Mumyalar, dövmelerin uzun geçmişini ortaya çıkarıyor
İnsanlar en az 5.200 yıldır vücutlarına dövme yapıyorlar. İşte kült sembollerden karmaşık at motiflerine kadar en ilgi çekici eski dövmelerden bazıları.
Bir dövmeniz olacak olsaydı onu neden seçerdiniz ve nasıl bir dövme olurdu? Cevap, anlık bir karardan sevilen birine edilen dokunaklı bir övgüye kadar pek çok şeyi yansıtabilir. Ne var ki dövmelerin eski ve büyüleyici bir tarihe sahip olduğunun farkında olmayabilirsiniz.
“Dövme” kelimesi, 18. yüzyılda Polinezya’daki (Polinezya: Hawaii, Paskalya Adası ve Yeni Zelanda arasındaki üçgen biçiminde alana dağılmış; Büyük Okyanus’taki üç büyük ada öbeğinden birine verilen ad) uygulamaya dikkat çeken Kaptan James Cook ve onu tanımlayan Tahiti kelimesi “tatau” sayesinde İngilizce’ye kazandırıldı.
Ancak bilim insanları uygulamanın, kelimenin kendisinden çok daha eski olduğu konusunda hemfikirler. Ve eski mumyaların derilerinde görülenler onların bu görüşünü kanıtlıyor.
Bu dövmeli mumyalar kimler ve bize eski kültürler hakkında ne öğretebilirler? İşte arkeologların geçmişte buldukları en ilgi çekici dövmelerden bazılarına ve antik dünya hakkında bize anlattıklarına genel bir bakış.
Eski Batı Avrupa’da dövmeler
Şimdiye kadar görülen en eski dövme Buz Adam Ötzi’nin vücuduna damgalanmıştı. Ötzi -Buz Adam- Avrupa’nın en ünlü mumyası olarak da biliniyor. Ötzi, 1991 yılında Alman dağcılar tarafından Alpler’de keşfedildi. Ötzi, yaklaşık 5.200 yıl önce günümüz İtalya ve İsviçre sınırındaki dağlık bir bölge olan Tyrol’de yaşadı. Öldükten sonra vücudu ve dövmeleri buz ile atmosferik koşullara karşı korundu.
Arkeologlar keşfedildiği zamandan beri Ötzi’nin vücudunda cilt delinerek ve kömür tozu uygulanarak yaratıldığı düşünülen 61 çizgi benzeri dövmeyi belgeledi. Dövmelerin bazıları dizler ve ayak bilekleri gibi yaşlanmada ağrı ile ilişkili olan bölgelerdeydi.
Ve bu durum dövmelerin arkeologlar tarafından bir tür ağrı tedavisi sırasında yaratıldıkları fikrini öne sürmesine yol açtı. Ancak Ötzi’nin göğsündeki diğer geometrik dövmeler, dövmelerin Neolitik Çağ’a kadar uzanan bir tür ritüel aracı olduğunu; törensel ve hatta dini kullanıma da sahip olduğunu gösteriyor.
Dövmelerin gerçek anlamının ne olduğu önümüzdeki beş bin yıl boyunca tartışılabilir. Çünkü araştırmacılar daha fazla kanıt olmadan Ötzi’nin veya diğer Neolitik insanların neden dövmelendiğini bilmenin bir yolu olmadığını kabul ediyor.
Eski Mısır’da dövmeler
Dövmelerin bir diğer en eski kanıtı, milattan önce 3351 ile 3017 yılları arasında öldüğü düşünülen eski Mısır’daki mumyalardan geliyor. Araştırmacıların 1900’de keşfedilen bedenlerin üzerinde 2018 yılında, kızılötesi görüntülemeleri kullanarak yaptığı incelemede ciltte lekelenmeye benzeyen şeyin aslında vücut sanatı, yani dövme olduğunu keşfetti.
