Responsible State Craft: ABD küresel gücünü nasıl kaybediyor?
ABD, küresel jeopolitik etkisini ve yumuşak gücünü nasıl kaybediyor? Trump'ın politikaları ABD çağının sonunu mu getirecek?
Son Güncelleme: 16.04.2025 - 21:11

ABD'nin önemli yayın organlarından Responsible State Craft'da, ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergileri, USIAD'ın zayıflatılması ve müttefiklerine karşı izlediği stratejilerin, ABD'nin küresel rolünü nasıl etkilediğine dair değerlendirmelerin yapıldığı bir ananliz yayınlandı.
2. Dünya savaşı sonrası oluşan küresel düzende tartışmasız olarak en güçlü ve en etkin ülke pozisyonunda olan ABD'nin, son dönemde izlediği politika ile küresel üstünlüğünü kaybettiği belirtilen analizde, Amerika'nın en yakın ortaklarına bile gümrük vergisi uygulayarak ülkenin jeopolitik etkisini de boşa harcadığı tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca, ABD'nin politikalarının bundan sonraki olası küresel etkilerine dair öngörülere yer verildi.
İşte Responsible State Craft'da yayınlanan analiz:
On yıllar boyunca, İkinci Dünya Savaşı'nın muzaffer gücü ve uluslar arasında en zengin güç olarak ABD, küresel nüfuzunu genişletmek için yumuşak ve sert güçleri arasında bir denge görüntüsü yarattı.

Kültürel ve finansal gücüyle ortaya çıkan yumuşak gücü, özellikle Soğuk Savaş sırasında ittifaklar kurmak ve bunları korumak için kullanıldı. Sadece ulusal güvenliğine ya da en yakın müttefiklerinin güvenliğine yönelik doğrudan tehditler ortaya çıktığında sert güce, yani ordusuna geri döndü. Amerika'nın yumuşak gücü kutuplaşmış bir dünyada rakipsizdi.
Eski Başkan John Kennedy'nin 1961 yılında ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nı kurmasının ardından, Amerika'nın gelişmekte olan ülkelerde çok yönlü insani, kalkınma ve kültür programlarına verdiği destek milyonlarca insanın hayatını kurtardı.
Daha da önemlisi, Amerika'nın dünyanın bir numaralı süper gücü olarak yerini sağlamlaştırmasına yardımcı olan siyasi kazanımlar getirdi.

USAID'in kuruluşunu savunan Kennedy 1962'de yaptığı bir konuşmada;
“Yardıma karşı olan insanlar bunun bizim için çok güçlü bir kaynak olduğunu anlamalıdır. Özgürlüğün korunması için nüfuz kullanmamıza izin veriyor. Eğer bu kadar yoğun bir şekilde işin içinde olmasaydık, sesimiz bu kadar güçlü çıkmazdı.”
ifadelerini kullanmıştı.
Son yıllarda USAID'in bütçesi yıllık 40 milyar dolar ile 60 milyar dolar arasında değişiyordu ve bu rakam ABD'nin yıllık bütçesinin yüzde 1'inden daha azdı. Ancak ABD dış politikası üzerindeki etkisi ve desteği muazzamdı.
USAID, su, sağlık, eğitim ve çevre projelerini destekleyerek ve demokratik, ekonomik ve siyasi reformlar için baskı yaparak gelişmekte olan dünya genelinde pek çok projede yer almıştı.

Ancak Amerika'nın sert gücü bu gerçeklikten yoksun değildi. ABD güçlü ordusunu küresel çapta kullandı, demokratik yollarla seçilmemiş hükümetleri görevden aldı ve Amerika'nın ulusal güvenlik çıkarlarına hizmet etmekte başarısız olan maliyetli savaşlara girişti. Bu savaşlar ABD vergi mükelleflerine ağır bir maliyet getirdi.
Gelinen noktada ise Donald Trump'ın ikinci dönem kararlarının bir sonucu olarak, Amerika'nın yumuşak güç kavramı artık parçalanıyor.
Yumuşak ve küresel gücün yok edilişi
Trump'ın ikinci döneminin başlaması ile birlikte ilk olarak USAID'ın bütçesi azaltıldı ve çok sayıda görevi iptal edildi.
Ajansın hayatta kalıp kalmayacağını kimse bilmiyor. Zira, dünya genelinde yüzlerce proje bir gecede sonlandırıldı ve bunun sonuçları dramatik oldu.

