West Marine’de Ekrem İmamoğlu imzası: 'Git al' dedi, kuzeni çöktü
İtirafçı Adem Soytekin, İmamoğlu’nun kuzeni Cemil İmamoğlu'nun West Marine’deki işletmelere baskı kurarak çökmeye çalıştığını anlattı. Süreç boyunca Ekrem İmamoğlu’nun “Git al, iyi olur” diyerek bu operasyona onay verdiğini öne sürdü.
Son Güncelleme: 15.07.2025 - 14:40
İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmasında çember daralıyor.
Şimdiye kadar eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başta A takımı olmak üzere birçok isim itirafçı oldu. Yolsuzluk ve rüşvet ağını ifşa etti.
En son İmamoğlu’nun en yakınlarından Adem Soytekin 16 Haziran’da itirafçı olmuştu.
İmamoğlu cumhurbaşkanı olunca Murat Çalık da İBB başkanı olacaktı
27 Haziran ve 2 Temmuz’da tekrar ek ifade veren Soytekin, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı hedefi doğrultusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kurmayı planladığı güç yapılanmasına ışık tuttu.
Soytekin, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması durumunda yerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Mehmet Murat Çalık’ı hazırladığını, bu doğrultuda Topkapı’daki projede 5 dairenin birleştirilerek Çalık için özel bir ofis düzenlendiğini anlattı.
Soytekin’in ifadesine göre söz konusu ofisin projelendirmesi, Çalık’ın akrabası olan mimar Mete Evin tarafından yapıldı.
“Keleş de, ben de talimatla hareket ediyorduk”
Ofisin parasının ise, Çalık’ın Balıkesir Güre’deki arsadaki payını İmamoğlu’na devretmesiyle, İmamoğlu tarafından karşılanacağı kararlaştırıldı.
2024 sonunda bu devir işlemini konuşmak için Beylikdüzü’nde toplantı yapıldı. Toplantıya İmamoğlu adına Tuncay Yılmaz, Çalık adına ise Veysel Erçevik katıldı.
Ancak “operasyon yapılması” nedeniyle bu devir gerçekleşmedi ve Soytekin’e herhangi bir ödeme yapılmadı.
Soytekin ifadesinde ayrıca, soruşturmanın medya yansımalarında kendisiyle birlikte eski İBB Spor Klubü Başkanı Fatih Keleş’in hedef haline getirildiğini, oysa bu kişilerin çoğu zaman kullanıldığını söyledi. Keleş’in iradesiyle değil, talimatla hareket ettiğini vurguladı.
“İtirafçı olduktan sonra İmamoğlu’ndan not geldi: ‘Bunu neden yaptın?’
Soytekin’in etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandığının basına yansıması sonrası, İmamoğlu’nun Onur adında bir avukat aracılığıyla kendisine “Kızgın değilim, kırgınım. Neden yaptın? İzahat bekliyorum.” mesajı gönderdiğini söyledi.
İfadenin dikkat çeken bir diğer bölümünde ise, iş insanı Murat Gülibrahimoğlu adına bazı avukatların tutuklu şüphelileri ziyaret ederek “Konuşmayın, dik durun. Çok daha güçlü döneceğiz. Her türlü hazırlığımız tamam.” mesajlarını ilettiği belirtildi. Soytekin’e de bu kişiler tarafından ziyaret yapılabileceği, böyle bir durumda haber vermesi istendi.
“Her şey doğru yapıldı’ demiyorum, ama bazı kişilerin günah keçisi yapılması gerçek sorumluları koruma çabası”
- Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı olduktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Mehmet Murat Çalık’ın geçmesini istiyordu.
- Bu amaçla, Topkapı’daki projemde 5. kattaki 5 daireyi birleştirerek onun için merkezi bir ofis yapılmak üzere hazırladık.
- Ofisin proje çizimini, Murat Çalık’ın akrabası olan mimar Mete Evin yaptı. Bu yerin parasını, Çalık Balıkesir Güre’deki arsadaki payını İmamoğlu’na devredince, İmamoğlu ödeyecekti.
- 2024 sonunda bu devir işlemini konuşmak için Beylikdüzü’nde toplantı yaptık. Toplantıya, Murat Çalık’ı temsilen Veysel Erçevik; Ekrem İmamoğlu’nu temsilen Tuncay Yılmaz katıldı.
- Ancak gerçekleşen operasyon nedeniyle devir yapılmadı ve bana ödeme yapılmadı.
