Stratfor: Türkiye-İsrail rekabeti nasıl sonuçlanacak?
İsrail Türkiye'yi hedefleri için tehdit olarak görüyor ve iki ülke arasındaki rekabet giderek artıyor! Peki özellikle Suriye üzerinde atılan karşılıklı hamleler nasıl sonuçlanacak?
Son Güncelleme: 25.08.2025 - 02:01
ABD merkezli olan ve “Gölge CIA” olarak adlandırılan önemli düşünce kuruluşlarından Stratfor'da Türkiye'nin artan askeri gücünün ve özellikle Suriye üzerinden İsrail ile olan rekabetinin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Türkiye'nin savunma sanayisini hızla güçlendirdiği ve KAAN savaş uçaklarını devreye alana kadar da hava üstünlüğünü sağlamak için Eurofighter Typhoon uçakları ve F-16 alımı için hamleler yaptığına dikkat çekilen analizde, İsrail'in bölgedeki saldırılarının ardından Suriye'de de istikrarsızlık istemesinin iki ülkeyi karşı karşıya getirebileceği belirtildi.
Analizde ayrıca, Türkiye'nin artan etkisinin İsrail tarafından bir tehdit olduğuna dikkat çekilerek, ABD'nin bu konudaki rolüne ve iki ülke arasındaki rekabetin geleceğine dair değerlendirmelerde bulunuldu.
İşte Stratfor'da yayınlanan analiz:
Suriye'de, İsrail'in çelişkili çıkarları ve devam eden hava saldırıları, Türkiye'yi kendi askeri güçlenmesini hızlandırmaya itiyor ve bu da kısa süreli bir krize yol açabilecek kazalar ve yanlış hesaplamalar sonucu ortaya çıkacak olayların riskini artırıyor.
Son dönemde Türkiye, özellikle yeni jet alımlarıyla askeri kapasitesini geliştirmeye yönelik bir dizi açıklama yaptı.
Türkiye bununla bağlantılı olarak, 40 adet Eurofighter Typhoon uçağı satın almak için Birleşik Krallık ve Almanya ile bir ön mutabakat zaptı imzaladı. Bu uçakların teslimatı 2026'nın sonlarında başlayabilir. Türkiye ayrıca, 40 adet yeni F-16 savaş uçağı için ABD ile müzakerelerini hızlandırıyor.
İsrail'in bölgede, özellikle Suriye'de giderek daha agresif hale gelen askeri eylemleri, Türkiye'nin yeni askeri modernizasyon hamlesinin aciliyetini artırıyor.
İran'ın vekilleri ve etkisi zayıfladıkça, Türkiye ve İsrail artık bölgenin en güçlü iki ordusuna sahip hale geldi. Bu da Türkiye'nin gelişmiş savaş uçaklarının satın alınmasını hızlandırma çabasının zamanlamasını büyük ölçüde açıklayan yeni bir operasyonel gerçeklik yaratıyor.
İsrail Türkiye'yi hedefleri için tehdit olarak görüyor
7 Ekim 2023'ten sonra İsrail giderek Türkiye'nin etki alanına sızan şahin bir dış politika izlemeye başladı. Hamas, Hizbullah ve Husilere karşı yürüttüğü kampanyalarda İsrail, hassas hedefleme, hava gücü ve diğer gelişmiş yetenekleri kullanarak önemli ve yeni riskler almaya ve rakipleriyle bir zamanlar düşünülemez olan savaşlar yapmaya istekli olduğunu gösterdi.
İsrail'in Haziran 2025'te İran'a düzenlediği saldırılar, tehditler gerçekleşmeden önce onları etkisiz hale getirmek için büyük ölçekli, sınır ötesi saldırılar düzenleme isteğini teyit etti.
Bu yeni güvenlik doktrini kapsamında İsrail, o zamandan beri Suriye'nin güneyi de dahil olmak üzere Orta Doğu'da askeri müdahalelerine devam etti.
