Middle East Eye: ABD'nin Gazze'de "ölü kedi diplomasisi" ve savaşın geleceği

Blinken'ın Gazze'deki "ölü kedi diplomasisi"ABD'yi bataklığa mı sürükleyecek? İşte Hamas'ın ateşkes anlaşmasında istediği değişiklikler ve savaşın geleceğine dair beklentiler.

1. resim

İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, İsrail'in soykırıma dömüşen savaşının geleceğine ve ABD'nin süreçte aldığı rolün etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın İsrail adına “kabul edildi” açıklaması yapmasına rağmen, görüşmelerin İsrail'in kalıcı bir ateşkes taahhüdünü kabul etmeyi reddetmesi nedeniyle tıkandığına dikkat çekilen analizde, Hamas'ın taleplerine yönelik ayrıntılara da yer verildi.

Analizde ayrıca, Netanyahu'nun bundan önceki ateşkes görüşmelerinin hemen ardından daha sert saldırılar gerçekleştiği belirtilerek, Netanyahu'nun benzer bir hamlesinin olası olduğu ve savaşın Lübnan'a taşınabileceği öngörüsünde bulunuldu.

İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:

Ortadoğu'daki diplomatların herhangi bir konuda hemfikir olması için çok şey gerekir. Ancak Gazze'deki savaşın geride kalan sekiz ayında Antony Blinken'ın sergilediği davranışlar, nadir görülen bir fikir birliğine yol açtı. Filir birliği Antony Blinken'ın güvenilemez olduğu konusunda birleşti.

ABD Dışişleri Bakanı'nın gerçekleri ters yüz etme gücü, en kuşkucu insanları dahi şaşırtacak şekidle ortaya çıktı. Bu şikayet Doha'dan Amman'a, Kahire'ye, Tel Aviv'e ve Ankara'ya kadar uzanıyor.

Blinken şu anda seleflerinden birisi olan James Baker'ın deyimiyle "ölü kedi diplomasisi" yürütüyor.

Şu anda ölü kedi ya da ölmekte olan kedi, Gazze'de ateşkes anlaşmasıdır.

Hamas'ın bu anlaşmayı kabul etmeye İsrail'den daha yakın olduğu tartışmasız ve bunun kanıtları giderek artıyor.

Hamas, CIA Direktörü Bill Burns'ün bakışları altında Mısır ve Katar tarafından sunulan ve savaşın kalıcı olarak durmasını sağlayacak bir ateşkes anlaşmasını imzaladı.

İsrail ve ABD bu karardan geri adım attığında Hamas, ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'i "tam ve eksiksiz bir ateşkesi" kabul etmeye çağırdığı konuşmasında ilan ettiği ilkeleri memnuniyetle karşıladı. ABD destekli BM kararına da aynı tepkiyi verdi.

Bu ilkeler açık: İlk rehine değişiminden sonra kalıcı bir ateşkes olmalı, İsrail askerleri tamamen geri çekilmeli, Gazze halkı evlerine dönmekte özgür olmalı, Gazze'nin topraklarında ya da demografisinde bir değişiklik olmamalı ve yeniden inşa çabalarının yanı sıra halk insani yardıma tam erişim hakkına sahip olmalı.

Uzlaşılamayan konular

İsrail bu ilkelerin hiçbirine katılmıyor. Sürekli olarak hiçbir ateşkesin Hamas'ın askeri bir güç ve Gazze hükümeti olarak tasfiyesini de içeren savaş hedeflerine ulaşılmasını engellememesi gerektiğini söylüyor.

Kara sınır kapılarından geçen yardımları engellemeye devam ediyor ve özellikle savaş sona erdikten sonra kuşatmayı kaldırma niyeti yok.

Daha da önemlisi, esir ve rehine takasının birinci ve ikinci aşamaları arasındaki müzakerelerin başarısız olması halinde ateşkese bağlı kalacağına dair hiçbir taahhütte bulunmuyor.

İsrail ayrıca, Biden'ın 3 aşamalı planına ya da BM kararına henüz resmi bir yanıt vermedi. İsrail adına tüm konuşmayı Blinken yapıyor.

Görüşmeler İsrail'in kalıcı bir ateşkes taahhüdünü kabul etmeyi reddetmesi nedeniyle tıkanmış durumda. Blinken Washington'un tüm baskısını İsrail üzerinde uygulamalı.

