Real Clear Defence: İsrail-Hizbullah ile savaşı neden kaçınılmaz?

İsrail-Hizbullah savaşı “İran'la kaçınılmaz hesaplaşmanın” bir önceki adımı olacak. Peki bu savaş neden artık kaçınılmaz? Taraflar ve ABD hangi adımları atacak?

1. resim

ABD merkezli yayın organlarından Real Clear Defence'da, İsrail ve Lübnan arasında özellikle son bir aydır artan krizin ve karşılıklı saldırıların olası geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İsrail ve Hizbullah arasındaki gerilimin geldiği noktanın, artık geri dönülmez bir noktaya geldiği iddia edilen analizde, olası bir savaşın ise 1956 yılındaki Süveyş-Sina Savaşı'na benzer bir şekilde gelişeceği ve artık sadece saatinin belli olmadığı iddia edildi.

Analizde ayrıca; ABD'nin böyle bir savaş sırasında müdahale etmeme ihtimalinin olmadığı ve bu savaşın Gazze savaşının devamından ziyade, “İran'la kaçınılmaz hesaplaşmanın” bir önceki adımı olacağı belirtildi.

İşte Real Clear Defence'da yayınlanan analiz:

Biden yönetimi 7 Ekim'den bu yana her şeyden önce Gazze savaşının kuzeye yayılmasını ve Hizbullah'la kıran kırana bir savaşa dönüşmesini engellemekle meşgul.

Aslında ABD yönetiminin endişelenmesi için yeteri kadar neden de var.

İsrail ile İran'ın en büyük vekili arasında tam teşekküllü bir savaş, Beyaz Saray'ı kamuoyuna açık bir seçim yapmaya zorlayacağı için yönetimin tüm Orta Doğu politikasını altüst edebilir.

ABD seçimlerin hemen arefesinde, İran'la uzlaşma arayışından tamamen vazgeçmek ve hem sahada hem de masada İsrail yanlısı net bir tavır almak zorunda kalacak. Aksi takdirde İran politikasının her zaman gerektirdiği bedeli ortaya çıkarma riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

Ancak İsrail ile Hizbullah arasında bir savaşı önlemek yönetimin sandığından çok daha zor olacak. On binlerce İsrailli kuzeydeki evlerinden ayrıldı ve Hizbullah onlara istediği zaman ateş açabildiği sürece geri dönmeyecekler.

Birçok uzman 1956 yılındaki Süveyş-Sina Savaşı'na benzer bir savaşın artık sadece saatinin belli olmadığını belirtiyor.

Zira Mısır ancak, 1955 anlaşmasından 23 yıl sonra yani 1978'de Camp David Anlaşmalarının imzalanmasıyla “İsrail'i boğma planından” vazgeçti.

Diğer yandan 1967 Altı Gün Savaşı, 1970 Yıpratma Savaşı ve 1973 Yom Kippur Savaşı gibi savaşları da akıllara getirmek gerekiyor.

İsrail Başbakan Benjamin Netanyahu Knesset'te yaptığı konuşmada;

"Hayatta kalmak için bir mücadele veriyoruz. Bu mücadele yedi cephede sürüyor ve İran tarafından yönetiliyor.”

ifadelerini kullandı.

Kuzeyde Hizbullah ve güneyde Gazze'nin yanı sıra Suriye'de ve Batı Irak'ta İran Devrim Muhafızları tarafından desteklenen gruplar, Batı Şeria'da Hamas güçleri, güneyde Kızıldeniz boğazında Husiler ve İran'ın kendisi var.

Bu “ateş çemberinin” İsrail'e karşı ortak harekete geçmesi, İsrail için büyük felaket anlamına gelebilir ve bu durum, İran ve vekilleriyle on yıl sürecek bir silahlı mücadele anlamına gelebilir.

Hizbullah ile savaşın kaçınılmaz olduğunu tüm taraflar gördü.

Savaş belki ertelenebilir ama hiçbir İsrail hükümeti ülkenin kuzeyini sonsuza kadar bu şekilde bırakamaz. "Diplomatik çözümler" ve "uluslararası garantiler" işe yaramayacak çünkü tarafların birbirlerine olan düşmanlıkları asla bitmeyecek.

İsrail hükümeti muhtemelen diplomasiyi, yaklaşan savaşa hazırlanmak adına ve zaman kazanmak amacıyla kullanıyor.

Diğer yandan Hizbullah'la yapılacak bir savaş, Gazze savaşının devamı olmayacaktır. Bu daha ziyade İran'la kaçınılmaz hesaplaşmanın bir önceki adımı olacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri savaşmak için askerlerini göndermek zorunda değil. Ancak Orta Doğu gerçekleri gözününe alındığında yardım yapmaktan da kaçamaz.

Muhtemelen böyle bir savaşta Netanyahu'nun ABD'ye mesajı şu olacak;

“Bize gerekli araçları verin, biz de işi bitirelim. Bu sadece bizim iyiliğimiz için değil, sizin iyiliğiniz için de gerekli.”

Tartışma