Rusya’nın terörle imtihanı: Crocus saldırısı

Rusya’nın başkenti Moskova’daki Crocus Alışveriş Merkezi’ne düzenlenen terör saldırısında en az 143 kişi öldü. Peki, Rusya’daki terör saldırısının arkasında kim var?

1. resim

22 Mart’ta Rusya’nın başkenti Moskova’daki Crocus Alışveriş Merkezi’ne düzenlenen terör saldırısında en az 143 kişi öldü. Saldırıyı terör örgütü Devlet’ül Irak ve’ş Şam’ın (DEAŞ) sözde Horasan Emirliği’nin (ISKP) gerçekleştirdiği iddia ediliyor.

Bu noktada terör örgütlerinin vekalet savaşlarında emperyal aktörler tarafından kullanıldığını hatırlatmak gerekir. Peki, Rusya’daki terör saldırısının arkasında kim var?

Bu sorunun yanıtını vermeden önce saldırganların kimliğine değinmek gerekir. Zira bu da bazı ipuçlarını barındırıyor. Her ne kadar Tacikistan Dışişleri Bakanlığı iddiaları yalanlasa da teröristlerin Tacik vatandaşı olduğu belirtilmekte. Aslında Tacikistan, Rusya ile iyi ilişkileri bulunan bir devlet. Radikalleşme konusunda da Duşanbe yönetiminin tutumu oldukça net. Fakat Tacikistan’ı istikrarsızlaştırmak isteyen aktörlerin radikal grupları kullandığı biliniyor. Bu kez bu grupların Rusya’yı istikrarsızlaştırmak için kullanıldığı söylenebilir. Bu anlamda saldırının hedeflerinden birinin de Rusya - Tacikistan ilişkileri olduğu ortada. Duşanbe - Moskova hattındaki münasebetlerin Crocus saldırısından olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz.

Diğer taraftan gözaltına alınan saldırganlar, örgüt üyeliğinden bahsetmiyor. Bilakis bu saldırıyı para için gerçekleştirdiklerini dile getiriyor. Bu senaryoda da saldırganları kimin azmettirdiği sorusu gündeme geliyor.

Rus yetkililer saldırganların Ukrayna’ya geçmek isterken yakalandıklarını belirterek Kiev yönetimine işaret ediyor. Fakat bu çok gerçekçi değil. Çünkü Ukrayna, Rusya’ya karşı yürüttüğü vatan savunmasında dünyanın desteğini almış durumda. Bu desteğin temelinde ise Ukrayna’nın sivillere saldırmaması, teröre bulaşmaması ve dolayısıyla haklı savaş yürütmesi var. Kiev’deki karar alıcıların rasyonel hareket edeceği düşünülürse, Ukrayna’nın terör saldırısı azmettirmesi beklenemez. Öyleyse saldırının arkasında kim var?

Ukrayna, saldırının kendilerini zor durumda bırakmayı amaçlayan bir Rus provokasyonu olduğunu düşünüyor. Bu zayıf bir olasılık ama imkansız değil. Gelin, 23 - 26 Ekim 2002’ye gidelim ve Moskova tiyatrosu rehine krizini hatırlayalım.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in iktidarının ilk günlerindeki Moskova tiyatrosu rehine krizinde gündem, Rusya’nın Çeçenistan’dan çekilmesiydi. Çeçen ayrılıkçılar, tiyatroyu basmış ve 800’den fazla Rus vatandaşını rehin almıştı. Rus güvenlik güçlerinin tiyatroya girmesiyle 130 rehine ölmüş ve yüzlerce rehine yaralanmıştı. Daha sonra da saldırıda Rus istihbaratının da parmağının bulunduğu iddia edilmişti.

Tahmin edileceği gibi bu olay, Çeçen direnişine leke sürmüş ve meşruiyetini tartışmaya açmıştı. Günümüzde Rusya’ya tamamen biat etmiş Çeçenistan realitesine giden yolda önemli bir viraj aşılımıştı. Bu yüzden de Kiev’in iddia ettiği gibi Ruslar, Ukrayna’yı terörle iltisaklı bir devlet gibi göstermek için bu saldırının organize edilmesini sağlamış ya da saldırıyı önlememe yoluna gitmiş olabilir.

Bununla birlikte saldırıyı Rusya’nın gerçekleştirdiği iddiası ABD’den gelen açıklamaları ve İngiltere’nin bölge politikasını göz ardı etmek anlamına gelebilir. Hatırlanacağı gibi, 7 Mart'ta ABD’nin Moskova Büyükelçiliği, yayınladığı mesaj ile vatandaşlarını kalabalık yerlerden uzak durmaya çağırmış ve Rusya’da terör saldırısı gerçekleşebileceği uyarısında bulunmuştu. Daha sonra bu uyarı Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü John Kirby tarafından da dile getirilmişti.

ABD’nin Rusya’yı zayıflatmak, Rus halkına güvende olmadıklarını hissettirmek istediği herkesin malumu. Aynı ABD’nin Suriye ve Irak’ta terör örgütü PKK/YPG’ye meşruiyet kazandırmak için ilk aşamada terör örgütü DEAŞ’a alan açtığı ve daha sonra DEAŞ ile mücadele argümanını kullanarak hem bölgede varlık gösterdiği hem de PKK/YPG terör örgütünü desteklediği biliniyor. Hatta Suriye ve Irak’taki DEAŞ üyesi teröristlerin Amerikan eskortluğunda tam da ABD, Afganistan’dan çekilmeden önce Afganistan’a geçtiği bilgisi hafızalardaki yerini koruyor. Tüm bunlar ise ABD’nin DEAŞ’ı kullanarak Rusya’ya bir mesaj verme yoluna gitmiş olabileceğine işaret ediyor.

İngiltere faktörünü de göz ardı etmemek gerek. Rusya - Ukrayna Savaşı’nın tıkandığı ve ateşkes senaryolarının konuşulmaya başlandığı her ortamda İngilizlerin süreci sabote ettiği açık. Bu da mevcut durumda da Rusya’nın vurulabilirliği argümanı üzerinden Moskova ile Kiev arasındaki gerilimi artırmaya dönük bir İngiliz hamlesi olabilir.

Son olarak Fransa’dan bahsedilmeli. Çünkü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ukrayna’ya asker göndererek Kiev yönetimini desteklemek istediği son dönemin en çok tartışılan meselesi. Rusya’dan da Macron’a karşı sert açıklamalar geliyor.

Böylesi bir ortamda Fransa, Rusya’ya saldırı üzerinden mesaj vermiş olabilir. Üstelik Fransa’nın Lafarge firması üzerinden terör örgütü DEAŞ’ı finanse ettiği daha önce ifşa olmuştu.

Sonuç olarak Moskova’daki Crocus Alışveriş Merkezi’ne düzenlenen saldırıyı kimin azmettirdiğini söylemek için henüz erken ve birden çok senaryo var. Ancak birilerinin Rusya’yı huzursuz etmek, Putin’i zor durumda bırakmak ve Moskova ile Kiev arasındaki olası müzakere sürecini sabote etmek istediği aşikar. Güçlü olasılık ise saldırının arkasında ABD, İngiltere ya da Fransa’nın olabileceği yönünde.

Tartışma