Lowy Institute for International Policy: Gazze'deki 'ertesi gün' İsrail için savaş suçları ile yüzleşmek demek!
Gazze'ye yönelik bombardıman Vietnam Savaşı'ndan bu yana en acımasız bombardıman olarak nitelendiriliyor. Gazze'de savaş sisi dağıldığında, İsrail'in savaş suçları ve Netanyahu için zor bir dönem başlayacak!
Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Lowy Institute for International Policy'de, Gazze'de soykırım düzeyine ulaşan savaşın sonlanması sonrası yaşanacak sürecin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD ve bazı İsrailli yetkililer tarafından artık, “ertesi gün” senaryosundan bahsedildiği belirtilen analizde, Gazze'de çatışmaların şu anda durmasının, İsrail için büyük bir yenilgi ve Netanyahu için bir hesaplaşma anlamına geleceği belirtildi.
Analizde ayrıca, Gazze'de savaş sisi dağıldığında, İsrail'in savaş suçları ve Netanyahu için zor bir dönem başlayacağı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin devreye gireceği iddia edildi.
İşte Lowy Institute for International Policy'de yayınlanan analiz:
İsrail yaklaşık üç ay önce Gazze'ye saldırmaya başladı. ABD, bazı İsrailli yetkililer ve medya yorumcuları artık, ertesi gün senaryosundan, yani silahlar sustuğunda ve savaş sisi dağıldığında ne olacağından bahsediyor.
Savaşın ilk günlerinde senaryoların çoğu İsrail'in ilan ettiği iki hedefe ulaşabileceğini varsayıyordu. Hamas'ı Gazze'den söküp atmak ve orada tutulan İsrailli esirleri kurtarmak.
Ancak şimdi, CNN'in bile "ayrım gözetmediğini" kabul ettiği 80 günden fazla süren İsrail bombardımanı ve bombardımanının ardından ve Gazze Şeridi'ndeki binaların yüzde 60'ından fazlasının yıkılmasıyla, İsrail'in bu hedeflere çok uzak olduğunu değerlendiriyor.
Gazze'ye yönelik bombardıman Vietnam Savaşı'ndan bu yana en acımasız bombardıman olarak nitelendiriliyor.
Yüzde 70'i kadın ve çocuk olmak üzere 20.000'den fazla Gazzeli öldürüldü. 50,000'den fazla kişi de yaralandı. Refah sınır kapısından her gün geçen yardım konvoylarının yetersiz kaldığını belirten BM, Gazze'deki Filistinlilerin artık hastalık ve kıtlıkla karşı karşıya olduğunu söylüyor. Binlerce kişi ise soğuk, ilaç, gıda ve temiz su eksikliği nedeniyle ölecek.
Yine de İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İsrail'in zafere ulaşana kadar savaşmaya devam edeceğinde ısrar ediyor.
İsrail'de Netanyahu'nun görevden alınması için çağrılar artarken, İsrailliler arasında savaşa destek gün geçtikçe azalıyor. Hamas ve müttefikleri İsrail şehir ve kasabalarına roket yağdırmaya devam ederken işgalci orduya da ağır kayıplar verdiriyor.
ABD hükümetinin inatçı tutumu bir yana, Gazze ve Filistin'e destek dünya çapında rekor seviyelere ulaştı ve çoğu artık kalıcı ateşkes çağrılarını destekliyor.
Son haftalarda çok şey değişti.
Batılı ana akım medya kuruluşlarının çoğu artık İsrail'in savaşı ele alış biçimini eleştiriyor ve giderek artan sayıda gözlemci İsrail'in kaybedeceği bir savaş verdiğine inanırken, savaş suçu işlediği ihtimaline de işaret ediyor.
Sosyal medyada ise kitleler, savaşı kınamak ve Filistinlilerle dayanışmak için sıraya giriyor.
Tüm bunlara rağmen Netanyahu ve aşırı sağcı koalisyon ortakları ne pahasına olursa olsun çatışmanın devam etmesini istiyor. İsrail lideri, savaşı sona erdirecek ve sevdiklerinin güvenli bir şekilde geri dönmesini sağlayacak bir anlaşma isteyen rehinelerin yakınlarını dinlemeyi reddediyor.
Araştırmalara göre Biden yönetimi kendi ülkesinde de kamuoyu desteğini kaybediyor. Amerikan halkının neredeyse yarısı, hatta daha fazlası, kalıcı bir ateşkes istiyor.
