Türkiye ve Kuveyt arasında imzalanan savunma sanayii uygulama protokolü ne anlama geliyor?

Bu arada Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu'da eş zamanlı olarak yaşanan krizler nedeniyle savunma ihracatında bir sıçrama yaşadı.

1. resim

Breaking Defense'e konuşan uzmanlar, Kuveyt ile Türkiye arasında imzalanan yeni savunma iş birliği anlaşmasının, küçük Körfez monarşisinin silahlı kuvvetlerini daha iyi donatmasına ve eğitmesine yardımcı olmasının yanı sıra Ankara'ya kârlı Körfez pazarında bir dayanak noktası daha kazandırmasının beklendiğini söyledi.

Kuveyt devlet medyasına göre geçtiğimiz hafta Kuveyt Emiri Şeyh Meshal Al-Ahmed Al-Jaber Al-Sabah, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi ve iki lider, aralarında iki ülkenin savunma bakanlıkları arasında hükümetin savunma sanayii alımlarına ilişkin bir “uygulama protokolü” olarak tanımlanan anlaşmanın da bulunduğu çeşitli anlaşmaların imzalanmasına nezaret etti.

Arab News tarafından yapılan çeviriye göre Şeyh Meşal, "Devletten devlete sözleşmeler yoluyla savunma alanı başta olmak üzere tüm alanlarda ortak işbirliğini güçlendirme arzumuzu teyit ediyoruz" dedi.

Her iki taraf da bu sözleşme protokolü hakkında ayrıntı vermezken uzmanlar, tüm Orta Doğu ülkeleri bölgesel çatışmaların ortasında kabiliyetlerini güçlendirmeye çalışırken Kuveyt'in Türk savunma sistemlerine doğrudan erişim için istekli göründüğünü söyledi.

Katar Üniversitesi profesörü ve Atlantik Konseyi Scowcroft Orta Doğu Güvenlik Girişimi'nin kıdemli üyesi Ali Bakir Breaking Defense'e verdiği demeçte "Kuveyt'in 'savunmadan savunmaya' sözleşmelere yaptığı vurgu, Türkiye ile savunma anlaşmalarının şeffaflığını, doğrudanlığını ve etkinliğini, potansiyel olarak yolsuzluğa yol açabilecek herhangi bir aracının katılımı olmadan iletmeyi amaçlıyor" dedi.

"Kuveyt ve Türkiye 2018'in sonlarında kapsamlı bir ortak savunma anlaşması imzalayarak ortak güvenlik çıkarlarına olan bağlılıklarının altını çizmiş olsalar da Kuveyt, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasında Türkiye'den savunma tedariki konusunda en az aktif olan ülke konumunda."

Kuveyt 2023 yılında, Ukrayna'da meşhur olan Türk Bayraktar TB2 SİHA’ları için 367 milyon dolar değerinde bir sözleşme imzalamıştı. Bakir'e göre bu yeni anlaşma "mevcut işbirliğinin üzerine yenilerini eklemeye hizmet ediyor ve Kuveyt'in Ankara ile savunma ve güvenlik ilişkilerini daha da geliştirmesinin önünü açıyor."

Bakır, "Kuveytliler ordularını modernize etmeye çalışırken, Ankara Kuveyt'in savunma alımlarındaki aslan payına göz dikti" dedi.

"Türkiye, modern, uygun maliyetli ve yüksek kabiliyetli silahlarından bir dizi sunmaya ve Körfez ülkesinin bu yönde bir istek belirtmesi halinde Kuveyt'te bir askeri üs kurmaya hazırdır."

Kuveytli emekli albay ve savunma analisti Zafer Al Ajami, Kuveytli liderlerin TB-2'nin ötesinde, Türk endüstrisinden özellikle insansız hava araçları ve insansız hava araçlarına karşı koyma yetenekleri istediklerini de sözlerine ekledi.

"Kuveyt kötü bir çevrede iyi bir ülke ve tehditler yakın olmasa bile [savunma kabiliyetlerini] güçlendirmek önemli."

Donanımın ötesinde, uygulama protokolünün Kuveyt'in eğitim programlarını da artırabileceğini öngördü.

"Protokolün Kuveyt ve Türkiye arasındaki eğitim programlarını kolaylaştırmasını bekliyorum. Türkiye'nin başta terörle mücadele olmak üzere pek çok alanda deneyimi olduğu için Kuveyt bundan şüphesiz fayda sağlayacaktır" dedi.

Ancak Al Ajami, Körfez monarşisinin ev sahipliği yapacağı bir Türk üssünden söz edilmesine karşı çıktı.

Breaking Defense'e verdiği demeçte "Türkiye kendisini önce yumuşak, sonra da sert savunma sağlayıcısı olarak pazarlıyor, ancak Kuveyt'te bir Türk üssüne birçok nedenden ötürü ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum, bunlardan en önemlisi de Türklerin İngiltere ve ABD gibi uzun menzilli konuşlanma kabiliyetine sahip olmaması ve Kuveyt'in buna ihtiyacı olması" dedi.

Yeni imzalanan idari protokol, Ankara'nın Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerini normalleştirmesinin ve bu ülkelerle savunma bağlarını güçlendirmeye başlayarak daha fazla Körfez angajmanının önünü açmasının ardından geldi.

"Suudi Arabistan ve BAE'nin Türkiye ile normalleşmesi Kuveyt ve Ankara arasındaki savunma iş birliğini daha da kolaylaştırmıştır. Gelişmekte olan bu savunma ve güvenlik ortaklığı Kuveyt'in güvenlik düzenlemelerini çeşitlendirme çabalarını yansıtmaktadır."

Hudson Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan Türk savunma uzmanı Can Kasapoğlu ise Breaking Defense'e verdiği demeçte bu protokolün imzalanmasının "Ankara'nın Kuveyt'in bölgesel güvenlik kaygılarını kabul ettiğini gösterdiğini ve karşılıklı askeri deneyim ve teknik bilgi alışverişine dayanan 2019 Türkiye-Kuveyt savunma planının daha pratik bir devamı olduğunu" söyledi.

BAE, Suudi Arabistan ve Katar gibi diğer Körfez ülkelerinin aksine Kuveyt, ulusal firmalarla yerel savunma üretimine başlamadı ve bu nedenle topraklarını ve varlıklarını savunmanın tek yolu hala silah satın almak.

"İkili ilişkilerini derinleştirmek ve MENA/Körfez pazarıyla askeri varlığını genişletmek Ankara'nın bölgesel ortaklıklarını çeşitlendirmesine ve savunma ihracatını artırmasına da yardımcı oluyor. Orta Doğu'da yükselen İran tehdidi göz önüne alındığında bu özellikle önemlidir. Türkiye buradaki tek NATO ülkesidir" dedi.

Tartışma