Ancak Ankara, İsrail'in giderek daha agresif hale gelen askeri eylemlerini endişe verici buluyor ve bu endişe sadece bölgesel istikrar açısından değil, aynı zamanda Suriye'nin İsrail ile çatışma ve rekabet arenası haline gelme potansiyeli açısından da önemli görülüyor.
Bu durum Türkiye'yi Suriye'ni yeni lider Ahmed el-Şeraa'nın yönetimini destekleyerek Suriye'deki nüfuzunu pekiştirmeye itti ve Türkiye gelişmiş savaş uçaklarını hızla satın alma konusunda adımlar attı.
Bu satın alımlar, mevcut ABD yapımı F-16 filosunun yerli olarak modernize edilmesine odaklanmayı, Türkiye'nin yerli beşinci nesil savaş uçağı KAAN'ın uçuş testlerinin hızlandırılmasını ve KAAN tam olarak faaliyete geçene kadar geçici bir önlem olarak Eurofighter Typhoon'ların teslimatının sağlanmasını içeriyor.
Bu hamleler, Ankara'nın sadece İsrail'i Türkiye'ye veya bölgedeki Türk varlıklarına saldırmayı düşünmekten caydırmakla kalmayıp, Türkiye'nin Suriye'deki nüfuz alanını korumayı da amaçladığını gösteriyor.
Ayrıca, daha modern bir ordu Türkiye'nin Suriye'deki ulusal çıkarları güvence altına almanın ötesinde, Ege ve Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ı caydırmasına, Kafkasya'daki etkisini güçlendirmesine ve Kuzey Afrika, Kızıldeniz ve Karadeniz'de gücünü pekiştirmesine yardımcı olacaktır.
Suriye'deki rekabet
Eski Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'in rejiminin Aralık 2024'te düşüşünün ardından İsrail, Suriye'nin kalan silah stoklarını ve gelişmiş hava savunma sistemlerini yok etmek için sürekli hava saldırıları başlattı. Saldırılar, yeni hükümetin önemli askeri kapasitelerini yeniden inşa etmesini önlemek ve Suriye semalarında İsrail'in uzun vadeli hava üstünlüğünü sağlamak amacıyla gerçekleştirildi.
Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde halihazırda binlerce asker, zırhlı araç, topçu ve insansız hava aracına sahip ve İdlib, Afrin, El Bab, Cerablus, Tel Abyad ve Ras Ayn'de sağlam üsleri bulunuyor. Bu varlık, Türkiye'ye PKK ve uzantıları ile DEAŞ'a karşı kalıcı bir askeri varlık sağlıyor.
Türkiye işte bu nedenlerle önümüzdeki dönemde, Suriye'deki çıkarlarını güvence altına almak ve bölgesel rakiplerine karşı korunmak için daha geniş bir stratejinin parçası olarak hava savunma sistemleri, savaş uçakları ve insansız hava araçlarının satın alınması ve/veya geliştirilmesine öncelik verecektir.
12 Gün Savaşı sırasında hem İran'ın zayıflıklarını hem de İsrail'in hassas vuruş ve hava üstünlüğünü yakından inceleyen Türk planlamacılar, özellikle SIPER uzun menzilli sistemlerin devreye alınması ve Bayraktar TB2 gibi yerli keşif ve saldırı insansız hava araçlarının geliştirilmesinin hızlandırılması yoluyla, katmanlı hava savunma ağındaki kalan boşlukları doldurma çabalarını hızlandıracak.
Ankara ayrıca, hem Suriye'deki stratejik çıkarlarını korumak, hem de ortak hava sahalarında İsrail'in hava üstünlüğüne meydan okumak amacıyla savaş uçağı filosunu modernize etmek için acele edecek.
KAAN 5. nesil hayalet savaş uçağının 2028-29'da hizmete girmesi planlanırken, yeni temin edilen Eurofighter Typhoon'ların geçici bir çözüm olarak 2026 sonuna kadar teslim edilmesi bekleniyor.
Diğer yandan Türkiye, 40 adet yeni F-16 satın alması için bir anlaşma yapmasına rağmen, ABD Kongresi'nin onayı iç siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle hala çözülmemiş durumda.
