Foreign Policy in Focus: İsrail ve Yunanistan'ın Türkiye karşıtı ittifakı derinleşiyor
Yunanistan ve İsrail'in Türkiye'ye karşı ittifak hamleleri çok sayıda başlıkta derinleşiyor! İşte Yunanistan-İsrail işbirliğinin ayrıntıları ve hedefleri.
Son Güncelleme: 01.09.2025 - 06:15
ABD merkezli düşünce kuruluşu Foreign Policy in Focus'da Yunanistan'ın İsrail'in savaş suçlarını nasıl destekledğinin ve Türkiye karşıtı tezleri konusunda nasıl adımlar attığını değerlendiren bir analiz yayınlandı.
Uluslararası toplumda İsrail'in Gazze'deki soykırımına ve saldırılarına karşı tepkilerin giderek arttığı bir dönemde Yunanistan tam tersi bir yol izlediği belirtilen analizde, Yunanistan'ın Avrupa Birliği ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi küresel kurumlarda İsrail'i nasıl desteklediğine dair gelişmelere yer verildi.
Analizde ayrıca; Yunanistan'ın Doğu Akdeniz başta olmak üzere kendi tezleri için Türkiye'ye karşı İsrail ile bareber hareket etme stratejine dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte Foreign Policy in Focus'da yayınlanan analiz:
Uluslararası toplumun büyük bir kısmı İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarından uzak dururken, Yunanistan tam tersi bir yol izliyor.
Hatta; bir zamanlar Filistin davasına olan tarihi dayanışmasıyla tanınan Atina, diplomatik, askeri ve retorik açıdan İsrail'in Avrupa'daki en sesli ve güvenilir müttefiklerinden biri haline geldi.
Bu değişim sadece ideolojiyle açıklanamaz. Yunanistan'ın İsrail'e olan sarsılmaz desteği, daha derin jeopolitik hedefleri yansıtıyor ve bunlar Doğu Akdeniz'deki stratejik konumunu sağlamlaştırmak, Türkiye'ye karşı denge oluşturmak ve enerji ve savunma ortaklıklarına erişimi güvence altına almak.
Ancak bu ittifak, Yunanistan'ın uluslararası hukuk konusundaki güvenilirliğini zedeleyen diplomatik bir bedel getirebilir.
Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, 7 Ekim'deki Hamas saldırılarından sadece iki hafta sonra, İsrail'i ziyaret eden ilk dünya lideri olarak tutumunu açıkça ortaya koydu.
Miçotakis Kudüs'te yaptığı açıklamada;
“Buraya sadece bir müttefik olarak değil, gerçek bir dost olarak geldim”
ifadelerini kullandı ve o günden bu yana Yunanistan, İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki eylemlerini kınayan veya bu eylemlerden uzak duran diğer Avrupa demokrasilerinden ayrıldı.
Son iki yıldır İsrail, savaş suçları, Batı Şeria'da genişleyen işgal ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen soykırım soruşturması da dahil olmak üzere çok sayıda küresel incelemeye maruz kaldı.
Temmuz 2024'te İsrail jetleri, İsrail topraklarından gerçekleştirilen en uzak saldırı olan Yemen'deki hedefleri bombaladı. İsrail medyasına göre birkaç hafta önce, saldırıya katılan uçakların bazıları, uzun menzilli görevleri simüle eden, Girit'teki Souda Körfezi üssünde düzenlenen ortak tatbikatlara katılmıştı.
Belki Yunanistan'ın katılımı doğrudan değildi, ancak bu tatbikatlardaki işbirliği, stratejik uyum konusunda net bir mesaj verdi.
Mayıs 2025'te AB Dışişleri Konseyi, Gazze'deki insani koşulların kötüleşmesine yanıt olarak İsrail ile olan kapsamlı ticaret ve işbirliği anlaşmasını gözden geçirmeyi değerlendirdiğinde karşı çıkan ülkelerin başında yine Yunanistan geliyordu.
