Türkiye’yi zayıflatarak NATO’yu güçlendirmek mümkün mü?

Türkiye gibi NATO’nun en önemli gücünü oluşturan orduyu ambargolar ile mi güçlendireceksiniz? Milli müdafaamız söz konusu olduğunda kendi bileğimizin dışında güvenebileceğimiz hiçbir merciinin olmadığını akılda tutmalıyız. 

1. resim

Almanya uzunca bir zamandan bu yana Türkiye’ye karşı uyguladığı silah ambargosunu gevşetme kararı aldığını farklı mesajlarla ortaya koydu. Bu kapsamda ilk etapta 250 milyon Avroluk bir paketin Türkiye’ye ihraç edilmesine yeşil ışık yakıldı.

Alman medyasında çıkan haberlere göre, bu rakamın 336 milyon Avroya kadar çıkması öngörülüyor. Almanya, Türkiye’nin terör ile olan mücadelesi kapsamında gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’nı bahane ederek 2019 yılından bu yana Türkiye’ye ambargo uygulamakta.

Her ne kadar Almaya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar ile tüm insanlık vicdanını yaralayacak şekilde terör ile mücadelede sivillerin, okulların ve hastanelerin vurulabileceğini akla getiren talihsiz açıklamalar yaparak İsrail’in devam eden soykırımına açık destek vermiş olsa da konu Türkiye olduğunda her türden engellemeyi yapmaktan geri durmuyor.

250 milyon Avroluk paketin içeriği

Basına yansıyan haber içeriklerine göre Almanya’nın onay verdiği paketin içeriğinde Deniz Kuvvetleri için ihtiyaç duyulan 100 adet RAM Hava Savunma Füzesi ile DM2A4 torpidolarının olduğu biliniyor.

Bunlara ilaveten Türkiye’nin modernizasyon projelerinde ihtiyaç duyduğu teknik paketin de bu bütçenin içinde yer almasına kesin gözüyle bakılıyor.

Donanmamızın hava savunması için tedarik edilecek hava savunma füzeleri, suların olağanüstü ısındığı coğrafyamızda çok önemli bir açığı kapatacağı muhakkak. Geçtiğimiz yıllarda Washington Times’da çıkan bir yazıda Türkiye’ye açıkça ‘İnebahtı Deniz Savaşını asla unutmayın’ mesajı verilmişti.

Türk Donanmasının hava savunması ne durumda?

Elbette donanmamızın kendisini havadan gelecek tehditlere karşı koruyacak hava savunma sistemleri mevcut lakin gemisavar füzelerinin ulaştığı menzil ve sürat, hava unsurlarının radara yakalanmama özelliklerinin her geçen gün artması, insansız sistemlerin her bir donanma unsuru açısından oluşturduğu tehlike dikkate alındığında, çok daha gelişmiş hava savunma sistemlerine ihtiyaç duyulacağı da aşikardır.

Türkiye bu kapsamda Milli Dikey Lançer Atım Sistemi’ni (MİDLAS) yerli ve milli imkanlar ile ürettikten sonra ilk ateşlemeyi TCG İstanbul fırkateyni üzerinden geçtiğimiz Mart ayı içinde yapmıştı. Ayrıca donanmamız için bir hava savunma muhribinin (TF 2000) 2027 yılında envanterimize girmesi planlanmaktadır.

Aynı konu, donanmamızın kullanımına sunulacak AKYA torpidosu için de geçerlidir. Test atışları başarıyla tamamlanan ağır sınıf torpido kapsamında olan AKYA, düşman denizaltı ve su üstü hedeflerine karşı kullanılabilecektir. Lakin AKYA’nın da donanma unsurlarımızca kullanılabilmesi biraz daha zaman alacaktır.

İşte bu süre içerisinde oluşacak tehditlerin bertaraf edilebilmesi için, Almanya’dan tedarik edilecek hava savunma füze sistemleri ve torpidolar önemli bir açığı kapatacaktır.

EuroFigter uçaklarında engel kalkıyor mu?

Benzer bir durum Türkiye’nin kendi muharip uçağı KAAN’ın TSK envanterine gireceği 2028-2030 yılları arasında oluşacak tehditlerin bertaraf edilmesi açısından da mevcuttur.

Türkiye her ne kadar ABD ile 40 adet F16 Block 70 tedariki için mutabakat muhtırası imzalamış olsa da Eurofighter uçaklarını tedarik etmekten ısrarla vazgeçmiyor.

4.5 nesil olarak bilinen EuroFighter uçaklarının bir kısmının belirlenmiş ülkelerin envanterinden direkt tedarik edilmesi de konuşulan konuların arasında.

Türkiye hali hazırda kullanımda olan bu uçakların bir kısmını, doğrudan üçüncü bir ülkenin envanterinden alma yöntemini seçerse, güçlü bir AESA radarına sahip bir ya da iki filo gücünde bir hava kuvvetini devreye alma başarısını da göstermiş olacak. Fakat burada da Almanya engeli ile karşı karşıya kalıyoruz.

Son günlerde Almanya’nın Eurofighter uçağı üreticisi diğer ülkelerin de baskısıyla satışı onaylayabileceği ve bu kapsamda teknik bir heyetin Türkiye’de bulunduğu biliniyor. Teknik heyetlerin başta lojistik ve teknik konularda alacağı kararlarda bir sorun çıkmazsa konu imza aşamasına geçebilir.

Önümüzdeki günlerde Türkiye’ye resmi bir ziyaret kapsamında gelecek Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile görüşülecek konuların içinde bu konularında olacağı muhakkaktır.

NATO Savunma Bakanları Toplantısı

NATO ülkelerinin savunma bakanları, Brüksel'de İttifak'ın savunma ve caydırıcılığının artırılması, Ukrayna'nın desteklenmesi, Asya-Pasifik ve Avrupa Birliği (AB) ile ortaklıkların güçlendirilmesi gündemiyle toplandı.

Bunlar alışık olduğumuz toplantılar ve gündem maddeleri.

İnsan yukarıdaki bütün yazıyı düşündüğünde Türkiye gibi NATO’nun en önemli gücünü oluşturan ülkenin ordusunu ambargolar ile mi güçlendirmeyi düşünüyorsunuz demeden duramıyor.

Bu yüzden milli müdafaamız söz konusu olduğunda kendi bileğimizin dışında güvenebileceğimiz hiçbir merciinin olmadığını akılda tutarak, çok gerilerden başladığımız savunma sanayisini kimseye, gruba, locaya yem ettirmemek her Türk vatandaşının birincil hassasiyeti olmalıdır.

Tartışma