Trumpizm ve Türkiye
Donald Trump’ın ABD başkanlık seçimlerini yeniden kazanması Türkiye ile ABD ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına neden olacak. Demokratların soğuk ve mesafeli tutumu yerini doğrudan iletişimin daha aktif olarak kullanıldığı bir sürece bırakacak.
Trumpizm olarak adlandırılan, Trump'ın popülist, milliyetçi ve korumacı siyaset anlayışı bu yeni dönemde ABD'nin iç ve dış politikasına yön vermeye hazırlanıyor. Bu bağlamda Trumpizm’in etkisinde şekillenen Heritage Foundation hazırladığı ve yeni dönem siyasetinin yol haritası olarak görülen “Project 2025” stratejileri doğrultusunda Türkiye-ABD ilişkilerinde nasıl bir sürecin bizi beklediğine bir göz atalım.
Geçmiş Dönem: Güçlü Bağlar ve Stratejik Gerilimler
Trump’ın 2017-2021 yılları arasındaki başkanlık döneminde, ABD-Türkiye ilişkileri liderler arasındaki bağa dayanmasına rağmen stratejik düzeyde ciddi gerginlikler yaşandı. ABD tarafından YPG’ye verilen destek, S-400 krizi ve ekonomik yaptırımlar gibi kritik meselelerde çözümsüzlükler ortaya çıktı. Trump’ın, Rahip Brunson krizinde olduğu gibi ekonomik yaptırımları bir baskı aracı olarak kullanması ilişkilerde gerilimi de artırmıştı. Bu zorluklara rağmen Trump’ın kişisel ilişkilere verdiği önem, diplomatik kanalların yer yer by-pass edilmesini ve bazı sorunların kısa vadede çözülmesini de sağladı.
Yeni Dönemin Başlangıcı
Trumpizm, ABD’de geleneksel siyasi düzene karşı duran, popülist ve milliyetçi bir yaklaşımı ifade ediyor. Trumpizm’in belirleyici unsurları arasında “Önce Amerika” odaklı dış politika, göç karşıtlığı, korumacı ekonomi ve ABD’nin geleneksel ittifaklarının yeniden gözden geçirilmesi yer alıyor. Türkiye ile ilişkilerde pragmatik bir yaklaşımla ABD’nin stratejik çıkarlarını korurken doğrudan liderler arası iletişimi önemseyen bir politika izlenmesini bekleyeceğiz. Geçmiş dönemde yaşananlar ve yeni döneme ait ilk belirteçler, Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel ilişkilerin ön plana çıkaran ve stratejik gerginlikleri sınırlı tutmaya çalışan bir denge politikası ile ilerleneceğine işaret ediyor.
NATO ve Batı ile Bağların Korunması
Trump’a yakın Heritage Foundation’ın hazırladığı Project 2025’in temel hedeflerinden biri, Türkiye’nin NATO ve Batı dünyası ile bağlarının korunması. Trumpizm’in Batı ittifakını yeniden güçlendirme arzusu doğrultusunda, Türkiye’nin Rusya ve Çin ile yakınlaşmasını engellemek önemli bir öncelik olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda Trump’ın Türkiye’ye yönelik daha angaje bir politika izleyerek Türkiye’yi Batı blokunda tutmaya yönelik adımlar atması muhtemel olacak. Trump yönetimi, Türkiye'nin NATO’daki rolüne özel bir önem vererek, Batı ittifakına bağlı kalmasını sağlamak amacıyla diplomatik çabalarını artıracaktır.
YPG/PKK Politikalarında Yeniden Denge Arayışı
Trump’ın ilk döneminde Türkiye ile ABD arasında en büyük gerginlik noktalarından biri, ABD’nin terör örgütü YPG’ye verdiği destekti. Project 2025, ABD’nin YPG’ye desteğinin Türkiye’nin güvenlik endişelerini göz önünde bulundurarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Trump yönetimi, YPG ile olan iş birliğini sınırlayarak ya da Türkiye'nin sınır güvenliğine duyarlı bir denge politikası benimseyerek, bu konuda yeni bir çözüm bulmaya çalışacak daha hassas bir politika izleyecek gibi görünüyor. Türkiye şimdiye kadar Biden yönetiminden asla benzeri bir yaklaşım görmedi.
Erdoğan-Trump İlişkisinin Etkisi
Trumpizm’in liderler arası doğrudan iletişimi önceleyen yapısı, Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki yakın kişisel bağı daha da önemli kılacak. İki liderin doğrudan ve yakın iletişimi, ilişkilerdeki gerilimleri yumuşatmaya katkı sağlayabilir. Yeni dönemde Trump’ın bu ilişkiye dayanarak Türkiye ile doğrudan çözüm arayışına girmesi ve diplomatik krizleri liderler arası iletişim yoluyla çözmesi olası. Ancak kişisel ilişkilerin kurumsal diplomasiye göre daha kırılgan olduğunu hafızalarımızda tutmalıyız. Bu durum iki ülkenin ilişkilerinde istikrar açısından bazı belirsizlikler yaratabilir.
Ortak Stratejik Çıkarlar
Trumpizm’in korumacı ve Çin karşıtı stratejisi doğrultusunda ABD, Project 2025’in de önerdiği gibi Orta Doğu’da güçlü müttefiklerle iş birliğini güçlendirme hedefine odaklanabilir. Türkiye bu stratejide önemli bir role sahip olabilir. Trump yönetimi Türkiye’yi bölgede denge unsuru olarak konumlandırarak, Çin'in artan etkisine karşı bir dengeleyici güç olarak görmeye devam edebilir.
Ekonomik İşbirliği Potansiyeli
Trump, ilk döneminde Türkiye ile ekonomik ilişkileri geliştirmeye yönelik açıklamalarda bulunmuş, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmayı hedeflemişti. Yeni dönemde ekonomik iş birliğinin derinleştirilmesi için çabaların sürmesi arzu ediliyor. Ancak, iki ülke arasında devam eden bazı ticari anlaşmazlıklar ve yaptırımlar sürecin önündeki engeller olarak öne çıkıyor. Ekonomik ilişkilerde ilerleme de siyasi gerginliklerin nasıl yönetileceğine bağlı olarak şekillenecek.
Denge Arayışı Sürecek
Trump’ın yeni başkanlık döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinin, Trumpizm’in pragmatik denge arayışı içinde süreceği söylenebilir. Trump yönetimi, Türkiye’nin Batı’ya bağlı kalmasını sağlamak için diplomatik çabaları yoğunlaştırırken, muhtemelen Türkiye'nin güvenlik endişelerine duyarlı bir YPG politikası izlemeye çalışacak. Erdoğan ile Trump arasındaki kişisel ilişkinin de ilişkilerin genel seyrine olumlu etkiler yapması bekleyeceğiz. Ancak, iki ülke arasında çözüme kavuşturulması gereken birçok stratejik mesele bulunuyor ve bu meselelerin nasıl yönetileceği, Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğini belirleyecek.