Erkeğin kolunda vahşi bir boğa ve bir koyun; kadının kolunda ve omzunda “S” harfine benzeyen semboller ve muhtemelen asayı temsil eden bir sembol bulundu. Bu dövmeler, görüntüleri tasvir eden dövmelerin bilinen en eski kanıtı.
Diğer eski Mısır sanatında bulunan motifleri yansıtan görüntüler Afrika’da dövmenin ilk kanıtını oluşturuyor. Araştırmacılar, dövmelerin taşıyıcıları için ne anlama geldiği konusunda yalnızca tahminde bulunuyorlar. Bu tahminlerin içinde, dövmelerin; statü sembolleri, kullanıcının cesareti, kült veya ritüel uygulamaları bilgisi gibi becerilerin kanıtı olabileceği var. Erkek ve kadın mumyaların dövmeleri arasındaki farklar da bir tür cinsiyet veya sosyal sistem olduğunu gösteriyor.
Daha sonraki dönemlerden kalma diğer dövmeler bunların aslında eski Mısır’da kült semboller olarak kullanıldığını düşündürüyor. Bir çalışmada arkeologlar, Krallar Vadisi’nde bulunan bir kadın mumyasının derisinde nilüfer çiçeklerinden Horus’un Gözüne kadar uzanan 30’dan fazla görünür ve çeşitli desen keşfetti.
Kadının milattan önce 1292 ile 1189 yılları arasındaki Ramses döneminde yaşadığı düşünülüyor. Araştırmacılar kadının dövmelerinin antik gökyüzü tanrıçası Hathor ile özel bir bağlantısı olan bir rahibe veya büyücü olduğunu gösterdiğine inanıyor.
Amerika’da dövmeler
Dövmenin Kuzey Kutup Dairesi’nden güneye kadar Amerika kıtasının tamamında uygulandığı tahmin ediliyor. Günümüzde Şili sınırları içinde olan Chinchorro kültürüne ait bir mumyanın sahip olduğu dövmelerin şu ana kadar bilinen en eski dövmeler olduğu düşünülüyordu.
Mumyanın burnunun altında bıyık benzeri siyah noktalardan oluşan dövmeler vardı. Fakat bu dövmelerin bilinen en eskileri olduğu düşüncesi çürütüldü.
Araştırmalar Chinchorro adamının milattan önce 2563 ila 1972 arasında öldüğünü ortaya çıkardı. Bu da onun Ötzi’den daha yaşlı olmadığını gösteriyor. Öyle ya da böyle, kültüründen dövmeye sahip olan bilinen tek mumya olması sebebiyle Chinchorro adamı araştırmacıları şaşırtıyor.
Milattan sonra 250 yıllarında bugünkü Meksika’da yaşadığı düşünülen bir kadın olan “Toltec Mumyası’’ kolundaki karmaşık dövmelerle keşfedildi. Bu dövmeler bölgede yaygın görülen, dalgalanan geometrik motifleri yansıtıyor. Araştırmacılar dövmelerin hangi amaçla yapıldığını kesin olarak belirleyemedi. Ancak dövmelerin hastalıklara karşı koruyucu etkisi olduğu ya da bir tür kabul töreninin parçası olduğu düşüncesine sıcak bakıyorlar.
Eski Doğu Avrupa’da dövmeler
Milattan önce 2600’den 2400’e kadar Doğu Avrupa’daki Yeraltı Mezarı kültürü üyelerinde de (Catacomb culture) dövmeler vardı. Günümüz Rusya’sının yakınındaki Azak Denizi civarında bulunan mumyalanmış kalıntılarda araştırmacılar, “sempatik büyü” uygulamaları ve toplumsal rollerin bir parçası olduğuna inanılan yılanları temsil eden bitki boyasından dövmeler buldu.
