The Hill: ABD; İran, Çin ve Rusya gibi rakipleriyle çok cepheli bir savaşa girebilir mi?
Amerikan ordusu, gri bölge çatışmalarına karşı “çoklu askeri strateji” üretmek zorunda! Peki ABD; İran, Çin ve Rusya gibi rakipleriyle çok cepheli bir savaşa girebilir mi?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından The Hill'de, ABD'nin Hint-Pasifik, Avrupa ve Orta Doğu'daki gerilimler karşısında, nasıl bir askeri strateji izlemesi gerektiğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İran, Kuzey Kore, Çin ve Rusya arasında artan işbirliğine ve oluşan ABD karşıtı eksene dikkat çekilen analizde, ABD'nin bu ülkelerle birçok cephede dolaylı ya da gri bölge çatışmalarına girmiş durumda olduğu ve bunların çok cepheli bir savaşa dönüşebileceği belirtildi.
Analizde ayrıca; ABD'nin askeri harcamaları ve ulusal borcu gibi verilerinin üzerinden geleceğe dair öngörülere yer verildi.
İşte The Hill'de yayınlanan analiz:
İsrihbarat ve İsrail yönetiminin açıklamalarına da yansıdığı üzere, Yahya Sinvar'ın Gazze'nin güneyindeki bir tünelde öldürülmesi biraz tesadüf eseri oldu.
Muammer Kaddafi, Saddam Hüseyin, Hasan Nasrallah ve şimdi de Sinvar gibi pek çok liderin ölümünün sıradan ama bir o kadar da acımasız görünmesi ne kadar ironik.
Peki bu ölüm bir dönüm noktası mı olacak yoksa İsrail'in İran ve İran'ın vekillerine karşı yürüttüğü uzun savaşta yeni bir sayfa mı açılacak?
Her ne kadar İsrail Hamas'ın liderini öldürmüş olsa da Hamas'ı ortadan kaldıramadı. Ayrıca İsrail'in Cuma günü İran'ın belirlenen askeri hedeflerine yaptığı saldırının ardından Ortadoğu daha da tehlikeli bir hal alabilir.
Bunun nedeni sadece o tarihe kadar ABD'nin yeni bir başkana sahip olacak olması ya da bölgedeki taktiksel oyun değil. Zira diğer ülkeler Orta Doğu'daki kaosu ve Amerika'nın siyasetindeki çalkantıları izliyor.
İran elbette ABD'nin Orta Doğu'daki çıkarlarını doğrudan tehdit ediyor ve bu çıkarlara doğrudan saldırmayı da göze alabileceğini gösterdi.
Ama aynı zamanda İran; Kuzey Kore, Çin ve Rusya arasında artan işbirliğini içeren eksenin de bir parçası.
Ve halihazırda ABD, bu ülkelerle birçok cephede dolaylı ya da gri bölge çatışmalarına girmiş durumda.
ABD, Kızıldeniz'de İran destekli Husi isyancıların saldırılarına karşı deniz taşımacılığını korumaya çalışırken, İran'ın bu gruba Rus füzelerinin sevkiyatı için görüşmeler yaptığı bildiriliyor.
Orta Doğu'daki cepheler çoğalırken, Çin Rusya'nın Ukrayna'daki saldırganlığını destekliyor, İran ve Kuzey Kore ise Moskova'ya füze, insansız hava aracı ve diğer silahları sağlıyor.
Bu bağlantılar ağı, ABD ile bu rakiplerinden herhangi biri arasındaki bir çatışmanın birden fazla cepheye yayılma olasılığını arttırıyor.
Eğer ABD geçen 7 Ekim'e hazır değilse, bir sonrakinin neler getirebileceğine daha da az hazırız demektir. Orta Doğu'daki acil tehditlere rağmen Çin, ABD'ye uzun vadede meydan okuyan en önemli güç olmaya devam ediyor.
Ancak ABD'nin mevcut kuvvet yapısında, Orta Doğu'da yapacağı herhangi varlık artırma hamlesi, başka bir yerde gücünü azaltmak anlamına geliyor. İşte bu nedenle ABD, aynı anda birden fazla çatışmaya hazırlıklı olması gerektiğini ortaya koyuyor.
ABD, anavatanı savunmanın yanı sıra Hint-Pasifik, Avrupa ve Orta Doğu'daki tehditlere karşı koyabilecek bir çoklu askeri strateji üretmek zorunda.
ABD kongresi ve yeni yönetimin, kuvvetleri çok taraflı bir çatışma olasılığına karşı konumlandırmak ve donatmak için gerekli yatırımları yapma zorunluluğu ile karşı karşıya. Diğer yandan ABD'nin olası bir savaştaki müttefiklerini desteklemek ve Amerika'nın savunma sanayi temelini güçlendirmek için ek ödenek çıkarması gerekiyor.
ABD'nin şu andaki mevcut 850 milyar dolarlık savunma bütçesi, dünyadaki en büyük bütçe durumunda. Ancak bu bütçe yüksek oranda silah yatırımlarına harcanıyor.
Küresel liderlik, sıradan Amerikalıların daha yüksek vergiler ve yetki programlarında reformlar şeklinde fedakarlık yapmasını gerektirecektir. Bir sonraki yönetim için önemli bir görev, Amerikan yaşamının neden ulusal güvenliğe bağlı olduğu konusunda halkı ikna etmek ve gerekli maliyetleri üstlenmek için kamuoyu desteğini toplamaktır.
Son olarak ABD'nin ulusal borcunun, ülkeyi nasıl büyük bir tehlikeye attığı ile yüzleşmesinin de zamanı gelmiştir.
1997 yılında 6 trilyon dolardan az olan bu borç, şu anda 35 trilyon dolar ve sadece faiz ödemeleri 2024 yılında 870 milyar dolara ulaşacak.
Bu miktar, ABD'nin mevcut savunma bütçesini gölgede bırakıyor ve bunun bedelini ağır ödeyebilir.