Wilson Center: Olası Hindistan-Pakistan savaşının küresel etkileri ne olacak?

Olası Hindistan-Pakistan savaşının küresel etkileri ne olacak? ABD ve Çin arasındaki jeopolitik riskler yeni bir boyuta mı taşınacak?

Son Güncelleme: 29.04.2025 - 21:39

Abone Ol

Google News Logo
Wilson Center: Olası Hindistan-Pakistan savaşının küresel etkileri ne olacak?

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Wilson Center'da, son günlerde Hindistan ve Pakistan arasında artan gerilimin olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Yaşanan son gelişmelere ve iki ülkenin reaksiyonlarına bakıldığında, krizin ve krize verilen tepkilerin tarihsel devamlılık çerçevesinde ilerlediği belirtilen analizde, suçlamalar eyleme dönüştükçe, nükleer silahlara sahip iki güç arasında istikrarı bozucu bir çatışma riskinin de her geçen saat arttığı belirtildi.

Analizde ayrıca; yanlış bir hamle ya da yanlış okunan bir sinyalin çatışmaları ABD ve Çin arasındaki jeopolitik bir rekabete dönüştüreceğine dikkat çekildi.

İşte Wilson Center'da yayınlanan analiz:

Dünya, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimin açık bir silahlı çatışmaya dönüşme tehlikesini artan bir endişeyle izliyor. Bunun sadece ekonomik piyasalar üzerinde deği küresel aranedali neredeyse her alanda olumsuz etkileri pek çok kişinin düşündüğünden daha derin olabilir.

Keşmir'in Pahalgam kentinde turistlere yönelik düzenlenen ve 26 kişinin ölümüyle sonuçlanan ölümcül saldırının ardından Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammad Asif, Hindistan'ın askeri müdahalesinin “eli kulağında” olduğu uyarısında bulundu. Son günlerde taraflarca hızlı bir şekilde sınır boyunca takviye birlikler konuşlandırılırken, aynı zamanda da Yeni Delhi, İslamabad'ı saldırının sorumluluğunu üstlenen militan grubu desteklemekle suçladıktan sonra topkeyün bir savaşa dair seçenekleri değerlendirdi.

Yaşanan bu gelişmelere ve iki ülkenin reaksiyonlarına bakıldığında, krizin ve krize verilen tepkilerin tarihsel devamlılık çerçevesinde ilerlediğini ifade etmek gerekiyor.

Krizin tarihi

1947 yılında Pakistan ve Hindistan’ın ayrılmasıyla birlikte iki ülke arasındaki ilişkilerin temel dinamiklerinin değişmediğini söylemek mümkün.

İki ulusun kimliksel farklılığı söylemi ve Keşmir meselesi sürekli olarak bir çatışma unsuru olarak merkezde durdu.

Pakistan’ın bağımsızlığının temel yapı taşlarından olan İki Ulus Teorisi (Two-Nation Theory), iki ülke halkının farklı kimliklere sahip olduğunu belirterek Pakistan’ın bağımsızlığına giden yolda yapı taşı teşkil etmişti.

Nitekim, Pakistan Güvenlik Komitesi’nin son yaşanan terör saldırısı sonrası yaptığı açıklamada “İki Ulus Teorisi”nin haklı çıktığını ifade etmesi bugün hala bu argümanın Pakistan açısından önemini göstermektedir.

Keşmir konusu ise her ülke tarafından sadece milli bir konu olarak değil, varoluşsal bir zorunluluk olarak değerlendirilmektedir.

Bu sebeple, Hindistan ve Pakistan arasında 1947, 1965, 1971 ve 1999 yıllarında olmak üzere birçok kez aktif savaş yaşandı.

Ancak bu tarihsel sorun, özellikle 2000’li yıllardan itibaren “terörü destekleme/terörizmle mücadele” kavramları etrafında yeniden şekillendi ve bu bağlamda, Hindistan, Keşmir’deki silahlı direniş ve radikal grupların faaliyetlerini doğrudan Pakistan’ın desteklediğini savunarak Pakistan’ı uluslararası arenada terörü destekleyen bir ülke konumunda göstermek istemektedir.

Özellikle Hindistan’da gerçekleşen 2001 Parlamento saldırısı, 2008 Mumbai saldırıları ve son olarak 2019 Pulwama saldırısı, Hindistan’ın bu söylemini sertleştirdiği dönüm noktaları olmuştur. Pakistan ise bu suçlamaları reddederek, Keşmir halkının kendi kaderini tayin hakkını savunduğunu belirtmektedir.

Bunlarla beraber, güncel durumda, Hindistan’ın Keşmir bölgesine yönelik attığı tek taraflı adımların da gerilimi tırmandırdığı ve durumu daha karmaşık hale getirdiğini söylemek mümkündür.

Hindistan’ın 2019 yılında kendi idaresi altındaki Cammu ve Keşmir bölgesine özel statü sağlayan Anayasa’nın 370. Maddesini kaldırması ve bölgenin nüfus dengesinin değişimine yönelik attığı adımlar, konuyu daha karmaşık hale getirmektedir.

Bu madde, Hindistan idaresindeki Cammu ve Keşmir’in kendi yasalarını yapması ve bölge dışındakilerin buralarda mülk edinmesi gibi konularda sınırlamalar getirmesi bir koruma kalkanı olarak görülmekteydi.

Bu yasanın kaldırılmasıyla Hindistan, Keşmir konusunun kendi iç meselesi olduğunu ve konunun uluslararası bir boyutunun olmadığını tekrar vurgulamış oldu. Buna mukabil, bölgede, özellikle Müslüman halkın ve siyasetçilerin yasanın gevşetilmesi ile ilgili birtakım talepleri olduğu da bilinmektedir.

Bu bakımdan, son terör saldırısıyla birlikte, bölgedeki gerilimin ana unsuru olan yasal hakların tanınması ve güvenlik eksenli tartışmalar yeni bir boyut kazanacaktır.

Sonuç

Suçlamalar eyleme dönüştükçe, nükleer silahlara sahip iki güç arasında istikrarı bozucu bir çatışma riski de her geçen saat artıyor.

Şüphesiz olarak Keşmir, her zaman Hindistan ve Pakistan arasında bir parlama noktası olmuştur. Ancak mevcut açmaz bu defa çok daha tehlikeli bir noktaya doğru ilerliyor.

Ticaret savaşları nedeniyle zaten gergin olan küresel piyasalar, düşmanlıklar derinleşirse, özellikle de enerji kaynakları veya önemli bölgesel ticaret yolları tehdit edilirse bir darbe daha alabilir.Sürecin küresel etkileri daha da genişleyebilir ve mevcut jeopolitik manzara çok daha parçalanmış bir hale gelebilir.

Zira küresel rekabette stratejik hesaplar sertleştikçe, yanlış hesaplama olasıkları da artıyor.

Yanlış bir hamle ya da yanlış okunan bir sinyal çatışmaları çok daha tehlikeli bir boyuta taşıyabilir ve ABD ve Çin arasındaki jeopolitik riskler yeni bir boyuta taşınabilir.

Kaynak:

GDH Haber

GDH uygulamasını indir,

gelişmelerden anında haberdar ol!

etiketler
Hindistan
Pakistan
ABD
Çin
Ortadoğu
Loading Spinner