Yönetimin politikaları şu anda eğitim değişimlerini ve bursları, kültürel diplomasi programlarını, uluslararası yayıncılığı ve medya erişimini, ekonomik yardım ve kalkınma programlarını, diplomatik çabaları ve kamu diplomasisi girişimlerini etkiliyor. Bazı uzmanlar, Amerika'nın yumuşak güç girişimlerine rağmen, tek kutuplu bir dünyada dünya lideri ve süper güç olarak tanınmayı başaramadığını ve gelişmekte olan liberal demokrasiler için bir model oluşturamadığını düşünüyor.
Zira ABD, yumuşak gücüne rağmen, Irak ve Afganistan'da suç teşkil eden savaşlar yürütmüş ve İsrail'deki apartheid rejimini desteklemiştir.
Amerika'nın 11 Eylül sonrası savaşları milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlandı. Yeni muhafazakarların “rejim değişikliği” mantrası, Orta Doğu'nun büyük bölümünü istikrarsızlaştırmaktan başka bir işe yaramadı.
Beyaz Saray, ABD yardımlarını askıya alırken Amerika'nın en yakın ortaklarından bazılarına gümrük vergisi uygulayarak ülkenin jeopolitik etkisini de boşa harcıyor.

Gümrük vergileriyle ilgili tartışmalar devam ediyo ve bu son hamlenin dünya ticaretini, küreselleşmeyi ve Amerika'nın dünya çapındaki etkisini nasıl etkileyeceğini kimse bilmiyor.
Bugün, Amerika'nın müttefiklerinin birçoğunun yardım kesintileri ve gümrük tarifelerinden zarar göreceği açıktır.
ABD'nin yerleşik dış politika yaklaşımından böylesine büyük bir sapma, küresel ilişkilerin dinamiklerini değiştirecektir. ABD'nin doğrudan yardımlarını kaybetmesi, birçok ülkenin alternatif arayışına girerek politikalarını değiştireceği anlamına gelmektedir.
Bu gerçekleşirse, bir ticaret savaşı dünyayı daha da kutuplaştıracak ve Çin gibi yeni süper güçlere boşluğu doldurma fırsatı verecektir. Ancak daha da önemlisi, Amerika'nın uluslararası sahneden çekilmesi, küreselleşme duraksadıkça, yeni bölgesel ekonomik koalisyonların görevi devralacağı ve mevcut ekonomik dünya düzeninin yerini almaya çalışacağı anlamına geliyor.
Bu da BRICS ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği gibi ekonomik koalisyonların ABD'nin siyasi, askeri ve ekonomik lider olarak bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışacağı anlamına geliyor.

ABD'nin bu hamlesinin nasıl sonuçlanacağını kimse henüz bilmiyor. Mali piyasalar düşmeye devam ederken, dünyayı yeni bir ticaret anlaşmasını kabul etmeye zorlama girişimi umutsuz görünüyor.
Jeopolitik olarak ABD yumuşak gücünü boşa harcıyor ve tamamen kaybetmek üzere. Daha da ilerisi Trump'ın Amerika'yı yeniden ana küresel sanayi merkezi haline getirme hedefi zor görünüyor.
Genel olarak Beyaz Saray, ABD ekonomisini kurtarmak umuduyla Amerika'nın yumuşak gücünden vazgeçiyor.

Yönetimin politikaları şu anda eğitim değişimlerini ve bursları, kültürel diplomasi programlarını, uluslararası yayıncılığı ve medya erişimini, ekonomik yardım ve kalkınma programlarını, diplomatik çabaları ve kamu diplomasisi girişimlerini etkiliyor.
Bazı uzmanlar, Amerika'nın yumuşak güç girişimlerine rağmen, tek kutuplu bir dünyada dünya lideri ve süper güç olarak tanınmayı başaramadığını ve gelişmekte olan liberal demokrasiler için bir model oluşturamadığını düşünüyor.
Kaynak:
GDH Haber

The New York Times: Trump Batı'yı nasıl ikiye böldü?

The Hill: ABD daha başlamadan 3. Dünya Savaşı'nı kaybediyor!

Arab News: Türkiye bölgesel dengeleri yeniden şekillendiriyor!

Arab News: Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönem başladı!
Atlantic Council: Trump'ın Körfez ziyareti nelere odaklanacak?
İran ile Avrupa nükleer müzakereleri İstanbul'da yapacak
Washington Examiner: Trump ve Netanyahu arasında tam bir kopuş mu yaşanıyor?
The New Arab: Türkiye vazgeçilmez bir güç ve ortak haline geliyor!
Al Jazeera: Trump'ın Suriye yaptırımlarını kaldırması ve İran'ın bölgesel yenilgisi
Responsible Statecraft: İstanbul 2.0 görüşmeleri nasıl sonuçlanacak?
RFE/RL: Türkiye'de yapılacak görüşmelerden neler bekleniyor?
Project Syndicate: Trump İran hakkında karar aşamasında
Newsweek: Trump-Netanyahu ilişkilerindeki çatlaklar artık saklanamıyor
The National Interest: Hindistan-Pakistan çatışmasının en büyük kazananı Türkiye oldu
Middle East Eye: ABD ve İsrail dünyayı büyük bir kaosa sürükleyebilir
Foreign Policy: Trump ve Netanyahu çatışma rotasında

