The Epoch Times: İsrail ve Türkiye'nin Suriye'deki nüfuz mücadelesi
Bölgede yaşanan son gelişmelerin ardından, İsrail ve Türkiye stratejik konumunu güçlendirdi. Peki iki ülkenin Suriye'deki nüfuz mücadelesi nasıl sonuçlanacak?
Son Güncelleme: 20.08.2025 - 00:35
ABD merkezli yayın organlarından The Epoch Times'da, son dönemde Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin ardından değişen dengelerin ve Suriye'deki nufuz mücadelesinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Son dönemde Orta Doğu'da yaşanan gelişmelerin tüm bölgeyi yeniden şekillendirdiği tespiti yapılan analizde, bu yeni jeopolitik gerçeklik içerisinde ise İsrail'in ve Türkiye'nin stratejik konumunun giderek güçlendiği belirtildi.
Analizde ayrıca;iki ülke arasında özellikle Suriye'de güçlü bir nufuz mücadelesi başlandığı belirtilerek bu mücadelenin geleceğine dair değerlendirmelerde bulunuldu.
İşte The Epoch Times'da yayınlanan analiz:
Son aylarda Orta Doğu'daki jeopolitik manzara hızla yeniden şekillenirken, İsrail'in ve Türkiye'nin stratejik konumunun giderek daha fazla güçlendiği söylenebilir.
Peki bu durum istikrar için bir reçete olabilir mi, yoksa ileride daha fazla sorunların habercisi mi?
Gazze, işgal altındaki Batı Şeria, Lübnan, Suriye, Yemen ve İran gibi birçok cephede çatışmaya girmiş olmasına rağmen, İsrail şimdilik avantajlı duruma gelmiş gibi görünüyor.
İran'ın askeri liderliği ve altyapısı Haziran savaşında ağır darbe aldı ve bu savaş, ülkenin nükleer programına da zarar verdi, ancak programın ne kadar gerilediği henüz belli değil. İran, 22 Haziran'da ABD'nin Fordow, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerini bombalamasının ardından sessiz kaldı.
İran'ın Lübnan'daki Hizbullah'ı desteklemek için kullandığı ana lojistik güzergâhının kesintiye uğraması da dengeleri etkiledi. Lübnan hareketine gelince, lideri Hassan Nasrallah ve diğer üst düzey isimlerin kaybıyla ciddi şekilde zayıfladı. Şu anda hem iç hem de uluslararası baskı altında ve askeri cephaneliğini teslim etmesi isteniyor.
Aynı zamanda, açlık çeken sivillerin sınırlı insani yardımı almak için kuyruk oluşturduğu Gazze'yi devasa bir katliam alanına çeviren İsrail'in acımasızlığı, uluslararası desteğinin büyük bir kısmını kaybetmesine neden oldu.
Ancak İsrail'in aşırı sağcı hükümeti, Batı ülkeleri desteğini sürdürdüğü (ve Rusya ve Çin gibi diğer ülkeler açıklanamayan bir şekilde tarafsız kaldığı) sürece, dünyanın görüşünü pek umursamıyor.
Sebepsiz saldırılar
Türkiye'ye gelince, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kısa süre önce güneydoğu sınırındaki ana güvenlik tehdidi olan PKK'yı etkisiz hale getirmeyi başardı.
Ayrıca, Suriye'de Beşar Esad'ı iktidardan uzaklaştırıp yerine Ahmed el-Şaraa'yı getirmek gibi uzun süredir peşinde olduğu hedefine de ulaştı. Son olarak Ankara, Rusya-Ukrayna savaşında başvurulacak arabulucu olarak küresel itibarını güçlendirdi.
Türkiye tüm bu hamlelerinin ardından İsrail ile birlikte bölgenin en önemli aktörlerinden biri haline geldi ve bu bağlamda, böylesine istikrarsız bir ortamda istikrara giden yol, artık kaçınılmaz olarak hem İsrail'i hem de Türkiye'yi içeren bir senaryodan geçiyor.
İşte bu noktada Suriye, bu dinamik için en önemli “stres testlerinden” biri haline gelebilir.
Geçen ay, Suriye'nin güneyinde Dürzi ve Bedevi toplulukları arasında çatışmalar yaşanırken İsrail, Suriye rejiminin mevzilerine hava saldırıları düzenledi. İsrail, amacının Dürzileri korumak olduğunu söylese de, gerçek politikası Şam'ın güneyindeki bölgeyi silahsızlandırarak kendi “tampon bölgesini” genişletmeye odaklanmış görünüyor.
Esad'ın çöküşünün hemen ardından İsrail'in Suriye'ye bir dizi sebepsiz hava saldırısı düzenleyerek ülkenin askeri altyapısını yerle bir ettiğini, Batı demokrasilerinin ise her zamanki gibi sağır edici bir sessizlikle karşıladığını belirtmeye gerek bile yok.
Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve diğer bölge ülkeleri Suriye'nin birliğini desteklediklerini ifade ederken, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ayrılıkçı grupların Suriye'yi bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya çalışması halinde Türkiye'nin müdahale edebileceği uyarısında bulundu.
Bölgesel bir güvenlik kaynağına göre, İsrail'in Suriye ile 1974 yılında imzaladığı ateşkes anlaşmasını feshetmeye çalışabileceği ve İsrail'e Golan Tepeleri'nin ötesinde beş yıllık bir geçiş dönemi boyunca varlık gösterme imkanı sağlayacak yeni bir güvenlik düzenlemesi arayabileceği yönünde spekülasyonlar da var.
İsrail'in geçiş dönemlerini ne kadar kolay kalıcı hale getirdiğini düşünürsek, böyle bir hamlenin Şam'da ve muhtemelen Ankara'da da ciddi endişelere yol açması normal olur.
Şüpheler derin
Aynı zamanda, Suriye hükümetinin Dürzi bölgelerini bastırmaya yönelik son girişimleri, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında da endişe yarattı.
SDG, böyle bir senaryoda bir sonraki hedef haline gelebileceğinden korkuyor, ancak şu ana kadar ABD'nin koruması altında bulunuyor.
Bu bağlamda Türkiye, gerekirse Şaraa'nın savunmasına hazır görünüyor ve İsrail ile, Suriye'deki etki alanları konusunda uzlaşma sağlayıp sağlayamayacağı da belirsiz.
Beklendiği gibi, Türkiye'de Washington'un gerçek niyetine dair de şüpheler derin. Ankara, ABD'nin nihayetinde her zaman İsrail'e öncelik vereceğine inanıyor.
Ancak gelecek belirsizliğini koruyor.
Gelinen noktada ise soru şu; Washington, iki önemli bölgesel müttefikini dizginleyerek, farklı etki alanları arasında bölünmüş ve farklı yönlere çekilen Suriye'nin başka bir büyük çatışmayı tetikleyecek kıvılcım olmasını önleyebilecek mi?
Kaynak:
The Epoch TimesİLGİLİ HABERLER
The Guardian: İsrail'e karşı diplomatik tsunami ve etkileri
The New Arab: Türkiye-BAE yakınlaşması bölgesel dengeleri nasıl etkileyecek?
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