- Soruşturmanın medyaya yansıyan kısmında tüm sorumluluğun Fatih Keleş ve bana yıkılmaya çalışıldığını gördüm. Oysa bu süreçte, Fatih Keleş’in de kullanıldığını bizzat gördüm. “Her şey doğru yapıldı” demiyorum, ama bazı kişilerin günah keçisi yapılması gerçek sorumluları koruma çabasıdır. Fatih Keleş bu konularda kendi iradesiyle değil, verilen talimatlarla hareket etti.
- Etkin pişmanlıktan faydalandığım basına yansıdıktan sonra, avukatım ziyaretime geldi. Bu avukat, ilk savcılık ifademde bulunan Onur isimli avukat üzerinden bana mesaj getirdi.
- Mesajda, Ekrem İmamoğlu “Kızgın değilim, kırgınım. Neden yaptın? İzahat bekliyorum.” demişti. Yine Onur Büyükhatipoğlu, 17’sinde verdiğim ifadeden sonra yanıma geldi.
- Bana, Murat Gülibrahimoğlu’nun avukat gönderip göndermediğini sordu. Ben kimsenin gelmediğini söyledim.
- Bunun üzerine, bazı avukatların Murat Gülibrahimoğlu adına tutukluları ziyaret ettiğini ve “Konuşmayın, dik durun. Çok daha güçlü döneceğiz. Her türlü hazırlık tamam.” mesajlarını ilettiklerini söyledi. “Sana da gelirlerse bana haber ver” dedi.
Soytekin’in savcılığa verdiği etkin pişmanlık ifadesinden sonra yaşanan gelişmeler de yargı sürecine müdahale edildiğine yönelik çok ciddi iddiaları gün yüzüne çıkardı.
Soytekin, ifadesini verdikten sonra kaldığı cezaevinde daha önce hiç görmediği ve kendisinin talep etmediği iki avukatla görüştürüldüğünü, bu avukatların kendisine baskı yaptığını anlattı.
İlk gelen avukatın erkek olduğunu belirten Soytekin, bu kişinin kendisine “Ben devlet tarafından gönderildim, sakın itirafçı olma, devlet bu operasyonların arkasında değil, dik dur devlet yanında olacak” dediğini aktardı. Soytekin, bu sözler üzerine “Madem devlet bizim burada olmamızı istemiyor, neden bizi içeri aldı?” diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi.
Soytekin’in ifadelerine göre ikinci gelen avukatın ise bir kadın olduğunu ve kendisini Tolga Gül isimli bir kişinin avukatı olarak tanıttığını belirten Soytekin, bu avukatın doğrudan tehditkar bir tavırla kendisinden 80 milyonluk bir senet imzalamasını istediğini açıkladı. Soytekin, bu avukata “ablacım” diye hitap ettiğinde, avukat yüksek sesle “Ne ablacım?” diyerek tepki gösterdi ve ismini söylemeyi reddetti.
Soytekin, bu durumu cezaevi görevlisine bildirerek avukatın dışarı çıkarılmasını sağladı. Bu olayın cezaevi kayıtlarında mevcut olduğunu da ekledi.
- Etkin pişmanlık kapsamında savcılığa ifade verdikten sonra cezaevinde kaldığım sırada, benim talebim olmadan iki avukat yanıma geldi.
- Bu iki avukatı daha önce hiç görmemiştim. Kim olduklarını bilmiyorum. Bu kişilerin isimleri cezaevi kayıtlarından temin edilebilir. Gelen avukatlardan biri erkek, diğeri kadındı.
- Erkek avukat bana, “Devlet seni gönderdi, sakın itirafçı olma. Devlet sizin içeride olmanızı istemiyor. Bu operasyonları devlet yapmıyor. Dik dur, devlet senin yanında olacak” dedi.
- Ben de ona, “Madem devlet bizim burada olmamızı istemiyor, neden bizi tutukladı?” diyerek görüşmeyi sonlandırdım.
- Daha sonra gelen kadın avukat, “Zaten itirafçı olmuşsun, dosyanı biliyorum. Bize bir senet vermen gerekiyor” dedi.
- Kendisini Tolga Gül isimli şahsın avukatı olarak tanıttı. Benden 80 milyonluk bir senet vermemi istedi.
- Ben de “Ablacım” diye konuşmaya çalıştım. Bana yüksek sesle, “Ne ablacım?” diyerek bağırdı.
- “İsminizi bilmiyorum, o yüzden öyle dedim” deyince, “Sen benim ismimi ne yapacaksın? Sadece sorulara cevap ver” dedi.
- İsmini vermeyi reddedince görüşmeyi sonlandırdım. Camı tıklayarak infaz koruma memurunu çağırdım.
