Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeni anayasa, temiz futbol ve güçlü aile mesajı

• Erdoğan, Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık statüsünün 30. yıl dönümü kutlamaları vesilesiyle düzenlenen forumda, bölgesel ve küresel barış vurgusu yaptı.
• Türkmenistan ziyareti kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi, özellikle Putin ile Ukrayna’daki savaş ve barış çabalarını ele aldı.
• Yeni anayasa çalışmaları, nüfus artış hızı endişesi ve futboldaki adalet arayışı gibi iç gündemdeki konulara değindi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Uluslararası Barış ve Güven Forumu'na katılmak üzere gittiği Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat ziyaretinin ardından yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Ortak tarih, dil, din ve kültüre dayanan Türkiye-Türkmenistan ilişkilerinin her geçen gün daha da güçlendiğini belirten Erdoğan, ekonomik ve ticari iş birliğinin seyrinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Türk iş insanlarının Türkmenistan’ın kalkınmasındaki önemli rolüne vurgu yaparak, Türk firmalarının Rusya Federasyonu’ndan sonra en çok proje gerçekleştirdiği ikinci ülkenin Türkmenistan olduğunu ifade etti. Halihazırda yürütülen 10 milyar dolar tutarındaki 19 projeye ek olarak, 2024 yılında 2 milyar doları aşan ticaret hacminin 5 milyar dolara yükseltilmesi hedefi üzerinde çalışıldığını belirtti.

Beşeri ilişkilerin önemine de değinen Cumhurbaşkanı, Türkmen gençlerinin üniversite eğitimi için Türkiye’yi tercih etmelerinden ve ülkelerine katkı sağlamalarından duyduğu memnuniyeti paylaştı.

Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık statüsüne tam destek

Türkmenistan’ın 12 Aralık 1995’te BM kararıyla elde ettiği daimi tarafsızlık statüsünü 30 yıldır başarıyla sürdürdüğünü hatırlatan Erdoğan, Türkmenistan’ın tarafsızlık kavramını bir barış felsefesine dönüştürme çabalarını takdir ettiğini söyledi. Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olarak, bu statüyü ve barış inşasına yönelik vizyonu desteklemeye devam ettiklerini ifade etti. Forumun, BM tarafından ilan edilen ve Türkiye’nin ortak sunucusu olduğu "Uluslararası Barış ve Güven Yılı" münasebetiyle düzenlenmesinin kutlamalara ayrı bir anlam kattığını belirterek, ev sahipleri Berdimuhammedov ve Berdimuhamedov’a teşekkürlerini iletti.

Putin ile kapsamlı görüşme

Ziyaret kapsamında Türkmenistan Devlet Başkanı ve Milli Lideri’nin yanı sıra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile ikili temaslarda bulunduğunu bildiren Erdoğan, Putin ile yapılan görüşmenin detaylarını paylaştı.

Putin ile ikili ilişkiler, Ukrayna’daki savaş ve bölgesel meseleler hakkında kapsamlı bir görüş alışverişi gerçekleştirdiklerini aktardı. Görüşmede, savaşın çoktan bitmesi gerektiği yönündeki düşüncesini ve Türkiye’nin barış çabalarına yapabileceği katkıları dile getirdiğini belirtti. ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimleriyle başlatılan diyaloğu olumlu bulduğunu ve bu kapsamda Trump ile de barış planını değerlendirme fırsatı bulmayı umduğunu söyledi.

“Karadeniz hesaplaşma alanı olarak görülmemeli”

Rusya-Ukrayna savaşı konusunda Türkiye’nin pozisyonunun bütün aktörlerce bilindiğini vurgulayan Erdoğan, savaşın bitmesi gerektiğini ve Karadeniz’in bir hesaplaşma alanı olarak görülmemesi gerektiğini ifade etti. Böyle bir durumun Rusya ve Ukrayna’ya sadece zarar vereceğini, hiçbir fayda sağlamayacağını belirtti. Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğinin herkesin ihtiyacı olduğunu ve bunun mutlaka sağlanması gerektiğini kaydetti.