ABD, çoğu İsrail'e Gazze'de ayrım gözetmeksizin operasyon yapması için yeşil ışık yakılmasına karşı çıkan müttefikleri arasında bile yalnızlaşıyor.
Ancak "ertesi gün" konusunda Netanyahu ve ABD aynı görüşte değil. Şu anda siyasi hayatı için mücadele eden İsrail Başbakanı Netanyahu, Gazze'de İsrail güvenlik kontrolünün genişletilmesini istiyor gibi görünüyor ki bu da ucu açık bir işgal anlamına geliyor. Ancak Biden ve hatta çoğu İsrailli aynı fikirde değil.
Mısır'ın esirlerin serbest bırakılması karşılığında Gazze'de Hamas-Filistin Yönetimi ortak kontrolünün önünü açacak, ancak İsrail'in geri çekilmesinin detaylarını belirtmeyecek uzun süreli bir ara verme önerisinin Hamas'ın askeri kanadı tarafından reddedildiği bildiriliyor.
Çatışmaların şu anda durmasının İsrail için büyük bir yenilgi anlamına geleceği, savaş hükümetinin çökmesine ve Netanyahu için bir hesaplaşmaya yol açacağı bir sır değil.
Ancak çoğu olası çözüm ve senaryolarda iki faktörü göz ardı ediyor.
Birincisi, Gazze'deki Filistinliler savaşın bir an önce sona ermesini istiyor çünkü hayatta kaldıkları için şanslı olanlar için her gün cehennem demek. Washington'un İsrail'e verdiği körü körüne destek her dakika, her saat ve her gün daha fazla Filistinli sivilin öldürülmesi anlamına geliyor.
Bu durum uluslararası toplum tarafından daha fazla tolere edilemez.
İkinci mesele, bombardıman durduğunda Gazze'yi kimin yöneteceği değil, uluslararası toplumun yerinden edilmiş ve felaket koşullarında yaşayan milyonları kurtarmak için nasıl devreye gireceğidir.
Milyonlarca insanın hayatı tehlikedeyken Refah ve diğer geçişlerden kaç yardım kamyonunun geçeceğine İsrail'in karar vermesine izin verilmemelidir.
Dünya, ABD ve İsrail'in bu olayda sözde ikincil zararın kabul edilebilir olduğuna inanması nedeniyle uluslararası insancıl hukuku uygulamadaki ve binlerce masum hayatı kurtarmadaki başarısızlığını telafi etmelidir.
Ancak aynı zamanda önemli ve acil olan, 7 Ekim'de ve sonrasında yaşananlara ilişkin bağımsız bir soruşturmanın yürütülmesi ve gerekli açıklamaların yapılmasıdır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Khan'ın Hamas saldırısının hedefi olan İsrailli ailelerle görüşme davetini kabul etmesine rağmen Gazze Şeridi'ni ziyaret etmemesi ya da İsrail'in işlediği savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve etnik temizlik iddialarına ilişkin güçlü bir açıklama yapmaması ironikti.
Khan ve mahkemenin İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdikleri konusunda sessiz kalması nedeniyle UCM'nin güvenilirliği sorgulanır hale geldi.
Son sayıma göre, yaklaşık 100 gazeteci ve aileleri İsrail tarafından öldürüldü. Doktorlar, sağlık görevlileri, üniversite profesörleri, aktivistler, şairler, sanatçılar, BM çalışanları ve binlerce çocuk öldürüldü. Hastaneler, üniversiteler, okullar, camiler, kiliseler, sivil merkezler ve konutlar yıkıldı. Sivillerin toplu infaz edildiğine dair raporlar var.
UCM'de gazetecilerin, çocukların öldürülmesi, İsrailli subayların işlediği suçlar ve üst düzey siyasi figürlerin savaş suçlarına iştirakiyle ilgili onlarca dava açıldı. UCM, hepsi de İsrail'i baş suçlu olarak gösteren bu davaları görmezden gelemez.
Gazze için "ertesi gün", artık sadece, yüzde 70'i zaten yerinden edilmiş veya mülteci olan 2,1 milyon Filistinlinin yaşadığı kuşatılmış ve şimdi yerle bir edilmiş toprak şeridini kimin yöneteceği ile ilgili değil.
Gazze'ye yönelik savaş, savaş çığırtkanlarının ve bebeklerin ölmediği bir dünya düzeni yaratma sürecini başlatmalıdır ki, Gazze'deki katliamın bir daha tekrarlanması mümkün olmasın.