Milattan önce 6. ila 2. yüzyıllar arasında Rusya’nın bugünkü topraklarında yaşayan ve İskit hakimiyeti sırasında bölgede ortaya çıkan Pazırık kültürü üyelerinin vücutlarında da hayvan dövmeleri bulundu. Bu Demir Çağı göçebeleri Altay Dağları’nda yaşadılar. Yaşamak ve hatta ölmek için atlara bağımlıydılar.
Tıpkı 1993’te dizginli ve eyerli altı atın yanında gömülü halde bulunan buz altında vücudu korunmuş bir kadın örneğinde olduğu gibi. Yüksek statülü bu kadın diğer gömülmüş Pazırık insanlarında da olduğu gibi karmaşık at motiflerinden oluşan dövmelerle kaplıydı.
Bazı araştırmacılar, dövmelerin yaş ve sosyal statüyü yansıttığına inanıyor. Bu da kişinin iki durumu da kazandıkça daha fazla dövmeye sahip olduğunu gösteriyor. Psikoloji ve hayvan çalışmaları uzmanı Gala Argent dövmelerin, insanların ve atların hayattayken nasıl etkileşime girdiğine dair önemli kanıtlar sağladığını öne sürüyor.
Eski Asya’da dövmeler
Çin’deki modern dövmelemeye karşı olan olumsuz tavra rağmen Asya’daki çeşitli antik kültürler bu uygulamayı benimsedi.
Örneğin, Çin’in Tarım Havzası’nda, milattan önce 2100 ila 800 yılları arasına tarihlenen mumyalanmış bedenlerin keşfi bölgedeki çeşitli kültürlerde dövme uygulamalarının yaygınlığını gösteriyor. Bu dövmelerin çoğu mumyaların ellerinde bulunuyor.
Ancak dövme tarihçisi Svetlana Pankova birkaçının yüz dövmesi olduğunu da belirtiyor. Pankova,
Tarım dövmeleri hakkında daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulunuyor. Ve bu bedenlerin yeniden incelenmesiyle birlikte “birçok yeni dövme keşfinin yapılması muhtemel.” diyor.
Okyanusya’da dövmeler
“Dövme” kelimesi Tahiti kökenli olmasına rağmen arkeologlar eski Polinezya’da dövme yapıldığına dair nispeten az kanıt buldu. Tropik bölgelerin sıcak, yağışlı havası mumyalamaya pek elverişli değil. Bu sebeple görünür dövme örnekleri bulmak da zor. 2019 yılında araştırmacılar, yaklaşık 2.700 yıl önce Tonga olarak bilinen yerde Polinezya kültürünün doğuşundan kalma olduğu düşünülen insan kemiğinden yapılmış bir dövme alet seti buldu.
Ancak akademisyenler, eski Polinezyalılar tarafından ne tür motiflerin tercih edildiğinden veya işaretlerin Polinezyalılar için ne anlama geldiğinden hala emin değiller. Ve bu motif ve işaretlerin belirli bir sosyal gruba ait olmayı, geçiş törenlerini veya zarardan korunma arzusunu gösterebileceğini düşünüyorlar.
Fransız sanat tarihçisi Luc Renaut’un ‘’Antik Mürekkep: Dövmenin Arkeolojisi’’ isimli makalesinde açıkladığı gibi; eski sanat eserlerindeki “dövmelenmiş olması muhtemel” figürlerin tasvirleri daha önceki dövme uygulamalarına dair kışkırtıcı bir bakış açısı sunuyor. Ancak “yakın incelemelerin çok azı başarıyla sonuçlanır”. Ve eski sanatsal stiller, gerçek hayattaki dövmeleri tasvir ediyormuş gibi güvenilir bir şekilde yorumlanamaz.
Bu, Ötzi’den daha eski mumya kanıtlarının eksikliği sebebiyle dövmenin gerçek tarihinin hiçbir zaman tam olarak ortaya çıkmayabileceğini gösteriyor. Bununla birlikte gerçekten bu eski uygulama hakkında aranacak ve öğrenilecek çok şey var.