Prigojin’in ölümü Wagner’in geleceğini nasıl etkileyecek?
💢 Prigojin’in ölümü, Putin’e muhalefet eden çok sayıda ismin akıbetinden farklı değil.
💢 Putin'in Wagner’den tamamen vazgeçme ihtimali var mı?
23 Ağustos’ta aralarında Rus özel askeri şirketi Wagner Grubu’nun başkanı Yevgeni Prigojin’in de yer aldığı 7 yolcu ve 3 mürettebatın bulunduğu özel uçağın düşmesi, Rus siyasetindeki güç dengeleri açısından yeni bir denklemin oluşmasını beraberinde getirebilir. Zira Prigojin’in ölümü, son derece şüpheli bir hadise.
Bilindiği üzere Prigojin, kariyerine restoran işinde başlamış, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “aşçısı” olarak tanınmış bir isim. Bu şöhretin kendisine Savunma Bakanlığı’nın ihalelerini açtığı da aşikar.
Aynı zamanda Prigojin, gençlik yıllarından beri St. Petersburg mafyasıyla içli dışlı olmuş bir suç makinesi. Bu durum, Putin tarafından sadakati de göz önünde bulundurulunca kendisine Wagner Grubu’nun emanet edilmesini beraberinde getirmişti.
En temelde Wagner Grubu, vekalet savaşlarında kullanılan paramiliter bir yapı. Bu da aslında grubun Rus Ordusu’nun uluslararası hukuk gereği yapamadığı pis işleri yapma vasfına sahip olduğu anlamına geliyor. Dahası bu işler, vekil unsurlar aracılığıyla düzenli orduya kıyasla çok daha düşük bir bütçeyle gerçekleştiriliyor.
Nitekim Wagner, yeniden “büyük güç” statüsü elde etmek isteyen Rusya’nın son yıllarda en sık başvurduğu araçlardan biri oldu. Wagner Grubu’nun Suriye ve Libya gibi çatışma bölgelerinde Rusya’nın çıkarlarına uygun biçimde savaşlara dahil olduğu biliniyor. Aynı zamanda Wagner Grubu, özellikle de Fransa’nın Afrika’dan tasfiyesi bağlamında Mali, Nijer, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Burkina Faso gibi ülkelerde gerçekleşen darbelerle ilişkilendiriliyor. Bu ülkelerde gerçekleşen darbelerin ardından Rus nüfuzunun artması da tesadüf olmasa gerek. Buna ek olarak Wagner Grubu’nun Afrika’daki otoriter liderlere güvenlik desteği sağladığı gerçeği de sır değil.
Bununla birlikte Wagner savaşçılarının Suriye İç Savaşı’nda Palmira’dan çaldıkları tarihi eserlere Rusya Savunma Bakanlığı’nın el koyduğu günden beri Wagner ile ordu arasında bir ihtilaf vardı. Bu ihtilaf, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından doruk noktasına ulaştı. Çünkü Rusya, Ukrayna’daki savaşta beklenen başarıyı elde edemedi. Aksine süreç, Wagner savaşçılarının ölüme gönderildiklerini düşünmelerine neden oldu.
Nihayetinde Wagner Grubu, 23 Haziran’da “Adalet Yürüyüşü” adı altında Moskova’ya yürümeye başlamış ve bu ayaklanma, Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukaşenko’nun arabuluculuğuyla kan dökülmeden yatıştırılmıştır. Prigojin ve Wagner savaşçılarına Belarus’a sığınma hakkı verilmiştir.
Sığınma hakkı verilmesine rağmen geçmişte Putin’e muhalefet eden kişilerin başına gelen olayları göz önünde bulunduran çoğu uzman, söz konusu dönemde Prigojin’in bir şekilde cezalandırılacağını dile getirmişti. Lakin Prigojin’in 27-28 Temmuz’da St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi’nde Afrikalı liderlerle görüşmesi, Moskova yönetiminin Wagner’i ve liderini kullanmaya devam edeceği izlenimini oluşturmuştu. Bu anlamda Wagner'in Afrika'ya yönlendirildiği de tartışılmıştı.
