Şeyh Said ve adamları 100 yıl önce bugün idam edildi
Şeyh Said ve 46 adamı, Diyarbakır'da kurulan Şark İstiklal Mahkemesi tarafından idama mahkûm edildikten bir gün sonra, 29 Haziran 1925'te infaz edildi.
Son Güncelleme: 29.06.2025 - 10:00
- Palu doğumlu olan Şeyh Said, Zaza kökenli ve Nakşibendi tarikatına mensup, bölgenin hem dini hem de aşiretler nezdinde en etkili liderlerinden biriydi.
- Cumhuriyet'in ilanı ve hilafetin kaldırılması gibi inkılaplara karşı dini gerekçelerle 13 Şubat 1925'te başlayan isyan, kısa sürede Doğu Anadolu'nun geniş bir bölümüne yayıldı.
- Ankara hükümeti, isyanı bastırmak için sıkıyönetim ilan etti, Takrîr-i Sükûn Kanunu'nu çıkardı ve isyancıları yargılamak üzere Şark İstiklal Mahkemelerini kurdu.
- Yakalanmasının ardından yargılanan Şeyh Said ve 46 arkadaşı, 28 Haziran 1925'te idama mahkum edildi ve cezaları ertesi gün 29 Haziran’da infaz edildi.
Aslen Palulu olan Şeyh Said, Nakşibendi tarikatının Halidiyye koluna mensup Palulu Şeyh Ali Sebtî’nin torunuydu. Babası Şeyh Mahmud Fevzi Hınıs'ta uzun yıllar yaşamış ve kendisi de burada medreseler kurarak hem müderrislik hem de şeyhlik yapmıştır.
Bölgedeki aşiretler üzerinde büyük bir nüfuza sahip olan Şeyh Said, dini ve sosyal konularda halkın başvurduğu bir otorite konumundaydı. Hamidiye Alayları komutanlarından Cibranlı Hâlid ile evlilik yoluyla akrabalığı bulunuyordu ancak seyyid olduğu yönündeki iddiaları destekleyecek bir kanıt mevcut değildi.
İsyanın patlak vermesine yol açan olaylar hakkında farklı anlatımlar bulunmaktadır. Bir görüşe göre, hükümetin bazı Nesturîlerin geri dönüşünü engellemek için bölgeye asker sevk etmesi ve bu sırada bazı Kürt subayların karşı tarafa geçmesiyle gerilim başladı.
Bu subayların Şeyh Said'e sığınması ve hükümetin onları teslim etmesini istemesi üzerine 11 Şubat'ta çıkan küçük bir çatışma, isyanın ilk kıvılcımı olarak kabul edilir. Diğer bir görüş ise, 1923'te Erzurum'da yeniden teşkilatlanan Âzâdî isimli Kürt hareketinin isyanı planladığı yönündedir.
Ancak Şeyh Said’in bu örgütle doğrudan hareket ettiğine dair yeterli delil bulunmamaktadır. Şeyh Said'in daha sonra mahkemede de belirttiği gibi, 13 Şubat'ta Piran köyündeyken jandarmaların bazı aranan kişileri tutuklamak istemesi üzerine olayların kendi kontrolü dışında ve ani bir şekilde geliştiği ifade edilmektedir.
İsyanın genişlemesi ve hükümetin sert tedbirleri
Olayların patlak vermesinin ardından Şeyh Said'in adamları 17 Şubat'ta Genç vilayetinin Darahini kazasını basarak yönetime el koydu. Bu gelişmenin ardından Şeyh Said, "Emîrü’l-mücâhidîn Muhammed Saîd en-Nakşibendî" imzasıyla bildiriler yayımlayarak isyanın gerekçesini açıkladı.
Bildirilerde, Ankara hükümetinin ve Mustafa Kemal'in uygulamalarının İslam'a aykırı olduğu ve hilafetsiz Müslümanlığın olamayacağı vurgulanıyordu. İsyan kısa sürede genişleyerek bir kolu Diyarbakır'a, diğer kolu ise Varto üzerinden Muş'a yöneldi ve 24 Şubat'ta Elazığ da isyancıların eline geçti.
Ankara'da Başbakan Ali Fethi (Okyar) Bey'in olayı "dini kisveli bir isyan" olarak niteleyip yerel tedbirlerle çözüleceğini düşünmesi, kabinede anlaşmazlığa yol açtı. Hükümetin isyan karşısında yeterince sert olmadığı yönündeki eleştiriler ve baskılar sonucu Ali Fethi Bey 2 Mart 1925'te istifa etti.
Yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen İsmet Paşa (İnönü), 4 Mart'ta güvenoyu alarak devlet otoritesini sağlamak için sert tedbirler alacağını açıkladı. Bu kapsamda Hıyanet-i Vataniyye Kanunu'na dinin siyasete alet edilmesini engelleyecek maddeler eklendi ve 1929'a kadar yürürlükte kalacak olan Takrîr-i Sükûn Kanunu çıkarıldı.