Blinken son görüşmesinin ardından "İsrail teklifi olduğu gibi kabul etti" açıklamasını yaptı. Ancak bu açıklama boşa çıkan bir açıklama oldu. Özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun anlaşmaya şüpheyle yaklaşan açıklamalarının yanı sıra Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi'nin Hamas ve Filistin İslami Cihad'ın askeri ve yönetim kabiliyetlerini yok etmenin yedi ay daha alacağını söylediği ifadeler karşısında.

Hamas ise resmi yanıtını verdi. Hamas, anlaşmanın 42 günlük ilk aşamasında İsrail güçlerinin çekilmesi gereken bölgeler listesine Philadelphi Koridorunu da dahil etti.

Hamas ayrıca İsrail'in serbest bırakacağı tutukluların, aralarında Mervan Bergusi gibi yüksek profilli direniş liderlerinin de bulunduğu Hamas'ın listesine uygun olmasında ısrar ediyor.

İsrail'e kalkan olmak

En önemli değişiklik, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçişi ve herhangi bir tarafın bu süreçten tek taraflı olarak çekilip savaşa geri dönüp dönemeyeceği kilit sorusunu ele alan 14. maddenin ifadesinde yapıldı.

14. madde, şiddetin geçici olarak durdurulmasının "bu anlaşmanın 2. aşamasının uygulanmasına yönelik koşullara ilişkin müzakereler devam ettiği sürece" ikinci aşamada da devam edeceğini ve anlaşmanın garantörlerinin "her iki taraf da anlaşmaya varana kadar bu dolaylı müzakerelerin devam etmesini sağlamak için her türlü çabayı göstereceklerini" söylüyordu.

Hamas'ın revize edilmiş versiyonunda ise geçici ateşkesin "sürdürülebilir bir sükunet" ilan edilene kadar devam edeceği, bununla her iki tarafta da askeri faaliyetlerin tamamen durdurulmasının kast edildiği ve müzakerelerin iki taraf esir değişimi konusunda bir anlaşmaya varana kadar devam edeceği belirtiliyor.

Buna ek olarak Hamas artık İsrail'in 17 yıldır Gazze'ye uyguladığı kuşatmayı kaldırmasını ve ateşkes anlaşmasının ilk aşamasında tüm güçlerini geri çekmesini talep ediyor.

Bu kilit değişiklikler Biden'ın planının ve BM kararının anlamına ve özüne hitap ediyor.

Ancak İsrail bunlara amansız bir şekilde karşı çıkıyor çünkü bunlar ilk rehine ve tutuklu grubu serbest bırakıldıktan sonra İsrail'in kalıcı bir ateşkesten geri adım atamayacağı anlamına geliyor.

Bırakın BM'yi, Biden'ın sözlerine bile uymaya niyeti olmayan bir İsrail'i korumanın ABD'nin hedeflerini ilerletmek için hiçbir şey yapmadığını görmek için dahi olmaya gerek yok.

Blinken ise tam tersini yapıyor. Washington'un, Netanyahu'nun yarattığı bölgesel bir bataklığa daha da derinlemesine ve daha doğrudan askeri müdahaleyle sürüklenmesini sağlıyor.

Gazze'de devam eden bir savaştan ve Lübnan'da açılan yeni bir cepheden sadece tek bir taraf fayda sağlıyor, o da dindar Siyonist aşırı sağ. Netanyahu bu tarafı terk edemez. Benny Gantz'ın savaş kabinesinden ayrılması, Itamar Ben Gvir'in ayrılmasının yanında siyasi olarak hiçbir şey ifade etmeyecektir. Bu gerçekleştiği anda Netanyahu iktidardaki sağ koalisyonun liderliği için bir rakibi olduğunu anlayacaktır.

Bataklık hissi

Netanyahu, başarısızlıkla sonuçlanan her müzakere turuna, askeri saldırıya geçerek yanıt verdi.

Kahire ve Doha'daki fiyasko sırasında varılan ateşkes anlaşmasını reddetmesinin ardından ve savaş suçları nedeniyle uluslararası tutuklama emrinin kendisine tebliğ edilme ihtimalinin arttığı bir dönemde, Netanyahu'nun yanıtı Refah'a saldırmak oldu.