“Suriye'de 10 Mart mutabakatı bölgenin geleceği için kritik”

Suriye’de 10 Mart mutabakatının hayata geçirilmesinin bölgenin geleceği açısından kritik bir süreç olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, mutabakatın hedeflerine ulaşılmasının Suriye için en hayırlı netice olacağını söyledi.

Mutabakatın uygulanmasıyla Suriye’nin toprak bütünlüğü, birliği, beraberliği, istikrarı ve müreffeh geleceğe yürüyüşünün pekiştirileceğini ifade etti. Suriye yönetiminin, bütün unsurların bir araya gelmesi vizyonuyla hareket etmesinin önemini vurguladı ve bu yaklaşımın desteklenmeyi hak ettiğini dile getirdi.

Erdoğan, Suriye halkının ortak gelecek hayalinin önemli olduğunu ve bu mutabakatın tuzak kuranların oyunlarını bozacağını ekledi. Türkmen, Arap, Kürt, Sünni ve Nusayri ayırt etmeksizin, kardeş Suriye halkının tamamının barışını, huzurunu ve refahını istediklerini ifade etti.

Türk askeri Gazze’de yer alacak mı?

Gazze’deki olası bir istikrar gücünde Türk askerinin yer almasıyla ilgili henüz kendilerine gelmiş bir teklif veya talep olmadığını belirten Erdoğan, barış için yapılacak her türlü toplantıya ve atılacak her adıma hazır olduklarını ifade etti.

Öte yandan İsrail’in ateşkes ihlallerinin devam ettiğini ve 11 Ekim’den bu yana 370’ten fazla kişinin şehit olduğunu belirterek, İsrail’in taahhütlerini yerine getirmediğini ve insani yardım girişlerinde sıkıntıların sürdüğünü kaydetti. İsrail’in sözlerini yerine getirmesi, ateşkese tam anlamıyla uyması ve Gazze’de hayatın normale dönmesine müsaade etmesi şart olduğunu vurguladı. Kış şartlarının kendini hissettirmeye başlamasıyla barınma sorunlarını ve temel ihtiyaçların karşılanamaması problemini acilen çözmek gerektiğini, bunun için ise İsrail’in oluşturduğu güvenlik sorununun ortadan kalkması gerektiğini ekledi.

Türkiye’nin hiçbir zaman elini taşın altına koymaktan kaçınmayacağını yineledi.

Avrupa birliği süreci ve savunma sanayii atılımları

Avrupa Birliği üyelik sürecinde 50 yılı devirdiklerini ve "tekerlemelerle oyalandıklarını" belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce süreçte olmayan ülkelerin birliğe alındığını ancak 86 milyon nüfusu, sanayisi ve kapasitesiyle AB’ye güç katacak Türkiye’nin hâlâ alınmadığını söyledi. Oyalama sürecinin devam ettiğini, Dışişleri Bakanı ve liderlerle yaptığı görüşmelerde bu durumu sürekli hatırlattığını ifade etti.

NATO’nun en büyük ikinci kara gücü olduklarını ve savunma sanayiinde son yıllardaki atılımların herkesin malumu olduğunu belirterek, bu süreçte gizli-açık kısıtlamalarla ve ambargolarla karşılaştıklarını ancak savunma yeteneklerini geliştirmeye devam ettiklerini kaydetti. Avrupa ülkeleri ile kazan-kazan temelinde her alanda iş birliğini güçlendirmeye hazır olduklarını, Avrupa’nın stratejik bir vizyonla ilişkilere bakmasının onlar açısından da kazanç olacağını söyledi.

“Temiz futbol özlemi adına mücadele sürecek”

Futbolun milyonlarca kişi için bir eğlence aracı olduğunu ve son gelişmelerin kendilerini ciddi manada üzdüğünü dile getiren Erdoğan, idarecisinden yöneticisine ve futbolcusuna kadar birçok ismin skandallara karışmasının hayret verici olduğunu söyledi. Milyonlarca lira transfer ücreti alan insanların bu işin içine nasıl bulaştığını sorguladı. Futbolun ruhunun adalet olduğunu vurgulayarak, bu adaletin tesis edilememesi halinde sahalardan çıkan neticenin asla tatmin etmeyeceğini belirtti.

