Foreign Policy: Şaraa'nın Rusya ziyareti Batı için ne anlama geliyor?
Suriye lideri Şaraa; Türkiye, İsrail, Rusya ve Batı arasında çok boyutlu bir denge kurmaya çalışıyor. Peki Şaraa'nın Rusya ziyareti Batı için ne anlama geliyor?
Son Güncelleme: 16.10.2025 - 01:41
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed al-Şaraa'nın Rusya ziyaretinin ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Şaraa'nın Moskova ile pragmatik ilişkilerinin aslında Şam'ı ele geçirmesinden önce başladığı iddia edilen analizde; ziyaretteki özellikle askeri gelişmelere atıfta bulunularak Suriye Batı'nın artan tepkisiyle karşılaşabileceği belirtildi.
Analizde ayrıca; Suriye'nin İsrail ve Türkiye ile ilgili ilişkilerine dair de değerlendirmelere yer verildi.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:
2019 yılında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “teröristlerin yuvası yok edilmelidir” açıklamasında bulunmuştu.
Lavrov, Ahmed al-Şaraa'nın Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesi sırasında ise artık teslimiyetçi bir yaklaşım sergiledi. Hatta Şaraa'yı, pragmatist bir lider olarak tanımladı ve geniş çapta övdü.
Şam'ın bu ilişkiden çok şey kazanacağına şüphe yok. Şaraa, acil olarak ihtiyaç duyduğu somut destek çerçevesinde ittifak ağını da çeşitlendirmeye çalışıyor. Ancak böyle bir strateji ciddi riskler taşıyor.
Zira eğer çok ileri giderse, Suriye Batı'nın artan tepkisiyle karşılaşabilir.
Şaraa'nın Moskova ile pragmatik ilişkileri, aslında Şam'ı ele geçirmesinden önce başlamıştı.
Yakın zamanda verdiği bir röportajda Şaraa;
“Güçlerimiz Humus'a vardığında, Ruslar askeri sahneden geri çekildi.”
ifadelerini kullanmıştı.
Nitekim Moskova, o anlarda çökmekte olan Esad rejimini korumaktan ziyade, Suriye'deki kendi stratejik çıkarlarını korumaya kaydırmıştı. Bu çıkarların başında, Hmeimim hava üssü ve Rusya'nın kontrolünde olan Tartus deniz üssü geliyordu.
O zamandan beri, yeni yönetim Rusya'nın üslerine erişimini sürdürmesine izin verdi. Rusya ise Suriye'ye petrol ve buğday tedarik etmeye devam etti ve Aralık 2025'te ülkenin yeni para birimini kabul edecek.
Yeni Suriye hükümeti ayrıca, Moskova ile daha yakın ilişkilerin, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan Rusya'nın, Şaraa yönetimini, Birleşmiş Milletler'de korumasını umuyor.
Daha da önemlisi, Şaraa'nın şu anda aradığı şey, yalnızca Rusya'nın sağlayabileceği savunma silahlarıdır.
İsrail, Aralık 2024'te Suriye'nin askeri kapasitesinin yaklaşık yüzde 85'ini yok ettikten sonra, Şaraa'nın ordusu güçsüz kaldı. Suriye'nin hava savunma sistemi yoktu ve sadece sınırlı sayıda tank ve savaş uçağı vardı.
İsrail ve İran gibi dış aktörler veya Dürzi milisler ve Suriye Demokratik Güçleri gibi iç muhalifler tarafından tehdit edilen Suriye gibi bir ülke için, yetenekleri olmayan personelden oluşan bir ordu istikrarı veya caydırıcılığı garanti edemez.
Şaraa'nın ana destekçisi olan Türkiye, Suriye'ye bazı askeri destek sağladı. Ancak daha ağır silahlar sağlamaya karşı temkinli davranmaya devam ediyor.
ABD ve Batılı müttefikleri ise, bu yıl iki katliama karıştığı iddia edilen bir askeri gücü silahlandırma endişesi nedeniyle bunu yapmak istemiyor.
