İran'daki enerji krizi büyük bir toplumsal ayaklanmanın habercisi
İran rejimi, bölge halklarının tepkisini çeken Şii yayılmacılığındaki başarısızlığın ardından kendi halkının öfkesiyle karşı karşıya kalacak.
İran'da pazar günü artan hayat pahalılığından şikayetçi olan Tahan Çarşısı esnafları, kepenk kapatarak protesto gösterisi düzenledi. Esnaflar; elektik, benzin ve mazot fiyatlarındaki artıştan ve İran riyalinin dolar karşısındaki değer kaybından rahatsız. Bu protesto, belki de çok daha büyük bir ayaklanmanın habercisi.
Tahran Çarşısı, 1979 yılında İslam Devrimi'ni gerçekleştiren kadrolar açısından sembolik bir öneme sahip. Zira Şah rejiminn devrildiği süreçte kepenk kapatma eylemleriyle çarşı esnafı, devrime büyük destek olmuştu. İdeolojik anlamda rejimi içselleştirmiş bir grup olan çarşı esnafları, İran'daki çoğu rejim karşıtı protestoda sessizliğini korumuştu. Sınıfsal olarak orta sınıfı temsil eden Tahran Çarşısı, 2018 yılındaki kepenk kapatma eylemleriyle ilk kez rahatsızlığını ortaya koymuştu. Gelinen nokta itibariyla çarşı esnafları, bir kez daha ayakta!
İran'ın büyük bir enerji kriziyle karşı karşıya olduğu biliniyor. Esasen çarşı esnafını protesto gösterisi düzenlemeye iten neden de bu enerji krizi. Zira uzun yıllar boyunca enerji altyapısında gerekli modernizasyonu sağlamayan, altyapı yatırımlarını gerçekleştirmeyen ve popülist politikalarla enerji fiyatlarını düşük tutan İran, şimdi okulların kapandığı, devlet dairelerinde mesai kısıtlamasına gidilen bir enerji krizi yaşıyor. Yolsuzluklar da cabası.
İranlıları öfkelendiren temel konu da dünyanın en zengin enerji rezervlerine sahip ülkelerinden biri olan İran'ın nasıl bu duruma düştüğü. Suriye'de Esad rejiminin devrilmesi ve Hizbullah lider kadrosunun İsrail tarafından öldürülmesi de öfkeyi tetikleyen hususların başında geliyor. Çünkü İran, uzun yıllar boyunca milyarlarca dolar parayı kendi halkına değil; Suriye, Lübnan, Irak ve Yemen gibi ülkelerdeki vekillerine aktarmıştı. Şimdi Tahran'ın "Direniş Ekseni"nin çöktüğünü gören esnaflar, haklı olarak "Halkın hak ettiğini başka ülkelere yatırmaya değdi mi?" sorusunu dillendiriyor.
Üstelik esnaflar yalnız değil, bu "Bir devrim yaptık, ne büyük hata yaptık." diyen milyonlaca İranlının dile getirdiği bir yaklaşım. Dolayısıyla İran'daki ekonomik krizin etkileri arttıkça, Tahran çarşısında başlayan ekonomik temelli protestoların artması da kaçınılmaz. Zaten Büyük Çarşı'daki protestoların ardından Abbasabad, Küçük Çarşı, Ayakkabıcılar Çarşısı, Kumaşçılar Çarşısı ve Bağ-ı Sepahsalar'da da kepenk kapatma eylemleri düzenlendi.
İran ekonomisinin içinde bulunduğu durum düşünüldüğünde, geçmiş yıllardaki gibi İran'ın bir ayaklanmaya gebe olduğu söylenebilir. Rejim, bölge halklarının tepkisini çeken Şii yayılmacılığındaki başarısızlığın ardından kendi halkının öfkesiyle karşı karşıya kalacak gibi gözüküyor.
İran'ın protesto geleneği olan bir toplum yapısına sahip olduğu bilinmekte. Sadece yakın geçmişte Mesha Amini olayları, Hicap eylemleri, Diyobendi dervişleri ayaklanması ve Yeşil Hareket gibi çok sayıda toplumsal hareket yaşandı. Haliyle İran, bu tarz süreçlerin yönetimi konusunda da belirli bir birikime sahip.
Dolayısıyla hükümetin sokağa çıkan göstericilere en sert şekilde müdahale etmek suretiyle halkı baskılamayı tercih edeceği öngörülebilir. İran tarihi de bunun örnekleriyle dolu.
Sonuç olarak İran, kötü yönetimin getirdiği enerji kriziyle karşı karşıya ve bu krizi yönetemiyor, hükümetin elinden hayat pahalılığını artıracak tedbirler almak dışında hiçbir şey gelmiyor. Halk ise Suriye ve Lübnan gibi ülkelere yapılan yatırımların başarısızlığının faturasının kendilerine kesilmesine karşı öfkeleniyor. Bu öfkenin patlama noktasına çok yaklaştığı, Tahran esnaflarının kepenk kapatma eylemleriyle gün yüzüne çıktı.