Suudi Arabistan’ın balistik füze programında Çin izleri
14 Aralık’ta Birleşik Arap Emirlikleri’nin ABD ile hayata geçirmeye hazırlandığı 50 F-35 savaş uçağı, 18 SİHA ve sofistike mühimmattı içeren 23 milyar dolarlık anlaşmadan vazgeçebileceği yönündeki haberler basına yansıdıktan sonra İran Körfezi bölgesinden dikkat çekici haberler gelmeye devam ediyor. BAE ile ABD arasında patlak veren krizin gerisinde, Çin’in BAE’nin Khalifa limanında gizli askeri tesis inşa etme teşebbüssünün ABD tarafından tespit edilmesinin yattığını daha önce yazmıştık. Bu defaki haber ise 23 Aralık’ta CNN International tarafından dünyaya duyuruldu: “Suudi Arabistan kendi balistik füzesini geliştirmek için Çin Halk Cumhuriyeti ile işbirliği yapıyor.”
Çin’in Suudi Arabistan’a balistik füze temin ettiği ABD istihbarat ailesi için “herkesin bildiği bir sır”. ABD’nin Ortadoğu’daki yakın müttefiki olarak bilinen, ABD silah sanayinin bir numaralı müşterisi Suudi Arabistan’ın Çin’den balistik füzelerinin müşterisi olma süreci 1988’de başladı. Bu tarihte S. Arabistan 2 bin 500 kilometre menzilli Dongfeng-3 füzelerini Çin’den temin etti. Suudi Arabistan’ın bu füze hamlesinde, Irak-İran Savaşı sırasında, Irak’ın 1987’den itibaren SSCB’den aldığı Scud-B füzelerini modifiye ederek İran kentlerine karşı kullanması etkili oldu. Irak lideri Saddam Hüseyin’den alınan ilhamla El- Hüseyin adı verilen bu geliştirilmiş füzelerin isabet oranı çok düşüktü.
Suudi Arabistan’ın edindiği DF-3 füzeleri ilk kez 29 Nisan 2014’te bir geçit töreninde kamuoyu tarafından görüldü. Riyad yönetiminin 30 ila 50 adet edindiği tahmin edilen bu füzenin de hedeften 1 ila 4 kilometre şaşma kapasitesi söz konusuydu ve ancak nükleer başlık ile kullanıldığı takdirde etkili olacağı belirtiliyordu.
ABD istihbarat kaynakları 2010 yılında Suudi Arabistan’ın Çin ve Pakistan’dan nükleer başlık taşıyabilen katı yakıtlı DF-21 balistik füzeleri de edindiğini ileri sürdü. “Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması”na bağlı olduğunu açıklayan Pekin yönetimi bu iddiaları reddetti. Ancak bilinmeyen sayıda 1.700 kilometre menzilli DF-21 füzesinin Suudi Arabistan’ın elinde olduğu iddia ediliyor.
2018 yılında Çin’in balistik füze edinme yolculuğunda bir eşik daha aşıldı. Ukrayna’nın, Suudi Arabistan finansmanı ile kısa menzilli bir balistik füze geliştirdiği bilgisine ulaşıldı. Şu anda Rusya’nın Avrupa’ya yönelik önemli bir tehdit unsuru olan ancak Karabağ Savaşı’nda Ermenistan kullanmaya çalıştığında skandal konusu olan İskender sınıfı bir füzeden yola çıkarak Ukrayna’nın bu yeni füzeyi geliştirdiği iddia ediliyor. Grom-2 ( Gök Gürültüsü-2 ) olarak adlandırılan füze 500 kilogramlık patlayıcı başlık taşıyabiliyor ve 280 kilometre menzilli. Grom-2 füzelerinin Suudi Arabistan’a teslimatının 2022 yılında başlayacağı öne sürülüyor.
2019 yılının ilk yarısında ise ABD istihbaratı ve Kongre üyeleri Suudi Arabistan’ın Çin Halk Cumhuriyeti desteği ile kendi balistik füzelerini geliştirmeye yönelik çalışmalar içerisinde olduğuna dair ilk delillere ulaştılar. Al-Watah füze üssünün uydudan elde edilen görüntülerinde füzeler için katı yakıtlı motor üretecek bir tesis tespit edildi. Bu tesiste Çin’e ait en belirgin parmak izi, Çin’deki füze üretim tesislerinde rastlanan türden bir test alanının daha küçük bir örneğine rastlanmış olmasıydı. ABD istihbarat kaynakları Suudi Arabistan’ın kendi balistik füzesini üretmeye ne kadar yakın olduğunu henüz bilmiyor. Ancak bu füze programı son yıllarda ABD ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde zaman zaman tırmanan tansiyonun sebeplerine dair bizleri aydınlatıyor.
Peki ABD’nin uzun süredir yakından takip ettiği bu füze programına dair bilgiler neden 23 Aralık’ta uluslararası kamuoyu ile paylaşıldı? Bunun sebeplerinden biri muhtemeldir ki Viyana’da süren müzakerelerde İran üzerinde bir baskı kurmak olmalı. Nükleer programının denetim altına alınması konusunda ödün vermeyen İran’a, Suudi Arabistan’ın pek yakın bir tarihte balistik füze hatta füzelere sahip olacağı uyarısı yapılarak gözdağı verilmesi muhtemel. Bir diğer ihtimal de İran’ın destekçileri arasında gösterilen Çin’in, balistik füze edinmesi için Suudi Arabistan’a sağladığı teknoloji ifşa edilerek İran-Çin ilişkilerine vurulmak istenen darbe olmalı.
İran ve Suudi Arabistan’ın balistik füze programlarını geliştirdiği, Birleşik Arap Emirlikleri’nin uzay çalışmaları aracılığıyla füze programı yürüttüğü, Suriye ve Ermenistan’ın sivil yerleşim birimlerine karşı balistik füze kullandığı, Karadeniz’de gerilimin her gün arttığı bu jeopolitik ortamda, Türkiye’nin gerek S-400’ler gerek diğer alternatifleri değerlendirerek yüksek irtifa hava savunma sistemlerine neden gereksinim duyduğu her geçen gün daha net anlaşılmakta.
Neredeyse 35 yıldır Çin’den balistik füze temin eden hatta balistik füze üretmek için Çin teknolojisini ithal eden Suudi Arabistan’ın ABD’nin hiçbir yaptırımı ile karşı karşıya kalmaması da, Türkiye’ye karşı uygulanan yaptırım siyasetinin ne denli çifte standartlı olduğunun bir başka kanıtı.