Rusya-Taliban ilişkilerinde sorunların yansıması: KGAÖ Erivan Zirvesi ve Moskova Formatı Toplantısı
💢 Afganistan’da ikinci Taliban döneminin başlamasından büyük memnuniyet duyan Rusya, Taliban’a olan yaklaşımını değiştirdi.
💢 Rusya, Taliban politikasındaki değişikliğe giderek Taliban-ABD ilişkilerindeki gelişmelerin farkında olduğu mesajını veriyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) 23 Kasım 2022 tarihinde Ermenistan’ın başkenti Erivan’da düzenlenen toplantısında yaptığı konuşmada, Afganistan’daki teröristlerin KGAÖ coğrafyasına geçme ihtimalinin bulunduğunu ve örgütün üyelerinin eşgüdüm içinde hareket etmesi gerektiğini dile getirmiştir. Ayrıca Putin, Afganistan’daki sorunun çözülmesine dönük ilk adım olarak çoğulcu hükümetin kurulması gerektiğini öne sürmüştür. Yani Rusya, Taliban’ın hiçbir şekilde yanaşmadığı kapsayıcı hükümet kurulması formülünü yüksek sesle dillendirme tercihinde bulunmuştur. Bu noktada ifade etmek gerekir ki; söz konusu açıklamalar, Moskova yönetiminin Afganistan politikasında ciddi bir değişimin yaşandığına işaret etmesi bakımından oldukça mühim.
Hatırlanacağı üzere Rusya, Afganistan’da ikinci Taliban dönemi başladığında Afganistan’daki Büyükelçiliği’nin rutin faaliyetlerine devam edeceğini açıklayan ilk devlet olmuştu. Bahse konu olan durum, Kremlin yönetiminin ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden duyduğu memnuniyetin yansıması şeklinde değerlendirilmişti. Nitekim Taliban, Rusya tarafından terör örgütü olarak listelense de Moskova, Taliban heyetlerini defalarca ağırlamıştır. Dolayısıyla bu süreçte Kremlin yönetimi, Afganistan’daki yeni statükoyu ABD’nin bölgeden tasfiye edilmesi şeklinde yorumlamış ve Taliban’a son derece sıcak bakmıştır. Hatta Moskova Formatı’nın 2021 yılındaki zirvesinde Putin, Taliban’ı terör örgütleri listesinden çıkarabileceklerini de açıklamıştır. Fakat 2022 yılının son ayları itibarıyla Rusya’nın Taliban politikasında ciddi bir farklılaşma olduğu görülmekte. Zaten 16 Kasım 2022 tarihinde gerçekleşen Moskova Formatı Toplantısı’na Taliban’ın davet edilmemesi de bunu teyit eder mahiyette.
Bu kapsamda Rusya’nın Afganistan Özel Temsilcisi Zamil Kabulov, Taliban’ın davet edilmemesini bölge devletlerinin verdiği mühim bir mesaj olarak nitelendirmiş ve Taliban’ın kendisinden istenenleri yerine getirmediğini dile getirmiştir. Bu çerçevede Moskova’nın bölgenin Taliban’a olan eleştirel yaklaşımının sözcülüğünü üstlenmeye çalıştığı öne sürülebilir.
Rusya’nın Afganistan politikasında ve bu bağlamda Taliban’a olan yaklaşımında yaşanan söz konusu farklılaşmanın en temel dinamiğini ise yukarıda da belirtildiği üzere, bölgesel güvenlik ortamı oluşturmakta. Zira Rusya da KGAÖ’deki müttefikleri de radikalleşme ve terörün Afganistan sınırlarını aşarak Orta Asya-Rusya hattını istikrarsızlaştırabileceğini düşünmekte. Dolayısıyla Afganistan’da artan terör saldırıları, bölge devletlerini kaygılandırmakta. Mevzubahis endişe ise devletleri güvenlikçi politikalara itmekte. Aynı zamanda Kabulov’un da işaret ettiği üzere, Taliban’ın değişmediğini gösteren bir politika uygulaması da bu anlamda Moskova’yı politika değişikliğine iten hususlardan biri olarak görülebilir.
Diğer taraftan Kremlin, zaten Ukrayna Savaşı nedeniyle ağır yaptırım baskısı altındadır ve her geçen gün uluslararası toplumdan daha fazla izole olmaktadır. Bu yüzden de Rusya, Afgan Sorunu konusunda uluslararası toplumun taleplerine uygun konumlanmaya çalışmakta. Bu da Afganistan’da terörle mücadele eden, insan haklarına saygılı ve kapsayıcı bir hükümet kurulması talebinin Moskova tarafından da savunulmasını beraberinde getirmekte. Yani Rusya, Afganistan nedeniyle uluslararası toplumdan daha fazla izole olmak istememektedir.
Öte yandan Moskova yönetiminin Kırgız-Tacik sınır sorununda Bişkek’in tezlerine yakınlaştığı bilinmektedir. Zira sorunun uluslararasılaşmasına karşı çıkan Tacikistan’a rağmen Rusya, Kırgızistan’ın KGAÖ arabuluculuğu fikrini desteklemiştir. Böylesi bir ortamda Moskova yönetimi, Duşanbe’yi de Afganistan üzerinden dengelemeye çalışmaktadır, denilebilir. Bu da Rusya’nın Taliban’la arasına mesafe koymasını beraberinde getirmektedir.
Buna ek olarak İran da Hazaralara dönük saldırılar nedeniyle Taliban’ı eleştirmektedir. Rusya ise İran’la hem geleneksel müttefiktir hem de Ukrayna Savaşı nedeniyle gerçekleştirdiği İHA alışverişleriyle bu müttefiklik ilişkisini derinleştirmiştir. Bu yüzden de Moskova, Taliban hakkındaki söylemlerinde bir farklılaşmaya gitmektedir. Dahası İran, Afgan Taciklerini de tıpkı Tacikistan gibi desteklemektedir. Çünkü Taciklerin Fars soylu olduğu bilinmektedir. Buna ek olarak İran-Afganistan su sorunu Taliban ile İran arasında çatışmalara yol açmakta ve Tahran, Taliban yönetimine mesafeli yaklaşmaktadır.
Tüm bunlara ek olarak Taliban’ın gerek yardımlar gerek tanınma gerekse de bölgesel meseleler bağlamında ABD’yle olan temaslarının arttığı görülmektedir. Taraflar arasında Doha’da ciddi toplantılar yapılmakta ve ABD, Taliban politikasında birtakım değişikliklere gitmektedir. Bu durum ise Moskova’da rahatsızlık yaratmaktadır. Nitekim Rusya, Taliban politikasında değişikliğe gitmek suretiyle Taliban-ABD ilişkilerindeki gelişmelerin farkında olduğu mesajını vermiştir.
Sonuç olarak Afganistan’da ikinci Taliban döneminin başlamasından büyük memnuniyet duyan Rusya, gelinen nokta itibarıyla Taliban’a olan yaklaşımını değiştirmiştir. Bu durumda Taliban’ın değişmemesi, uluslararası toplumun hassasiyetleri, Rusya’nın müttefikleriyle olan ilişkileri ve ABD-Taliban yakınlaşmasının etkili olduğunu söylemek mümkündür.