Türkiye'nin artan savunma etkisi
Türkiye'nin SIPER uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi, 100 kilometreden fazla mesafedeki uçakları, seyir füzelerini ve balistik füzeleri önlemek için tasarlanmıştır. SIPER, bu sınıftaki ülkenin ilk yerli üretim sistemidir ve ABD Patriot veya Rus S-400 gibi yabancı platformlara bağımlılığı azaltma yönünde stratejik bir adımdır.
Önümüzdeki aylarda Türkiye, yüksek ihtimalle Suriye'deki askeri varlığını artırarak, İsrail'in temel çıkarlarına yönelik algılanan tehditleri engellemek için güçlerini konumlandıracak.
Esed sonrası Suriye'de İsrail, gelecekteki güvenlik tehditlerini ve İran'ın etkisini azaltmak için merkezi olmayan, parçalanmış ve zayıflamış bir devlet istiyor. Türkiye ise tersine merkezi otoriteyi konsolide etme çabalarını destekliyor ve bunun, Türkiye'nin sınırlarını güvence altına almasına, Suriyeli mültecileri geri göndermesine ve bölgesel etkisini genişletmesine neden olacağını hesaplıyor.
13 Ağustos'ta Türkiye ve Suriye'nin yeni geçici hükümeti, Türkiye'nin Suriye güçlerine lojistik destek, askeri eğitim, danışmanlık ve teknik yardım sağlayacağı bir savunma işbirliği mutabakatı imzaladı.
Anlaşma, yeni Suriye hükümetinin milisler ve DEAŞ'a karşı koyma yeteneğini geliştirmeyi amaçlıyor ve Türkiye'yi Suriye'nin ana güvenlik ve askeri destekçisi olarak pekiştiriyor.
Türkiye ayrıca, hava savunma sistemleri ve keşif/savaş insansız hava araçları da dahil olmak üzere, Suriye'nin merkezinde bulunan Tiyas Hava Üssü'nde ileri bir askeri varlık kurma planlarını ilerletiyor.
Sonuç
İsrail ve Türkiye'nin Suriye topraklarına eşzamanlı olarak asker konuşlandırması, kısa süreli bir krizi tetikleyebilecek taktiksel olayların riskini artıracak olsa da, daha büyük bir çatışmanın yaşanması olasılığı şimdilik düşük ve bunun için çok sayıda neden var.
Zira İsrail ve Türkiye'nin her ikisi de ABD'nin müttefikleridir ve Türkiye aynı zamanda NATO üyesidir. Ayrıca, İran'a kıyasla Türkiye'nin daha sağlam ekonomisi ve gelişmiş askeri altyapısı, herhangi bir tırmanışın her iki taraf için de son derece maliyetli olmasına neden olacaktır.
Bu nedenle, Türkiye ile İsrail arasında doğrudan ve yaygın bir çatışma olasılığı son derece düşük.
Ancak ABD, NATO müttefiki Türkiye ve güvenlik ortağı İsrail'e olan taahhütleri arasında denge kurmakta zorlanacaktır.
Nitekim ABD diplomasisi, özellikle İsrail'in Suriye hükümet güçlerine yönelik saldırıları sonrasında, Türkiye ve İsrail arasında arabuluculuk yapmıştır. Ancak İsrail'in “stratejik hedeflerinden” taviz vermemesi, Türkiye ile gerilimi tırmandıracak ve ABD askerlerinin ülkeden çekilmesiyle birlikte ABD'nin arabuluculuk çabalarını etkisiz hale getirecektir.
Kaynak:
StratforGDH Digital Telegram kanalına abone olabilirsiniz.
The New Arab: İsrail'in “kıyamet günü yerleşim planı” ve sonuçları
Haberi Görüntüle
İLGİLİ HABERLER
The Atlantic: BM'de Filistin'in tanınması dengeleri nasıl değiştirecek?
The New Arab: İsrail'in “kıyamet günü yerleşim planı” ve sonuçları
The New York Times: Dünya artık İsrail’den nefret ediyor
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