Hollanda'nın önerisi, AB'nin 27 dışişleri bakanından 17'sinin desteğini aldı. Ancak Yunanistan, bu adımı desteklemeyen birkaç ülke (Güney Kıbrıs, Almanya, Macaristan, İtalya, Çekya, Hırvatistan, Litvanya ve Bulgaristan dahil) arasındaydı.
İki ay sonra Konsey, Gazze'deki insani durumu iyileştirmek için İsrail'e baskı yapmak amacıyla önerilen 10 önlemin yer aldığı bir listeyi görüşmek üzere yeniden toplandı. Bloka üye 27 ülkenin dışişleri bakanları, İsrail'in insani yardım erişimini iyileştirmeye yönelik yakın tarihli bir anlaşmaya uyumunu “yakından izlemeyi” kabul ettiler. Resmi kayıtlara yansımasa da, karşı çıkan ülkelerden birisi yine Yunanistan'dı.
Daha sonra Yunanistan, Gazze Şeridi'ndeki kıtlık koşullarını kınayan 22 diğer ülkeye katılmayı da reddetti.
Yunanistan bununla da durmadı. Son olarak Temmuz 2025'te, Gazze'deki Filistinlilere BM insani yardımı ulaştırılmasını talep eden 26 Batı ülkesinin ortak bildirisini imzalamadı.
İlişkiler derinleşiyor
2025 yılının Haziran ayında, İsrail ile İran arasında gerginlikler tırmanırken, Netanyahu'nun resmi uçağı “Wing of Zion” Atina'ya indi. Hükümet, uçağın sadece İsrail büyükelçisini taşıdığını ısrarla savundu, ancak uçağın gerçek amacına dair spekülasyonlar yaygınlaştı.
Daha da çarpıcı olanı ise Yunanistan, Netanyahu'nun Yunanistan topraklarına ayak basması halinde UCM tutuklama emrini uygulayıp uygulamayacağını açıklığa kavuşturmayı reddetti.
Yunanistan Hüümet Sözcüsü Pavlos Marinakis, UCM'nin tutuklama emrinin “hiçbir sorunu çözmeyecek bir karar” olduğunu söyleyerek, bunun önemini küçümsedi ve özellikle, Netanyahu'nun Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı geziler, tutuklama emrini uygulamaya daha meyilli ülkeleri atlayarak Yunanistan hava sahasından geçmeyi içeriyordu.
Atina'nın İsrail'e verdiği destek, ortak enerji hedeflerini de yansıtıyor.
Mart 2025'te Yunanistan, İsrail'in “Büyük Deniz Bağlantı Projesi'ni, yani İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan'ı birbirine bağlayan bir denizaltı projesi içerisinde yer alabileceğini açıkladı.
Bu proje, 2017'de önerildiğinden bu yana askıda olsa da, görünen o ki Yunanistan hükümeti, Türkiye'nin bölgesel etkisini sınırlamak için stratejik bir araç olarak projeyi yeniden canlandırmaya istekli.
Ekonomik ilişkiler de başka şekillerde gelişiyor.
İsrail'in Yunanistan'daki gayrimenkul ve turizm sektörlerine yaptığı yatırımlar artmaya devam ediyor. 2025 yılında yaklaşık bir milyon İsrailli turistin Yunanistan'ı ziyaret etmesi bekleniyordu, ancak İran ile yaşanan gerginlikler birçok kişinin seyahat planlarını bozdu.
Yurt içinde, Yunanistan'ın İsrail yanlısı tutumu iktidar partisinin siyasi söyleminin bir parçası haline geldi. Temmuz 2025'te Atina'da Filistin yanlısı bir protesto düzenlendikten sonra, Sağlık Bakanı Adonis Georgiadis, göstericilerin “antisemitist ve Yunanistan'ın en sadık ve değerli müttefiki olan İsrail'in düşmanları” olduğunu söyleyen açıklamalar yaptı.
