Al Jazeera: İsrail'den suç mahallini temizlemek için işgal planı
İsrail, suç mahallini temizlemeye yönelik “tam işgal” planını onayladı! Peki Gazze'de enkazların altında kalan savaş suçlarını aydınlatmak için neler yapılmalı?
Son Güncelleme: 22.08.2025 - 08:24
Katar merkezli önemli yayın organlarından Al Jazeera'de, İsrail'in yaklaşık iki yıldır süren soykırımını örtbas etmek için attığı yeni işgal planının ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Yaklaşık iki yıllık soykırımın ardından İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Gazze'yi tamamen işgal etme planının onaylanmasının arka planına dair değerlendirmelerin yer aldığı analizde, yaşanan süreç, katilin maktülünü gömmek için olay mahalline dönmesi olarak tanımlandı.
Analizde ayrıca; uluslararası camia, Gazze'ye sınırsız insani yardım ulaştırılmaya ve Filistinlilere hak ettikleri özgürlüğü vermeye zorlayacak adımlar atmaya çağrıldı.
İşte Al Jazeera'de yayınlanan analiz:
Yaklaşık iki yıllık soykırımın ardından İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Gazze'yi tamamen işgal etme ve askeri olarak kontrol altına alma planı, artık İsrail'in ordusu ve kabinesi tarafından da onaylanarak resmi politikası haline dönüştü.
İsrail güvenlik kabinesi Gazze Şehri'nin işgalini onaylayarak, aslında bu soykırımın her zaman nihai hedefi olan şeyi resmileştirdi.
Plan, kasıtlı bir dizi adımdan oluşuyor. Bunlar; önce yok etmek, sonra aç bırakmak, işgal etmek, silahsızlanma talep etmek ve sonunda Filistinlilerin siyasi gücü ve direnme kapasitesi kalmadığında tam bir etnik temizlik gerçekleştirmek.
İşte bu strateji ile birlikte Netanyahu, “Büyük İsrail” hayalin, hayata geçirmeye çalışıyor.
Peki İsrail, neden 22 ay süren sistematik katliamın ardından bu işgali şimdi resmileştiriyor?
Çünkü dünya Gazze'den geriye kalanları görmeden önce suç mahalli temizlenmelidir.
İsrail ordusu son olarak daha geçtiğimiz hafta, Al Jazeera muhabirleri Anas al-Sharif, Mohammed Qreiqeh, Ibrahim Zaher, Mohammed Noufal ve Moamen Aliwa'yı al-Shifa Hastanesi yakınlarındaki bir medya çadırına füze atarak öldürdü.
Onların isimleri, İsrail'in Ekim 2023'ten bu yana öldürdüğü 230'dan fazla gazeteci ve medya çalışanının bulunduğu uzun listeye eklendi.
İsrail, tüm yabancı medyanın Gazze'ye serbestçe erişimini yasakladığından, Filistinli gazeteciler İsrail'in savaş suçlarını haberleştirmek ve belgelemekle tek başına sorumlu hale geldi. Bu suikast, onlara durmaları ve sessiz kalmaları için açık bir mesaj niteliğindeydi.
Bu arada İsrail tarafından, Gazze'ye havadan yardım uçuşlarıyla gelen yabancı gazeteciler de uyarıldı. Zira bu gazetecilerin yayınladıkları hava görüntüleri Gazze'nin yıkımını gözler önüne serdi.
O görüntüler gösterdi ki Gazze diye bir şehir artık yok!
Görüntüler dünya çapında izleyicileri şok etti ve İsrail hükümeti, ilk görüntülerin hemen ardından bu uçuşlarda çekim yapmayı yasakladı ve herhangi bir ihlal olması halinde yardımların durdurulacağını açıkladı.
Ancak İsrail, yabancı medyanın Gazze'ye erişimini sonsuza kadar engelleyemeyeceğini biliyor.
Zira bu soykırım eninde sonunda sona erecek, yardım konvoyları ve yardım görevlileri içeri alınacak ve onlarla birlikte dünya medyası da Gazze'ye girecek.
Ve görünen o ki İsrail; o gün gelmeden önce, kanıtları silmek için acele ediyor. Çünkü dünya Gazze'yi gördüğünde, savaşın Filistinlilerin toplu katliamı ve tarihlerinin silinmesinden başka bir şey olmadığını iddia edemeyecek.
Yeni onaylanan Gazze Şehri'nin tam işgali planı, katilin cesedi saklamak için suç mahalline geri dönmesidir.
