Washington Post: Cenin krizi, daha büyük olayların habercisi olabilir
Filistinliler, modern tarihin en büyük kaybedenlerinden biri haline geldiler. Cenin krizi, topyekun bir Filistin intifadası anlamına gelecek olan askeri gelişmelerin başlangıcı olabilir.
Birkaç gün önce İsrail ordusu zırhlı araçlar, insansız hava araçları ve roketlerle Cenin şehrine saldırdı ve İsrail-Filistin çatışmasında son tur başladı.
Ancak bu saldırı, iki düşman arasındaki önceki savaşlardan sonrasında olduğu gibi sukunet sürecine girmeyecek dinamikler barındırıyor.
İsrail Salı günü geç saatlerde güçlerinin Cenin'den çekildiğini duyurdu. Ancak bu, devam eden bir askeri eylem ve tepki döngüsünün yalnızca başlangıcı olabilir.
Ortadoğu'da “bitmeyen savaşlar” söz konusu olduğunda, hiçbir şey İsrailliler ve Filistinliler arasındaki sürekli ölüm ve yıkım döngüsüyle boy ölçüşemez.
İsrail, 1967 savaşında Batı Şeria'yı ilk kez işgal ettiğinde ABD, 242 sayılı Kararı onaylamak için BM Güvenlik Konseyi'nin diğer üyelerine katılmıştı. (242 sayılı Karar: Altı Gün Savaşının ardından BM Güvenlik Konseyi tarafından 22 Kasım 1967 tarafından kalıcı bir barışın sağlanması" çağrısı)
Şimdi, Ukrayna'daki savaşın gölgesinde bu karara atıfta bulunmanın tam zamanıdır. "Savaş yoluyla toprak elde edilmesi kabul edilemez ve her devletin güvenlik içinde yaşayabileceği adil ve kalıcı bir barış için çalışılması gerekmektedir.” BM bu kararla, İsrail'in son çatışmalarda işgal ettiği topraklardan çekilmesini talep ediyordu.
İsrail, 1973 savaşında işgal altındaki topraklarını genişletti. Birleşmiş Milletler İsrail'e bu defa; "Ortadoğu'da adil ve kalıcı bir barışı tesis etmeyi amaçlayan uygun himaye altında ilgili taraflar arasında müzakerelerin başlatılması" talebini içeren 338 sayılı kararını açıkladı.
Bu BM kararları, ABD başkanları ve onların diplomatlarının bir çözüm bulmak için bir dizi girişimini de beraberinde getirdi. Ancak bu ABD girişimlerinin her biri aynı temel nedenden dolayı başarısız oldu. İki taraf da gerçek bir uzlaşmayla topraklardan vazgeçmeye hazır değildi.
Filistinli liderler, 1948 öncesi bölgelerin tamamını isteyen halkın tepkisinden korktukları için anlaşmalardan uzaklaştılar. İsrailliler ise, Batı Şeria'daki büyük yerleşim bloklarından çekilmeyi gerektirecek ve sağcı yerleşimcileri kızdıracak şartlar nedeniyle karşı çıktı. Her iki taraf da barışın, bir iç savaş şeklinde bedeli olmasından korkuyordu.
Filistinliler bu on yıllar içinde modern tarihin en büyük kaybedenlerinden biri olarak ortaya çıktılar.
Cenin, hem Filistinliler hem de İsrailliler için başarısızlığın simgesidir. Filistin Yönetimi uzun yıllardır oradaki güvenlikten sorumlu ancak son zamanlarda bu uygulanamaz hale geldi.
Uzun süredir Filistin direnişinin merkezi olan Cenin'de güvenlik özel bir sorun. Şehrin mülteci kampları girilmesi yasak bölge haline geldi ve İsrailli yetkililere göre İsraillilere yönelik “militan saldırıların” merkezi haline geldi.
İsrail, Batı Şeria'da sürekli genişleyen yerleşim birimlerini durdurmayı ve disipline etmeyi reddettiği için bu yangını körükledi. ABD bu konuda İsrail yönetimlerini protesto etti. Ancak, Batı Şeria'nın kendilerine ait olduğunu iddia eden öfkeli İsraillilerin yaşadığı yerleşim birimleri büyümeye devam etti.
Üst düzey bir İsrail güvenlik yetkilisi;
"Yaklaşan bir Filistin ayaklanması, Filistinliler ve İsrail için bir felaket olacak.”
ifadelerini kullanıyor.
Cenin krizi, şimdi 87 yaşında olan Abbas'ın sahneden çekilmesiyle ileride olacakların bir ön habercisi olabilir. Filistin Yönetimi zamanla “bir hiçe” dönüşebilir ve Cenin krizi, muhtemelen topyekun bir Filistin intifadası anlamına gelecek olan tam ölçekli bir askeri işgalin başlangıcı olabilir.