Futbolun asil ve temiz ruhundan yana olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı, yargı mekanizmasının adil bir şekilde çalışmasıyla bunun tesis edileceğine inandığını söyledi. Hangi kulüpten gelirse gelsin, adaletin çok önemli olduğunu belirterek, bu mücadeleyi tribünlerin sesine, gençlerin hayallerine ve bu milletin temiz futbol özlemi adına sonuna kadar sürdüreceklerini kaydetti.

Dünya kupası hedefi ve TOGG sözü

Bosna Hersek karşısındaki başarılı performansı öven Erdoğan, önlerindeki zorlu Sırbistan maçının önemine değinerek, Sırbistan’ı da yenerek 2027 Dünya Kupası’na doğrudan katılmayı hedeflediklerini söyledi. Maçtan sonra soyunma odasında futbolculara, dünya kupasına gitmeleri halinde yerli ve milli marka TOGG hediye etme sözü verdiğini açıkladı. Takımın bu elemeleri kazasız belasız geçip dünya kupasındaki yerini alacağına inandığını dile getirerek, milletin ve kendilerinin onların yanında olduğunu ifade etti.

Yeni anayasa: Sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı olmalı

Yeni anayasa konusunda somut netice almak için yola çıktıklarını ve soyutta kalmak istemediklerini belirten Erdoğan, şu an itibarıyla hem sivil, hem özgürlükçü, hem de kuşatıcı bir anayasayı yapma arzusu içinde olduklarını söyledi. Milletin "işte benim anayasam" diyeceği bir metin hazırlamak istediklerini ifade etti. Yeni anayasa sözünü bütün siyasi partilerin millete taahhüt ettiğini hatırlatarak, Cumhur İttifakı olarak bu işe sahip çıkacaklarını ve başaracaklarını dile getirdi.

Yeni anayasa çalışmalarına partilerinin en hazır parti konumunda olduğunu, sürekli kurulan ekibin bu işi yürüttüğünü ve kendisinin de brifingler aldığını belirtti. Köhnemiş değil, milletimize her yönüyle benim anayasam dedirtecek bir anayasa hazırladıklarını söyledi. Bu işin takvimi olmadığını, sürekli çalışıldığını ve vakti geldiğinde adımın atılacağını belirterek, bu dönemin işin neticeye bağlanacağı dönem olacağını ifade etti.

‘Güçlü aile-güçlü millet’ vurgusu

Nüfus artış hızı noktasında dertli olduklarını ve bunu artırmanın şart olduğunu belirten Erdoğan, Rusya’nın da "en az iki çocuk" politikasından "en az üç çocuk" söylemine geçtiğini hatırlatarak haklılıklarının ortaya çıktığını söyledi. Aile Yılı derken, ailenin kutsiyetini ifade etmek istediğini, aile kurumunun kutsal olduğunu ve anneyle, babayla, bütün kardeşlerle bu kutsiyeti ihya etmenin önemli olduğunu vurguladı.

Aile ne kadar güçlü olursa milletin de o kadar güçlü olacağını, "Güçlü aile, güçlü millet" ilkesini benimsediklerini dile getirdi. Bu sıkıntının yaşandığını ancak ümitsiz olmadıklarını, yeniden ayağa kalkılacağını ve güçlü ailelerle inşa ve ihya hareketinin yürütüleceğini ifade etti. Aile değerlerini korumanın ülke açısından çok önemli açılımları olacağını ekledi. Ailenin korunmasını konuşurken eğitimin de çok önemli olduğunu belirterek, üniversite sayısının 76’dan 208’e ulaşmasıyla iftihar ettiklerini söyledi. 81 vilayetin 81’ine de üniversite kurduklarını, buralarda kaliteli ve güçlü kariyer sahibi hocaların görev yaptığını, artık Hakkari’den, Ağrı’dan derece yapan öğrencilerin çıktığını ifade etti.

Ailelerin artık "Benim vilayetimde üniversite yok ki" endişesi taşımadığını ve evlatlarını yetiştirip memleketlerindeki üniversiteye göndereceklerini sözlerine ekledi.