Amaç sadece suçları örtbas etmek değil, dünyayı gördüklerimizin gerçek olmadığına ikna etme çabasıdır.
Gazze'deki resmi ölü sayısı 60 binden biraz fazla olarak kabul ediliyor. Ancak birçok uzmanın görüşüne göre bu rakam gerçeğin çok ama çok altında kalmaktadır. Tahminlere göre, yüz binlerce Filistinli öldürüldü ve enkazların altında çok sayıda insan var.
İsrail ordusu, katledilen sivilleri buldozerlerle toplu mezarlara gömdü ve enkazların altından çıkmamaları için, hava saldırıları ile enkazları bile vurdu.
İsrail, yağmaladığı hastanelere silahlar yerleştirdi ve tüneller keşfettiği konusunda yalan söyledi.
Tüm bunlar, İsrail'in zulüm kanıtlarını gömme konusundaki uzun geçmişiyle tam olarak uyuşuyor.
Zira; 1948'den bu yana İsrail yetkilileri, yağmaladıkları Filistin köy ve kasabalarının yıkıntıları üzerine binalar inşa ederek Filistinlilere yönelik etnik temizliği sistematik olarak sildi.
İsrail istihbaratı ayrıca, 1948 Nakba sırasında Siyonist ve İsrail güçlerinin işlediği savaş suçlarının kanıtlarını içeren belgeleri arşivlerden kaldırdı. Kaybolan belgelerin bazıları, Filistinlilere yönelik katliamlar sırasında Siyonist katliamcıların işlediği vahşeti ayrıntılı olarak anlatıyordu.
Örneğin, Hebron yakınlarındaki Dawaymeh köyünde yüzlerce Filistinli erkek, kadın ve çocuk top ateşiyle öldürülmüş veya doğrudan infaz edilmişti ve 1955 yılında, Amatzia yerleşimi Filistin köyünün yıkıntıları üzerine inşa edildi.
İsrail, şu anda Gazze Şeridi'nin kuzeyini işgal ederek, kesinlikle aynı silme ve tahrifat yöntemlerine başvurmak istiyor. İsrail bu şekilde, şimdiye kadar yaptığı gibi, yabancı medyanın haberlerini de kontrol edebileceğini hesaplıyor.
Tam ölçekli işgal
Tam ölçekli işgal, daha fazla katliam ve etnik temizliğin kolaylaştırılmasına da yardımcı olabilir.
Bugüne kadar zorla yerinden edilmeyi reddedenler, katliamlarını mazur göstermek için “militan” olarak etiketlenecekler ve İsrail, soykırımın başlarından bu yana kullandığı sözde “terörist” söylemini öldürdüğü onbinlerce Filistinli sivilin üzerine yıkacaktır.
Toplu yerinden edilme, Filistinlilerin etnik temizlikten ziyade gönüllü olarak göç ettikleri yönünde yeni bir anlatı yaratması nedeniyle örtbas için çok önemlidir.
Kısa vadeli hedef, uymaya istekli olanları güneydeki toplama kamplarına zorlamak ve onları evlerinden ve topraklarından koparmaktır. Zamanla, Filistinlileri başka yerlere sürmek ve geri dönme haklarını reddetmek daha kolay hale gelecektir.
Zira aynı şekilde Nakba mültecileri de Gazze'ye kaçmaya zorlanmış ve daha sonra uluslararası alanda tanınan geri dönüş hakları reddedilmişti.
Gelinen noktada tüm bu gerçekler ışığında uluslararası toplum artık kararlı bir adım atmalıdır.
BM gibi kurumlar, uluslararası hukukun öngördüğü şekilde askeri müdahaleye başvurarak İsrail'i şiddeti derhal sona erdirmeye, Gazze'ye sınırsız insani yardımın ulaşmasını sağlamaya ve Filistinlilere hak ettikleri özgürlüğü vermeye zorlamalıdır.
22 aydır devam eden soykırım, İsrail tarafından enkazların altına gömülmeden harekete geçilmeli ve küresel vicdan rahatlatılmalıdır.
Kaynak:
Al JazeeraİLGİLİ HABERLER
The New Arab: Filistin meselesinde ABD tekeli sona eriyor
The Hill: ABD'nin Rusya ve İran'ın ile çatışması kaçınılmaz hale mi gelecek?
İsrail'in Eurovision'a katılımı onaylandıktan sonra 6 ülke boykot kararı aldı
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
israil, Gazze’deki ateşkese rağmen 2026 savunma bütçesini 34 milyar dolara çıkardı
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