Tüm bu şartlar altında Şaraa ve bir Suriye savunma heyeti Moskova'yı ziyaret etti. Rus yetkililer, bu görüşmede savunma sanayileri tarafından geliştirilen bir dizi askeri teçhizatı tanıttı. Sunulan sistemler arasında hava savunma sistemleri, dronlar ve zırhlı araçlar yer alıyordu.
Gelişen savunma ilişkileri, her iki taraf için de aslında fırsatçılığı temsil ediyor. İç savaş sırasında Rusya, Esed'in vazgeçilmez askeri tedarikçisiydi ve eski rejime yüzlerce tank ve hava savunma sistemi teslim etti.
Şimdi Moskova, bu rolü yeniden üstlenmeye istekli görünüyor. Ancak bu kez tamamen farklı bir liderle. Bu, Şam'da kim iktidarda olursa olsun, Rusya'nın Suriye'deki üslerini korumaya yönelik kalıcı stratejisinin bir kanıtıdır.
Şaraa'nın yaklaşımı da hesaplı bir yaklaşımdır. Birçok dünya lideri gibi, o da Moskova ile Batı arasında bir denge kurmaya çalışıyor.
Örneğin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin NATO üyeliğini sürdürürken, Rus gazı satın almaya devam ediyor ve hatta Rus hava savunma sistemleri satın aldı. Şaraa da benzer bir strateji izliyor gibi görünüyor.
Rusya ile yakınlaşmasının Batılı liderler arasında yeterince endişe yaratarak, güç paylaşımı ve azınlık hakları konusunda daha katı taleplerinden vazgeçmelerini umuyor olabilir.
Ancak böyle bir yaklaşımda dışsal maliyetler de var ve bunların ne kadar ciddi olacağı henüz belli değil.
Eylül ayında BM Genel Kurulu için New York'u ziyaret eden Şaraa, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da dahil olmak üzere birçok üst düzey Batılı liderle görüştü. Ayrıca, Kiev ile Şam arasındaki diplomatik ilişkileri yeniden kurmayı kabul eden Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ile de görüştü.
Gelinen noktada ise Şaraa şimdi Moskova'ya yakınlaşırsa, tüm bu diplomatik kazanımları tehlikeye atma riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Avrupa Parlamentosu üyeleri, Suriye'nin yeni hükümetini ülkedeki Rus askeri varlığını yasaklamaya çağırdı. Buna karşılık İsrail de, Şam'ın Moskova ile artan bağlarından rahatsız olduğunu açıklamıştı.
Şubat ayında da İsrailli yetkililerin, Türkiye'nin yeni Suriye hükümeti üzerindeki artan etkisine karşı bir denge unsuru olarak gördükleri Rusya'nın Suriye'deki askeri üslerini korumak için Washington'a baskı yaptıkları bildirildi.
Tarihsel olarak İsrail, Moskova'nın Esed rejimini desteklemek için müdahale ettiği dönemde Rusya ile sağlam ilişkiler sürdürdü. İsrail, İran'ın Suriye'deki askeri varlığının genişlemesinden endişe duyduğu için iki ülke arasında iletişim ve çatışma önleme mekanizmaları da kurdu.
Washington ise Suriye'deki Rus üslerinin geleceği konusunda henüz net bir politika belirlemedi.
Ancak Rusya'nın Hmeimim ve Tartus'taki deniz üssünden Akdeniz'e erişim imkanı sağlamasından rahatsız.
Kısacası Şaraa, Ruslarla riskli bir oyun oynuyor ve önümüzdeki günlerde beklenmedik gelişmeler yaşanabilir.
Kaynak:
Foreign PolicyİLGİLİ HABERLER
The Hill: Gazze'de “uluslararası güvenlik gücü” nasıl oluşacak?
The Washington Post: Sızdırılan CENTCOM belgelerinde neler var?
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


