya kuruluşlarını yakından ilgilendirir. Çünkü memleketi doğrudan etkiler. Mesela çıkacak bir istikrarsızlık uzun yıllardır boğuştuğumuz göçmen krizini biraz daha tetikler. İran, Afgan göçmenlerin geçiş güzergahı olduğundan iş ciddileşir. Bizi etkileyecekse haber değeri biraz daha artar. 

Üçüncüsü, İran Türkiye’nin bölgesel rakibi. Kimi zaman düşmanca tavırlar sergileyebilen ancak Türkiye’nin gerilimi yönetmek adına soğukkanlı ve dikkatli bir politika izlediği ülke. Suriye’de, Dağlık Karabağ’da İran’la karşı karşıya geldik. Hala karşı kamplardayız. İran Suriye’de PKK’ya yapacağımız operasyona açıkça karşı çıkıyor. Dağlık Karabağ’da Ermenistan’ı destekliyor. Hadi açıkça yazalım kendi sosyolojik gerekçeleriyle Azerbaycan’a düşmanca davranıyor. Son zamanlarda İranlı idarecilerden Türkiye’ye dönük de tatsız açıklamalar geliyor. Eğer bu olaylar Türkiye ile sorun yaşayan bir ülkede yaşanıyorsa haber değeri daha çok artar. 

Özetle komşu ülkede yaşanan olayların bir çok açıdan haber değeri var. 

Peki, medyamız ne yapıyor?

Önce bir hakkı teslim edelim. Gdh.digital ekibi bu haberin değerini anlayan ve konuyu manşetten gören yayın kuruluşu. Gdh gibi bazı yayın kuruluşları da habere hak ettiği ilgiyi gösterdiler. 

Ancak medyanın geneline baktığımızda bir tutukluk görüyoruz. Konu işlenmiyor, konuşulmuyor, fikri takibi yapılmıyor. Özellikle merkez, sağ, muhafazakar medya bu konuda üç maymunu oynuyor. 

Sebep? 

Başörtüsü konusunun Türkiye’de farklı hassasiyetlere yol açması mı? “Konu başörtüsü olduğu için acaba tepkiyle karşılaşırız” kaygısı mı? “Kadınlara başörtüsü dayatmasını eleştirmeyelim” kolaycılığı mı?

Ne alakası var! 

Siz meseleyi yanlış okuyorsunuz!

Geçmiş yıllarda Türkiye’de başörtülü kadınlara karşı demokrasi ve insan haklarına aykırı, zifiri suçlar işlendi. 

İran’da kadınlara başörtüsünü dayatanlarla Türkiye’de başörtüsünü yasaklayanların aynı zihniyette olduğunu ne zaman göreceksiniz. 

Versenize kardeşim şu haberi!