Burada da İsrail'in ulusal çıkarları ihtiyatlı olmayı gerektiriyordu. Gerçek bir liderin yapması gerektiği gibi stratejik düşünseydi, İsrail'in bu çatışma bittikten sonra da ihtiyaç duyacağını fark edeceği Mısır ordusunun desteğini bir kenara atmakta tereddüt ederdi.

Mısırlı generaller, çölde dolaşan uyuşturucu kaçakçıları ve savaş ağalarına uyguladıkları frenleri serbest bırakarak İsrail'in Sina ile olan 200 kilometrelik son derece geçirgen sınırı boyunca hayatı acı verici hale getirebilir.

Bunun yerine Netanyahu onları aşağıladı ve hakarete hakaret katıp Refah sınırını kapatarak ve Philadelphi Koridoru'nu işgal ederek onları kişisel bir para kaynağından mahrum bıraktı.

Aralarındaki yazılı olmayan anlaşma, böyle bir kapatmanın geçici olacağı yönündeydi. Ancak Netanyahu şimdi bu anlaşmayı da bozdu ve generalleri zor bir durumda bıraktı.

Benzer şekilde Netanyahu'nun Biden'ın konuşmasına verdiği yanıt, Nuseyrat kampında bir rehine kurtarma operasyonu başlatmak oldu ki bunun iç kamuoyu üzerindeki olumlu etkileri sadece 24 saat sürdü.

Dört rehinenin serbest bırakılması üzerine yaşanan çılgın sevinç, yerini bu operasyonun toplam maliyeti üzerine düşünmeye bıraktı. Zira İsrail kurtarma operasyonunda bir özel kuvvetler polisini ve üç rehineyi daha kaybetti.

ABD'nin zayıflığı

Netanyahu, Biden'ın zayıf olduğu ve her geçen ay daha da zayıfladığı sonucuna varırken son derece mantıklı düşünüyor.

Biden İsrail'in saldırısını frenleyemiyor ya da frenlemek istemiyor. Netanyahu'nun Refah'a yönelik saldırısına ağır bombalar vermemekle açıkça tehdit etti. Netanyahu yine de devam etti ve Biden geri adım attı.

İsrail, Biden'ın vermeyeceğine söz verdiği ağır bombaları alabilir ve Biden'ın devam etmemesi konusunda uyardığı Refah operasyonuna devam edebilir.

Sekiz aydır süren bu savaşın her aşamasında ABD diplomasisi zayıflığını gösterdi ve hem İsrail'in hem de ABD güçlerinin bölgede düştüğü durumun ağır sorumluluğunu taşıyor.

Bu haliyle ve Blinken'in aktif suç ortaklığıyla, İsrail ile Hamas arasındaki uçurum kapatılamayacak olsa da, gerçek şu ki ABD ile İsrail arasındaki uçurum ABD ya da BM ile Hamas arasındaki uçurumdan çok daha büyük.

Hem Hamas hem de ABD ve BM Güvenlik Konseyi'nin karar için oy kullanan diğer 13 üyesi acil ve kalıcı bir ateşkes istiyor. İsrail, ne Blinken'ın ne de Biden'ın bunu durduracak siyasi sermayeye sahip olmadığını bildiğinden, bunun gerçekleşmemesini sağlamak konusunda azınlıkta kalıyor.

Yeni bir savaş

Gazze'deki savaşı sürdürmek, İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmanın tırmanmaya devam etmesini ve her iki tarafın da birbirlerinin topraklarına daha derinlemesine saldırmasını sağlamak anlamına gelecektir. Kuzey sınırında gerilimi azaltmanın en kesin yöntemi Gazze'de derhal ateşkes sağlamaktır.

Trump'ın başkanlığı döneminde, Golan Tepeleri, ABD Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması ve Abraham Anlaşmaları gibi İsrail'in elde ettiği tüm tavizler, Biden'ın İsrail'e Gazze'ye yönelik savaşını bu vahşetle ve bu kadar uzun süre sürdürmesi için verdiği desteğin yanında önemsiz kalıyor.

Netanyahu ve Demokrat bir başkanın bir araya gelmesinin, bu çatışmayı nasıl daha tehlikeli ve daha ölümcül bir noktaya taşıdığı kanıtlandı.

Tartışma