Georgiadis;
“Onlar istese de istemese de biz İsrail'in yanındayız.”
ifadeleri ile Yunanistan halkına rağmen İsrail'in yanında olduklarını açıkladı.
Gerilimi daha da tırmandıran bir başka olay ise, aynı dönemde Yunanistan Adalet Bakanı George Florides'in bir parlamento oturumu sırasında muhalefeti vatana ihanetle suçlamasıydı.
Florides;
“Muhafazakar milletvekilleri İsrail ile stratejik ittifakı destekliyor, siz (muhalefet) ise Türkiye lehine bu ittifakı baltalamaya çalışıyorsunuz. Türkiye lehine!”
diye haykırdı.
Değişen İttifaklar
Tarihe bakıldığında bu dönüşüm aslında çok dramatik. Zira Yunanistan, İsrail devletini ancak 1990 yılında resmen tanıdı ve bunu yapan son Avrupa ülkesi oldu.
Bu, mevcut başbakanın babası olan Başbakan Konstantinos Miçotakis döneminde gerçekleşti. Yine de Yunanistan, on yıllar boyunca İsrail-Filistin çatışmasına nispeten dengeli bir yaklaşım sergiledi.
Değişim, 2010 yılında Netanyahu'nun bir İsrail başbakanı olarak Yunanistan'a ilk ziyaretini gerçekleştirmesiyle hızlanmaya başladı.
Onu ağırlayan kişi, 1980'lerde Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Yaser Arafat'ın yakın müttefiki olan eski Başbakan Andreas Papandreou'nun oğlu, Başbakan George Papandreou'ydu.
Ancak 2010 yılında İsrail'in Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasıyla Atina, bölgesel bir ortak olarak konumunu güçlendirme fırsatını değerlendirmeye çalıştmaya başladı.
Yunanistan'daki sol kanat SYRIZA hükümeti bile bu süreçten sonra yakınlaşmayı sürdürdü ve 2015 yılında, Başbakan Alexis Çipras, ABD büyükelçiliğini oraya taşınmadan çok önce Kudüs'ü İsrail'in “tarihi başkenti” olarak nitelendirdi.
Hatta Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos, İsrailli mevkidaşı ile bir Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması imzalayarak İsrail'in Yunanistan topraklarında askeri güçlerini konuşlandırmasına dahi izin verdi.
Yunanistan, ABD'den sonra İsrail ile böyle bir anlaşma imzalayan ilk ülke oldu ve ardından Güney Kıbrıs da onu izledi.
Sarsılmaz desteğin bedeli
Yunanistan Türkiye'ye karşı taleplerini uluslararası hukukun katı bir yorumuna dayandırmaya devam ediyor. Bu da, Gazze ve Batı Şeria'da uluslararası hukuku ihlal etmekle suçlanan İsrail'e verdiği coşkulu desteği son derece sorunlu hale getiriyor.
Yunanistan ve Türkiye anlaşmazlıklarını nihayetinde Uluslararası Adalet Divanı'na götürürlerse, Atina'nın ahlaki otoritesi zayıflayabilir.
Bu tutarsızlık, Yunanistan'ın hukuki davasını zayıflatabilir ve Yunanistan'ın dış politika hedeflerini tamamen boşa çıkarabilir.
Küresel kurumların baskı altında olduğu ve uluslararası hukukun sınandığı bir dönemde, Yunanistan'ın ne pahasına olursa olsun İsrail'in yanında yer alma kararı, Doğu Akdeniz jeopolitiğinde yeni bir aşamanın başladığını işaret ediyor.
Ancak bu seçim, nihayetinde Yunanistan'a diplomatik bir bedel ödetebilir.
Kaynak:
Foreign Policy in FocusGDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
etiketler
İLGİLİ HABERLER
The Epoch Times: İsrail ve Türkiye'nin Suriye'deki nüfuz mücadelesi
The Economist: Gazze'deki yıkımın gerçek boyutları ne?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
MSB: Yunan Bakan'ın açıklamaları olumlu atmosfere zarar veriyor
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


