gdh'de ara...

Öğrenilmiş çaresizlik

Dış açığınız çoksa ya dış dünyadan yoğun ve bağımlı şekilde sürekli borçlanmanız ya da daha nitelikli ve daha fazla üretmeniz gerekir.

1. resim

Dış açığınız çoksa ya dış dünyadan yoğun ve bağımlı şekilde sürekli borçlanmanız (1) ya da daha nitelikli ve daha fazla üretmeniz (2) gerekir. İkincisi zordur. Sancılıdır. Zira önce dönemin -tıpkı bugünkü gibi- zor koşulları altında somut olmayan bir şeye inanmanız gerekir. Yerli ve Milli olana… Zor dönemlerde sizi ancak bu inanç ayakta tutar. Hele bir de sizin sırtınızdan kazanmaya alışmış bir küresel sermaye düzeni (Morfin Üreticileri Birliği) varsa onlar da en zayıf anınızda ayağınıza çelme takar ve sonra tekrar başa dönersiniz. Hülasa döviz ihtiyacınızı yenmek için her üretmek istediğinizde bu bir başkaldırıdır, manifestodur. İnanmadan başaramazsınız. Her yenik düştüğünüzde kolay yola kaçarsınız. Yüksek reel faiz ile dış finansman ararsınız. Bu yol (küresel ekonomik konjonktür iyi ise) bir süre sonra yurt içi üretiminizin rekabet gücünü zayıflatır, aşırı değerli iç para biriminiz ile üretiminiz tembelleştirir ve lüks, gerekli gereksiz ithalatınız zirve yapar. Küresel ekonomi bugünkü gibi öngörülebilir değilse, dünyanın her yerinde bugünkü gibi tansiyon yüksek ise o zaman işiniz çok daha zor demektir. Zira küresel sermaye oligarkları bu kez sizin faiz ve enflasyon arasında tenis topu gibi gidip gelmenizi ister ve bundan nemalanır.

Makus iktisadi talih döngünüzü en yakın geçmişten incelemek isteseniz 2008 Mortgage Krizi başlamak için doğru adrestir. Gelişmekte olan bir ülke olarak; mortgage krizinin meydana getirdiği parasal bolluğu iki şekilde kullanabilirdiniz. (A) Ucuz finansmanı sabit sermaye yatırımlarına yönlendirir böylece hem milli gelirde hem verimlilikte ciddi artış meydana getirebilirdiniz. (B) Ya da lüks, debdebe sever bir toplum olarak hunharca ithal tüketiminizin finansmanında kullanırdınız. Biz üzülerek belirtmek isterim ki uzun yıllardır maruz kaldığımız “Öğrenilmiş Çaresizlik” ile çoğunlukla ikinciyi seçtik. Evet altyapı yatırımı da yapmalıydık. Evet gelişmiş ülke değildik ve inşaat sektörünün lokomotifliğine ihtiyacımız da vardı ama akarken de doldurmalıydık. Finansman maliyeti bedavaya yakınken daha fazla teknoloji, daha fazla AR-GE demeliydik.

Türkiye’nin iktisadi geçmişi; yaşadığı aynı öğrenilmiş çaresizliğe adak olarak verdiği günah keçileriyle doludur. Ne zaman reel anlamda KUR İSTİKRARI sağlamak için üretimi, ihracatı, verimliliği merkeze alan cari açığı azaltma çabasına, iç tasarrufları harekete geçirme mücadelesine giriştiysek sıcak para ile finansman sevdalıları harekete geçer. Morfini bırakma çabasıyla geçirdiğiniz her krizde, onlar burnunuza morfin kokusunu dayar. Hele bir de morfinden kurtulma mücadelesinde büyük büyük hatalar (pandemi sonrası genel çıkan KGF, ve genel konut kredi kampanyası gibi gibi uzar gider) yaparsanız; morfin ihtiyacı (döviz) ataklarınız sıklaşır, tansiyonunuz (enflasyon) inanılmaz yükselir ve şiddeti artar. Önce morfin kullanmak istemezsiniz, direnizsiniz (KKM) ama hatalar ve baskılardan ötürü artık size kimse inanmaz, güvenmez olmuştur.

Öğrenilmiş çaresizliğiniz, kolunuza vurulan bir morfin ile tekrar başlar. Artık rahatlamışsınızdır. Yeni durumdan çok memnundur. Zira bu rahatlama sizdeki stresi (CDS) azaltmış, öğrenilmiş çaresizliğin tadını çıkarmaya başlamışsınızdır. Artık toparlanmak istersiniz (Orta Vadeli Program). Başta Morfin Üreticileri Birliği! olmak üzere tüm dünyaya artık bundan sonra rasyonel! olduğunuzu duyurmanız gerekir.

İşte tam burası dananın kuyruğunun kopacağı yerdir.

Şimdi tansiyonu (enflasyon) düşürmek için morfin (döviz) lazımdır. Bunun da yolu finansman fiyatını (faiz) artırmaktan geçer. Ancak bu şekilde kurtuluş mümkün diye düşünürsünüz. Evet mümkün. Ne zamana kadar? Bir sonraki doz ihtiyacınıza kadar…

Peki gerçekten bırakmak istiyor musunuz? Öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmak istiyor musunuz? Cevap evet ise yol belli. Zahmet olmadan rahmet olmuyor. Kamu finansmanında anlayışınızı değiştireceksiniz. Vergi politikalarınızı gözden geçireceksiniz. Vergide de eşitlik adalet değildir. Enflasyonist süreçte astronomik (mark-up) kar elde edenleri vergilendireceksiniz. Borsaya müthiş teveccüh gösteren küçük yatırımcınızı koruyacaksınız. İstihdam politikalarınızı revize edeceksiniz. Finansal okur-yazarlık fakiri taklidi yapan, tüccar bankacılık sektörüne yepyeni proje finansmanı yöntemleri geliştireceksiniz. En ideal kredi politikanızı (selektif ve denetlenebilir) oluşturacaksınız. Özel sektörün kur riskini ve borçluluk yapısını kontrol edeceksiniz. GERÇEKTEN üretenin, ihraç edenin İŞLETME FİNANSMAN İHTİYACINI değil ÜRETİM YATIRIMI İHTİYACINI ucuza finanse edeceksiniz.

Hülasa morfin belasından GERÇEKTEN kurtulmanın yollarını herkes biliyor da kimsenin pek de işine gelmiyor. Hepimiz bu rüya devam etsin, hiç uyanmayalım istiyoruz…

Ekonomide tercihler çok önemli.

Bir şeyi seçerken başka şeyleri kaybediyoruz.

Tartışma