İsyanın bastırılması, yargılama ve idam kararı
Hükümetin aldığı kararların ardından isyanın hedefi olan Diyarbakır'a 7 ve 8 Mart'ta Şeyh Said komutasında büyük bir saldırı düzenlendi. Ancak bu saldırı, şehirdeki askeri birliklerin direnişiyle başarısız oldu ve isyan için bir dönüm noktası teşkil etti.
Bu yenilginin ardından Şeyh Said, aşiretlerden beklediği desteği alamadı ve kendi kuvvetleri üzerindeki hakimiyetini de kaybetmeye başladı. Hükümetin bölgeye yoğun askeri sevkiyatı ve hava harekatları sonucunda isyancılar büyük bir yenilgiye uğratıldı.
Geri çekilmek zorunda kalan Şeyh Said, 15 Nisan 1925'te Muş ile Varto arasındaki Çarınçur köyünde yakalandı. Yakalanan isyancılar, özel olarak kurulan ve Diyarbakır'da görev yapan Şark İstiklal Mahkemesi'nde 26 Mayıs'ta yargılanmaya başlandı.
Şeyh Said mahkemedeki ifadesinde, "isyanın önce tasarlanmış bir hareket olmadığını, kendiliğinden geliştiğini, amacının Diyarbakır’a kadar gidip orada ulemâ ile birlikte şer‘î kanunların uygulanmasının gerekliliğini Ankara’ya bildirmek olduğunu söyledi." Mahkeme, 28 Haziran'da Şeyh Said dahil 47 kişinin idamına karar verdi ve karar ertesi gün infaz edildi.
İsyanın siyasi sonuçları ve Musul meselesine etkisi
Şeyh Said İsyanı, Türkiye'nin iç siyasetinde derin izler bıraktı. İsyan, sertlik yanlısı politikaların güç kazanmasına zemin hazırladı ve yeni kurulmuş olan muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, bir üyesinin isyanla ilişkili olduğu ve programının dini istismara açık olduğu gerekçesiyle kapatıldı.
Takrîr-i Sükûn Kanunu'na dayanılarak çok sayıda muhalif ve gazeteci tutuklandı. 1927'ye kadar görev yapan Şark İstiklal Mahkemeleri, verdiği idam ve mahkumiyet kararlarıyla tek parti iktidarının uzun yıllar boyunca muhalefetsiz bir şekilde sürmesine olanak tanıdı.
Dış politikada ise isyan, o dönemde Türkiye ile İngiltere arasında en önemli sorun olan Musul meselesini doğrudan etkiledi. İsyanın İngilizler tarafından Musul için tertiplendiğine dair kesin deliller olmasa da, Türkiye'nin tüm dikkatini ve askeri gücünü içeriye yöneltmek zorunda kalması, Musul konusunda elini zayıflattı.
Nitekim isyanın bastırılmasından sonra 1926'da imzalanan Ankara Antlaşması ile Musul, Irak'a bırakıldı. Bu durum, isyanın sonuçlarının İngiltere'nin çıkarlarına hizmet ettiği yorumlarına neden oldu.
Kaynak:
İslam AnsiklopedisiGDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
Vatan Caddesi'nde Cumhuriyet'in 102 yıllık gururu: İstanbul ayakta!
Tarihte bugün: TBMM'yi tanıyan ilk İtilaf devleti Fransa ile Ankara Anlaşması imzalandı
Cumhuriyet’in sesleri bu kez Pembe Köşk’te
İç Anadolu'da Cumhuriyet coşkusu: 102. yıl dönümü törenlerle kutlandı
Tarihte bugün: Uşi Antlaşması imzalandı, Osmanlı Afrika'daki son toprağını kaybetti
Bakan Ersoy'dan 10 Kasım mesajı
DİĞER HABERLER
Şanlıurfa’da 12 bin yıllık 'amfi tiyatro' ortaya çıktı
Oylum Höyük kazılarında Hitit dönemine ait yeni çivi yazılı belgeler ortaya çıktı
Tarihte bugün: TBMM'yi tanıyan ilk İtilaf devleti Fransa ile Ankara Anlaşması imzalandı
Karahantepe'de Neolitik Çağ insanlarının yaşadığı 30'dan fazla kulübe bulundu
Tarihte bugün: Uşi Antlaşması imzalandı, Osmanlı Afrika'daki son toprağını kaybetti
Tolstoy'un yeğeni, atasının tutulduğu Yedikule Zindanları'nı ziyaret etti
Tarihte bugün: Fransa'nın son kraliçesi Marie Antoinette giyotinle idam edildi
Mardin'de tarihi değirmenin altından 1500 yıllık mozaik çıktı
Syedra Antik Kenti'nde dünyadaki üçüncü Aziz Pavlus freski keşfedildi
Soğmatar Antik Kenti'nde 3 bin yıllık kamusal yapı keşfedildi