Haziran ayaklanmasından tam iki ay sonra Ağustos’un 23’ünde Prigojin’in uçağının düşmesi ise kendisine bir cezanın kesildiğini düşündürüyor. Tarih de oldukça manidar. Tıpkı Putin’in yıllar önce verdiği röportajda ihanet dışında her şey affedebileceğini belirttiği konuşmanın yeniden hatırlanması gibi. Belki de uçağın düşmesi bir kaza değil ve Rus lider, kendisine yapılan ihaneti affetmedi.
Hadisenin arka planında bir suikastın ya da infazın bulunup bulunmadığı bilinmese de açık olan şey, Wagner liderinin hayatta olmadığı. Öyleyse sorulması gereken soru şu: Wagner’in akıbeti ne olacak?
Olayın ardından uluslararası basına yansıyan açıklamalara bakıldığında, özellikle Wagner savaşçılarının kullandığı Telegram kanallarında öfkeli paylaşımların yapıldığı görülse de grup, resmi açıklamasında Rusya’nın çıkarları için mücadele etmeyi sürdüreceklerini belirtti.
Wagner mensuplarının paralı askerler oldukları düşünüldüğünde, bu kişilerin maaşlarının ödenmesi halinde Prigojin’in başına gelenleri kabullenme eğilimi sergilemeleri şaşırtıcı olmaz. Peki, Putin ne yapacak; Rus liderin Wagner’den tamamen vazgeçme ihtimali var mı?
Bu soruyu yanıtlarken öncelikle Rusya Genelkurmay Başkanı’nın hala Valery Gerasimov olduğunu hatırlatmakta yarar var. Zira Gerasimov, kendi adıyla anılan ve Wagner gibi yapıları ortaya çıkaran doktrinin mimarı. Gerasimov Doktrini, cephede asaleten savaşan unsurların propaganda imkanları ve vekil aktörlerle desteklenmesini öngörüyor.
Rusya’nın savaş konseptinde köklü bir değişiklik beklenmediğine göre, Moskova yönetiminin Wagner Grubu ile çalışmayı sürdüreceği öngörülebilir. Nitekim Wagner Grubu’nun tasfiyesi, Rusya açısından rasyonel de değil. Çünkü Moskova’nın bu yönde bir karar alması, yalnızca Ukrayna’da zemin kaybetmesi anlamına gelmeyecek. Aynı zamanda Rusya, Suriye’de İran’a alan açmak durumunda kalacak. Libya, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Burkina Faso ve Nijer gibi Afrika ülkelerinde ise uzun yıllar yaptığı yatırımları riske edecek.
Bahse konu olan durumdan dolayı Rusya’nın tercihinin Wagner Grubu’nda Prigojin’e yakın olan isimlerin tasfiye edilmesinin ardından Wagner savaşçılarından yararlanılmaya devam edilmesi yönünde olacağı öne sürülebilir.
Dillendirilen bir diğer seçenek ise Wagner savaşçılarının Savunma Bakanlığı’yla sözleşme imzlayarak sözleşmeli personel olarak düzenli orduya eklemlenmesi. Lakin bu olasılığın Wagner Grubu’nun vekil aktör olma rolünü zedeleyeceği de aşikar. Zaten bu makul bir model olsa, Wagner Grubu’nun ilk aşamada Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulması gerekirdi.
Sonuç olarak Prigojin’in ölümü, Putin’e muhalefet eden çok sayıda ismin akıbetinden farklı değil. Meseleyi önemli kılan ise Prigojin’in liderlik ettiği Wagner’in geleceğinin ne olacağı sorusu. Fakat mevcut veriler, Rusya’nın Wagner Grubu’nu kullanmaktan vazgeçmeyeceğine işaret ediyor. Prigojin’e yakın isimlerin tasfiye edilmesi halinde, Wagner savaşçılarının da maaşları yattığı sürece Rusya’ya hizmet etmekten memnuniyet duyacakları iddia edilebilir.