- Görevliye, “Bu kişiyi tanımıyorum, beni tehdit ediyor” dedim. Bunun üzerine kadın avukat dışarı çıkarıldı.
“İmamoğlu’nun bana faydasından çok zararı olmuştur”
Soytekin, savcılık ifadesinde Ekrem İmamoğlu ile olan ilişkisine ve hakkında yapılan yakıştırmalara dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ticari hayatı boyunca çalışkan ve azimli biri olarak tanındığını belirten Soytekin, kamuoyunda kendisine “İmamoğlu’nun kasası”, “has adamı” veya “sıvacısı” gibi sıfatlar yakıştırıldığını; ancak bunları asla kabul etmediğini söyledi.
İmamoğlu ile aralarında iyi bir ilişki bulunduğunu, ancak hiçbir zaman onun “adamı” olmadığını vurgulayan Soytekin, inşaat sektöründe İmamoğlu siyasete girmeden önce de faaliyet gösterdiğini ve çok sayıda çalışanı bulunduğunu dile getirdi.
Ticaretindeki büyümenin kendi emeğiyle olduğunu, İmamoğlu’nun bu süreçte doğrudan bir etkisi olmadığını söyledi.
Bu yakıştırmalar nedeniyle kamu bankalarından kredi alamadığını, depremler sonrasında düzenlenen birçok ihaleye girmesine rağmen iş alamadığını anlatan Soytekin, “İmamoğlu’nun bana faydasından çok zararı olmuştur” dedi.
“Meğer bu paraların çoğu rüşvet parasıymış”
En dikkat çekici bölümlerde ise, İmamoğlu tarafından organize edilen bazı işlerde kendisine daire devredildiğini ve bu dairelerin parasının çantalarla kendisine gönderildiğini öne sürdü.
Bu paraların önemli kısmının “rüşvet parası” olduğunu, bu gelirlerin kaynağını bilmeden kabul ettiğini ve bu yüzden tutuklu bulunduğunu söyledi.
- Ticari hayatım boyunca çalışkan ve azimli biri olarak tanındım. Kamuoyunda “Ekrem İmamoğlu’nun kasası”, “has adamı”, “sıvacısı” gibi ifadelerle anıldım.
- İmamoğlu ile iyi bir ilişkim vardı, ama hiçbir zaman onun “adamı”, “kasası” ya da “sıvacısı” olmadım. SGK dökümlerimden de görülebileceği gibi sıvacı olarak hiç çalışmadım.
- Ekrem İmamoğlu siyasete girmeden önce de aktif bir şekilde iş yapıyordum, birçok çalışanım vardı. Ticaretimdeki büyüme, kendi emeğimle oldu; İmamoğlu’nun doğrudan katkısı olmadı.
- Bana atfedilen bu yakıştırmalar yüzünden kamu bankalarından kredi alamadım. Deprem bölgelerinde yapılan birçok ihaleye katıldım ama bu yakıştırmalar nedeniyle iş alamadım.
- İmamoğlu’nun bana faydasından çok zararı oldu. Bazı işlerde bana daire devredildi; bu dairelerin parası sonradan çantalarla bana gönderildi.
- Bu işlemleri daha önceki ifadelerimde de anlattım, şimdi yine anlatıyorum. Helal şekilde yürüttüğümü düşündüğüm işlerde aslında paraların kaynağı hakkında bilgim yoktu.
- Meğer bu paraların çoğu rüşvet parasıymış. Bu nedenle şu an tutukluyum. Şirketime gelen paraların kaynağını araştırmak benim görevim değildi, yetkim de yoktu. Bu pozisyona beni kim soktuysa asıl hesabı onların vermesi gerekir.
“Talimat İmamoğlu’ndan dediler”
Soytekin’in savcılık ifadesinin devamında İmamoğlu döneminde belediye bağlantılı organize menfaat zincirine dair çarpıcı iddialarda bulundu.
Soytekin’in ifadeleri, kişisel mal varlıklarının siyasi ve bürokratik baskıyla kamu borçlarına karşılık devredildiğini, bu süreçte belgeler üzerinden sistemli para transferlerinin yapıldığını ortaya çıkardı.
Bahçeşehir bölgesinde kamu ile ilgisi olmayan “Butik Panorama” adlı projesinde ürettiği dairelerden adet 4+1 ve 2+1 daireyi, İmamoğlu’nun talimatı doğrultusunda iki kişiye karşılıksız olarak devrettiğini söyleyen Soytekin, bu kişilerden birinin Serdar Taşkın, diğerinin ise Ercan Saatçi olduğunu belirtti.
