Middle East Eye: İsrail'in Hamas savaşı ve giderek artan savaş suçları

Gazze şu anda, soykırım ve savaş suçu eylemleriyle karşı karşıya. Yaşananlar, İsrail'in suçlarını uzun süredir meşrulaştıran medya organlarında çatlaklara yol açıyor.

1. resim

İngiltere'nin önde gelen yayın organlarından Middle East Eye'de, 3 haftasını geride bırakan İsrail-Hamas çatışmalarının olası sonuçlarının ve İsrail'in işledği savaş suçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İsrail'in Hamas'ın saldırıları sonrası; şok, kin ve nefret ile hareket ettiği belirtilen analizde, Netanyahu'nun ise savaşın geleceğine ve olası sonuçlarına dair bir planı olmadığına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, Arap bölgesinde başlayan protestoların küresel olarak yayıldığı ve bu durumun İsrail'in savaş suçlarını gizleyen Batı medyasında bir kırılmaya neden olabileceği belirtildi.

İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail hükümetinin Gazze'ye yönelik planının kara işgali, uzun süreli varlık bulundurma ve Gazze'de yeni bir "güvenlik rejimi" kurulmasını içerdiğini belirtti.

Ancak bu yeni güvenlik planının neleri içereceğini söylemedi.

Gallant ayrıca bir tampon bölge oluşturulmasıyla Gazze'nin alanının daha da küçüleceğini belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de, İsrail'in vatandaşlarını savunmasının sadece hakkı değil, aynı zamanda görevi olduğunu belirtti. Bu savaşta sivillerin kaçınılmaz olarak zarar göreceğini de kabul eden Blinken, ancak İsrail'in halkını koruma yükümlülüğünü vurguladı.

İsrail'in Lübnan ile olan kuzey cephesi, kapsamlı ve yıkıcı bir savaşa yol açabilecek günlük askeri çatışmaların yaşandığı tehlikeli bir duruma geldi. İki taraf da bunu istemese de durum kritik bir noktaya yaklaşıyor.

Bazı İsrailli analistler, “Gazze planı” tamamlandıktan sonra Lübnan'da Hamas'tan çok daha güçlü bir gücün olması kabul edilemez olacağından, kuzey cephesinde de önleyici bir saldırı çağrısında bulundu. Diğer görüşler ise gerilimin düşürülmesi için uluslararası baskıya ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

Ortada olan gerçek; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetinin, Filistinli savaşçıların 7 Ekim'deki sürpriz saldırısının ardından net bir hedeften yoksun görünüyor.

İsrail'in Gazze'de kalıcı bir demografik değişim arayışında olduğu yönündeki korkular nedeniyle Mısır ve Ürdün, Filistinlilerin her iki ülkeye de zorla yerleştirilmesi olasılığını kesin bir dille reddetti.

İsrail savaş hükümetinin ise; Gazze'deki Filistin topraklarını küçültme, nüfusu güneye itme, Hamas'ı ortadan kaldırma ve bir tampon bölge oluşturmayı barından uzun vadeli bir İsrail planını var gibi görünüyor.

Bu, İsrail'in kırk yıl önce Lübnan'a uygulamaya çalıştığı ve başarısız olduğu modelin aynısıdır.

Siyasi çözüm yok

İsrail hükümeti bugüne kadar ABD yönetimi ve Avrupa Birliği tarafından desteklendi.

Ancak İsrail, açıkça Hamas'ı zayıflatmaya ve ortadan kaldırmaya çalışırken, Filistinlilerin bağımsız bir devlet taleplerini de baltalamaya çalışıyor.

İsrail'in son dönemde yaşadığı askeri ve güvenlik şoklarına rağmen, uzun süredir devam eden Filistin işgaline yaklaşımında köklü bir değişiklik olmadı. Ülkedeki hiçbir siyasi güç siyasi ya da adil bir çözüm önerisinde bulunmadı.

ABD'de Başkan Joe Biden, iki çatışma arasında paralellik kurarak Kongre'den İsrail ve Ukrayna için on milyarlarca dolar acil destek tahsis etmesini istedi. İsrail'in hedeflerine ulaşamamasının bölgedeki Amerikan etkisi ve Washington'un öncelikleri üzerinde yansımaları olacağı açıktır.

Burada, savaşın hedeflerine ilişkin yapılan açıklamaların gerçek hedefler ya da öncelikler olmadığını belirtmek önemlidir.

Yukarıda özetlenen Gallant planı bile, savaşın bir sonraki aşaması başlamadan önce düşmanı içeriden çökertmeyi amaçlayan "hibrit savaş" taktiklerine girmektedir.

İsrail Gazze'ye bomba yağdırmaya, binlerce insanı öldürmeye ve yüz binlercesini yerinden etmeye devam ederken bu tür açıklamalar da bir tür psikolojik savaş olarak değerlendirilmelidir.

Diğer yandan Gazze'ye yönelik savaşa, işgal altındaki Batı Şeria'da ordu, hükümet ve aşırılık yanlısı Yahudi çetelerinin dahil olduğu tehlikeli bir saldırganlık eşlik ediyor ve Filistinlilere yönelik bir terör kampanyası gerçekleştiriliyor.

Soykırım ve savaş suçları

İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşına ve sivilleri hedef almasına karşı küresel protestoların arttığı bir dönemde, bu insani felaketin tüm sorumluluğu İsrail ve ABD hükümetlerinin yanı sıra çoğu büyük Avrupa ülkesine de aittir.

Gazze şu anda soykırım ve savaş suçu eylemleriyle karşı karşıyadır.

Küresel protesto hareketleri, Arap dünyasındaki halk öfkesi ile neredeyse aynı çizgiye geldi ve İsrail'in suçlarını uzun süredir meşrulaştıran batı medyasında çatlaklara yol açıyor.

İsrail'in ABD desteğiyle Filistin halkını bastırma çabasının imkansız bir hedef olduğunu anlaşılmaya başlandı.

Filistin halkı ve davası, adil bir çözüme ulaşılana kadar küresel gündemin ön sıralarında yer almaya devam edecektir.

Mısır'ın ev sahipliği yaptığı son barış konferansında da görüldüğü üzere, bölge genelinde stratejik ve birleşik bir Arap duruşuna dair artan bir his var.

Ancak nihayetinde, İsrail ve Amerika'nın bölgesel etkisindeki azalma ve daha geniş küresel güç değişimleri, mevcut çatışmanın nasıl gelişeceği konusunda belirleyici faktörler olacak.

Tartışma