Bir zamanlar saraydı şimdi müze

Postdamlıların 20. yüzyıla kadar "saray" olarak adlandırdıkları Barok yapı, konut ve kültürel etkinlikler için kullanılan bir binaydı. Bir dönem belediye idare işlevlerine hizmet eden yapı,  2. Dünya Savaşı'nın sonunda yıkılana kadar oldukça hareketli bir tarihe sahipti.

Kraliyetin fikri ile tasarlanan Barberini Sarayı

Barberini Sarayı, 1771-1772'de Büyük Frederick tarafından, Şehir Sarayı veya Stadtschloss'a yakın büyük bir şehir evi olarak inşa edildi. Aziz Nicholas Kilisesi ve Eski Belediye Binası ile birlikte eski pazar meydanı Alter Markt'taki bu topluluk, uzun süredir Prusya krallarının kraliyet koltuğunun en önemli parçasıydı. 

Mimarlar Georg Christian Unger ve Carl von Gontard tarafından tasarlanan saray, Roma'daki Barok Palazzo Barberini'den sonra modellenmiştir. 

Vatandaşlara özel bir ev

Bina, on dokuzuncu yüzyılın ortalarında Kral Frederick William IV tarafından değiştirildi ve yeniden düzenlendi. Arka tarafta bulunan iki kanat yeni yaşam alanları yarattı ve her iki üst katta da Postdam'daki kültür kurumlarının kullanımına yönelik görkemli odalar bulunuyordu. 

19. yüzyılın ortalarından beri Havel Nehri'nin kıyısındaki Palais Barberini, Postdam halkı için merkezi bir konuma sahip konutlar oluşturmanın yanı sıra kamusal yaşam, sanat ve kültür için de bir ortam sağladı. 

Pek çok sergi, sanat piyangoları ve okumaların yanı sıra Clara Schumann, Anton Rubinstein ve Wilhelm Furtwängler gibi büyük sanatçılar da burada konserler verdi. Daha sonra burada şehrin ilk sineması olan Clou Potsdam'ta filmler gösterildi. 2. Dünya Savaşı'na kadar burada bir kütüphane, bir gençlik yurdu ve sivil sendikalar için bir kayıt ofisi vardı. 

İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin 14 Nisan 1945'te Potsdam şehir merkezine düzenlediği hava saldırısı sırasında Palais Barberini neredeyse tamamen yıkıldı. Savaşın önceki yıllarında arka doğu kanadına paletli hava saldırısı için sığınaklar yerleştirilmişti. Şehir hükümetinden kursiyerler bu alanları gece sivil hava savunması için kullandılar. 

Alman Demokratik Cumhuriyeti döneminde site bir park ve otopark olarak kullanılmıştır. 1989 yılında halen SED (Almanya Sosyalist Birlik Partisi) hükümeti altındayken bir belediye tiyatrosunun inşasına başlandı. Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Almanya'nın birleşmesinden sonra tiyatronun duvarı yıkıldı 1991'de alüminyum kaplamalı geçici bir tiyatro olan 'can' inşa edildi. Geçici tiyatro 2006 yılına kadar kullanılmaya devam etti. 

Postdam tarihi merkezinin yeniden inşası

2005 yılında, bir zamanlar Avrupa'nın en görkemli meydanlarından biri olarak kabul edilen  Postdam'ın tarihi merkezinin, yeniden yaratmak için yeniden inşa edilmesine karar verildi. 

Planın bir parçası olarak, Potsdam'ın karakteristik yapılarından biri olan Palais Barberini, orjinal formuna mümkün olduğunca yakın bir şekilde yendien inşa edilecekti. Cepheye ek olarak, kat planı, orantılar ve revak gibi detaylar önceki binanın tasarımına uygun olacaktı. 

2013'ten 2016'ya kadar süren kısa bir inşaat sürecinde mimarlar Hilmer& Sattler ve Albrecht tarafından tasarlanan müze, en modern şartnamelere göre inşa edildi. Proje Hasso Plattner Vakfı tarafından başlatıldı ve oluşturuldu. 

Barberini Müzesi

Bina 2017'de yeniden inşa edildiğinden beri, Picasso, Van Gogh, Rembrandt veya Gerhard Richter üzerine sergiler aracılığıyla siteyi bir kültür mekanı olarak orjinal amacına geri döndürüyor. 

Barberini Müzesi, özel sergilerine ek olarak, Claude Monet, Pierre- Auguste Renoir, Berthe Morisot, Gustave Caillebotte ve Paul Signac'ın başyapıtları da dahil olmak üzere müzenin kurucusu Hasso Plattner'ın Empresyonist ve Post-Empresyonist resimlerinden oluşan geniş koleksiyonunu da sergiliyor.