Soytekin, dairelerin devrini Ekrem İmamoğlu’nun o dönemki sağ kolu olan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın kendisini arayıp, “İmamoğlu’nun talimatı bu yönde” demesi üzerine yaptığını açıkladı.
Ercan Saatçi’ye verilen dairenin tapusunun doğrudan onun adına olmadığını da belirtti.
İfadeye göre, bu daireler karşılığında hiçbir doğrudan ödeme alınmadı.
Yaklaşık 5-6 ay sonra Zafer Keleş veya Murat Keleş’in, bu dairelerin bedelini nakit olarak şirket çalışanı Serpil’e teslim etti.
Soytekin, tapu kayıtları ve para giriş belgelerini savcılığa sunacağını da belirtti.
Bir başka olayda ise, Beylikdüzü Belediyesi’nden alacağı olan İlhan Akbayır adlı iş insanına, yine İmamoğlu’nun talimatı doğrultusunda, Soytekin’e ait olan ve Yeşilköy’de bulunan lüks bir daire devredildi.
Bu dairenin güncel değerinin 1 milyon doların üzerinde olduğunu belirten Soytekin, tapunun İlhan Akbayır’ın kardeşi adına verilip verilmediğini hatırlamadığını söyledi.
Bu dairenin karşılığı olan para da yaklaşık 7-8 ay sonra sistem üzerinden şirket hesabına yatırıldı.
- Bahçeşehir'de kamu ile ilgisi olmayan Butik Panorama isimli projeyi yaptım. Bu projedeki bir adet 4+1 bahçe dubleks daireyi Serdar Taşkın’a verdim. Bir adet 2+1 daireyi de Ercan Saatçi’ye verdim.
- Ercan Saatçi’ye verilen dairenin tapusu hatırladığım kadarıyla onun üzerine değildi. Bu daireleri verdiğim kişilerden herhangi bir ödeme almadım.
- Mehmet Murat Çalık beni arayıp, “İmamoğlu bu dairelerin Serdar Taşkın ve Ercan Saatçi’ye verilmesini istiyor” dedi. Bu talimat üzerine daireleri devrettim.
- Dairelerin bedeli yaklaşık 5-6 ay sonra nakit olarak Zafer Keleş veya Murat Keleş tarafından, şirketimde çalışan Serpil’e teslim edildi.
- Bu işlemlere dair tapu kayıtlarını ve para giriş belgelerini savcılığa ibraz edeceğim.
- Beylikdüzü Belediyesi’nden alacağı olan İlhan Akbayır’a Yeşilköy’deki bana ait 2+1 bahçe katı lüks bir daireyi devrettim. Bu dairenin güncel değeri 1 milyon doların üzerindedir.
- Mehmet Murat Çalık beni arayıp, “Bu daire İmamoğlu’nun talimatıyla, belediyeden alacağı karşılığında İlhan Akbayır’a verilecek” dedi. Tapuyu Akbayır’ın kardeşinin üzerine verip vermediğimi hatırlamıyorum.
- Bu dairenin parası da yaklaşık 7-8 ay sonra sistem üzerinden şirket hesabıma gönderildi.
İmamoğlu'nun kuzeni, İmamoğlu'nun onanıyla West Marine’e çöktü
Soytekin, 2024 yılında Beylikdüzü West Marine bölgesinde yaşanan ve İmamoğlu’nun kuzeni Cemil İmamoğlu’nun adının geçtiği tartışmalı bir devir operasyonunu savcılığa detaylarıyla anlattı.
İddialara göre, Polonya merkezli bir şirketin işlettiği West Marine tesislerinde, bazı kafe ve işletmeler Okan Çetin ve küçük bir ortağı tarafından alt kiracı olarak işletiliyordu. Bu kişilerin hisseleri, baskı yoluyla Cemil İmamoğlu’na devredilmeye çalışıldı.
Soytekin, bu süreçte kendisinin de katıldığı, Veysel Erçevik, Fatih Keleş, Cem Mamoglu ve Okan Çetin’in de bulunduğu bir toplantıya şahitlik ettiğini söyledi. Toplantıya Cemil İmamoğlu’nu Veysel Erçevik, Okan Çetin’i ise Fatih Keleş’in davet ettiğini belirtti.
Toplantı sırasında Fatih Keleş, Okan Çetin’e dönerek “Sen benim adımı kullanıyorsun”, Cemil İmamoğlu’na ise “Sen de Ekrem İmamoğlu’nun adını kullanıyorsun, ne yapmaya çalışıyorsunuz?” diyerek tepki gösterdi.
Bunun üzerine Cemil İmamoğlu, İmamoğlu ile görüştüğünü, ondan izin aldığını ve “Git al, iyi olur. Biz de düzenlemeye el atarız” dediğini söyledi. Fatih Keleş bu cevaba yorum yapmadı.
Soytekin, Okan Çetin’in elindeki işletmelerin zorla devrettirilmeye çalışıldığını, bu süreçte eşi tarafından işletilen bir dükkânın da alınmak istendiğini, ancak Okan Çetin’in buna karşı çıktığını ifade etti. Devralma girişimleri sürecinde, Okan Çetin’in işletmelerine yönelik mühürleme gibi idari işlemler uygulandığını, baskının bu şekilde artırıldığını belirtti.
Son aşamada, Okan Çetin’in hisseleri karşılığında Cemil İmamoğlu tarafından 105 milyon TL teklif edildiğini, bunun 20 milyon TL’sinin nakit, geri kalanının 12 ay vadeli olması üzerine bir anlaşma zeminine gelindiğini aktardı. Yaşanan süreçle ilgili Okan Çetin’in ciddi mağduriyet yaşadığını ve detaylı anlatımı ondan alınabileceğini ekledi.
- 2024 yılında Beylikdüzü West Marine'de yaşanan bazı devir süreçlerine şahidim.
- Burada, Polonya merkezli bir şirket işletmeciydi. Bazı kafe ve işletmeleri alt kiracı olarak Okan Çetin ve küçük bir ortağı işletiyordu.
- Okan Çetin’in hisseleri zorla elinden alınmaya çalışılıyordu.
- Bu hisselere Cemil İmamoğlu talipti ve çeşitli yöntemlerle almaya çalışıyordu.
- Veysel Erçevik, Fatih Keleş, Cem Mamoglu, Okan Çetin ve benim katıldığım bir toplantıya şahit oldum.
- Bu toplantıya Cemil İmamoğlu’nu Veysel Erçevik, Okan Çetin’i ise Fatih Keleş davet etmişti.
- Toplantıda Fatih Keleş, Okan’a dönerek “Sen benim adımı kullanıyorsun”, Cemil İmamoğlu’na dönerek “Sen de Ekrem İmamoğlu’nun adını kullanıyorsun” diyerek tepki gösterdi.
- Cemil İmamoğlu bu sözler üzerine, Ekrem İmamoğlu ile görüştüğünü, onun kendisine “Git al, iyi olur. Biz de burayı düzenleriz” dediğini söyledi.
- Fatih Keleş bu açıklamaya karşılık bir şey demedi.
- Okan Çetin’in elindeki işletmeler Cemil İmamoğlu’na devredilmeye zorlanıyordu.
- Eşi tarafından işletilen bir dükkân da alınmak istendi. Okan Çetin bunu kabul etmedi.
- Bu süreçte, Okan Çetin’in işlettiği dükkânlara mühürleme gibi idari baskılar uygulandı.
- Son aşamada, Cemil İmamoğlu tarafından Okan Bey’e 105 milyon TL teklif edildi.
- Bu teklifin 20 milyonu nakit, kalanı 12 ay vadeli olarak yapılmıştı.
- Okan Çetin bu süreçte ciddi mağduriyet yaşadı. Detaylarını kendisi daha net anlatabilir.
Kaynak:
GDH Haber
İLGİLİ HABERLER
DİĞER HABERLER
Bakanlık gençleri uyardı! 'Siber dünyanın karanlık dehlizlerinde kaybolmayın'
Süper Lig puan durumu tablosu | TFF ile 4 Aralık Süper Lig puan durumu sıralaması nasıl?
Ak Parti'den eve dönüş düzenlemesi şartı: Örgüt feshi ve 5 yıllık adli takip
Numan Kurtulmuş: Artık raporlama faslına geçiyoruz
Gökyüzü şöleni başlıyor: Yılın son Süper Ay'ı bu gece görünecek
Büyükçekmece’nin ardından Adalar Adliyesi’nde de soygun! 12 silah kayboldu
MSB: Yunan Bakan'ın açıklamaları olumlu atmosfere zarar veriyor
Devlet Bahçeli: Gizli propagandaya ve kapalı mesajlara itirazımız var
Yerli malı haftası ne zaman? Yerli malı haftasında neler yapılır, tarihçesi nedir?
Bakanlık açıkladı: Gıdada 122 bin denetim, 17 işletmeye suç duyurusu


