Foreign Policy: “Yeni Ortadoğu” söylemleri ve gerçekler
Mısır-İsrail Barış Antlaşması, Körfez Savaşları, Oslo Anlaşmaları, Irak işgali, Arap Baharı, Suriye iç savaşı ve Aksa Tufanı. Emperyalist hedeflerin gölgesinde “Yeni Ortadoğu” hedefi başarılabilir mi?
Son Güncelleme: 15.08.2025 - 02:48
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, onlarca yıldır dünyada ön plana çıkan ve özellikle İsrail'in Gazze'ye saldırıları sonrası İsrail ve ABD tarafından dillendirilen “Yeni Ortadoğu” söyleminin ve bu minvaldeki gelişmelerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Mısır-İsrail barış antlaşması, Birinci Körfez Savaşı, Oslo Anlaşmaları, ABD'nin Irak işgali, Arap Baharı ve Suriye iç savaşı gibi çok sayıda gelişmenin sürekli olarak uluslararası arenada “yeni Ortadoğu” söylemini tetiklediği belirtilen analizde, bu sürecin özellikle 7 Ekim 2023 Hamas Aksa Tufanı ile yeni bir boyuta evrildiğine dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; güçlü aktörlerin diğerlerini domine ettiği bir Ortadoğu'da emperyalist hedeflerin bölgeyi nasıl etkilediğine dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:
Ortadoğu'da son birkaç yılda yaşanan çalkantılı olaylar göz önüne alındığında, "yeni bir Ortadoğu"nun ortaya çıkışının yine mümkün olmadığı daha net olarak görünüyor.
Ortadoğu'nun yakın tarihine baktığımızda, Altı Gün Savaşı'nın bazıları tarafından kritik bir dönüm noktası olarak tanımlandığı bir kırılma noktası yaşandı. Ancak öyle olmadı.
Mısır-İsrail barış antlaşması, Birinci Körfez Savaşı, Oslo Anlaşmaları, ABD'nin Irak işgali ve Arap Baharı da aynı şekilde Ortadoğu'yu sarstı ama asla "yeni bir Ortadoğu"nun” şekillendiği görülemedi.
Yine 11 Eylül saldırıları, Suriye iç savaşı, 7 Ekim 2023 Hamas Aksa Tufanı, ardından İsrail’in Gazze'de sürdürdüğü soykırım, Lübnan'ın tekrarlayan yıkımı, Husilerin Kızıldeniz gemilerine saldırıları ve İran'a son hava saldırıları gibi kritik, dramatik olaylar dünden bugüne yaşanmaya devam ediyor.
Özetle; bölgeyi uzun süredir çatışma ve kriz sarmalına sokan temel koşullar bunca olaya rağmen değişmedi. Bazı aktörler gitti, bazıları güç kazandı yada kaybetti ve bazıları farklı politikalar benimsedi. Ancak istikrarsızlığın temel kaynakları hala devam ediyor.
Bölgede değişen unsurlar
Bölgede son birkaç yılın en belirgin ve önemli gelişmesi, “Direniş Ekseni”nin (İran, Hamas, Hizbullah, Irak milisleri, Suriye'de Esad rejimi ve Yemen'de Husiler) dramatik biçimde zayıflaması oldu.
Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e yönelik Aksa Tufanı'nın ardından, İsrail büyük bir saldırı kampanyası başlattı ve bunda da çoğu kesime göre etkili oldu.
Hamas büyük oranda zayıflatıldı, Hizbullah'ın birçok üst düzey lideri öldürüldü ve genel olarak Direniş ekseni eskisine göre çok daha zayıf.
Destekten yoksun kalan Esad rejimi yıkıldı ve İsrail bunu fırsat olarak bilerek, Suriye'deki silah depolarını bombalamak ve orada daha fazla toprak işgal etmek için kullandı.
İsrail son olarak, İran'a karşı iddialı bir hava saldırısı başlattı ve daha sonra ABD tarafından bu saldırılar desteklendi. Amaç İran'ın nükleer altyapısını yok etmek ve muhtemelen din adamı rejimini devirmekti.
Ancak gelinen noktada; Esad dışında, direniş eksenin hiçbir parçası tam olarak ortadan kaldırılamadı ve hepsi inatla meydan okumaya devam ediyor.
İkinci gelişme, Arap dünyasında güç ve nüfuzun Mısır ve Irak'tan Suudi Arabistan ve Körfez'in zengin petrol devletlerine doğru kademeli olarak kayması oldu.
Yeni dönemde Mısır ekonomik olarak çökmüş durumdayken, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ekonomilerini modernize edip çeşitlendirmek ve daha aktif diplomatik roller üstlenmek için yarışıyor. Şimdi bazı uzmanlar artık bu devletlerin, zorunluluktan da olsa, bölgede arabuluculuk rolü üstlenebileceğine inanıyor.
Üçüncüsü, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın devrilmesi ve Ukrayna'daki uzun, maliyetli savaşın getirdiği zorluklar, Rusya'nın bölgedeki nüfuzunu kaybetmesine neden oldu.
Moskova, Esad'ın çöküşünü engelleyemedi ve Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana Tahran'ın Rusya'ya sağladığı çeşitli yardımlara rağmen İran'a yardımcı olmadı.
Son olarak ise bölgede, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere diğer dış güçlerin rolü artık önemli ölçüde değişti. Amerika Birleşik Devletleri onlarca yıldır İran'a düşmanca bir tutum sergilese de Trump yönetiminin İsrail'in saldırılarına aktif olarak katılma kararı, önemli bir dönüm noktası oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki İsrail lobisinin bazı kesimleri bu adım için uzun zamandır baskı yapıyordu ve sonunda isteklerine ulaştılar.
Ancak aynı zamanda, İsrail'in Gazze'ye yönelik vahşeti hem ABD siyasi partilerinde hem de dünya genelinde İsrail'e yönelik siyasi desteği zayıflattı.
Bölgede değişmeyen noktalar
Öncelikle, tüm bu değişimlere ve gelişmelere rağmen Orta Doğu hala anarşik ve çok kutuplu bir ortam olmaya devam ediyor.
Bölgede düzeni sağlayabilecek baskın veya hegemonik bir güç yok. Bush yönetimi, Amerika'nın kısa süreli "tek kutuplu dönemi" sırasında bölgeyi dönüştürmeye çalıştı ancak feci bir şekilde başarısız oldu.
Netanyahu ve diğer İsrailli sertlik yanlıları, son zaferlerinin İsrail’i bölgenin hegemonik gücü haline getireceği ve zamanla bu statüsünü sağlamlaştıracağı hissine kapılmış olabilirler. Ancak küresel tepkiler artık bunun başarılamayacağını net bir şekilde ortaya koyuyor.
Sonuç
Ortadoğu değişmiyor ve görünen o ki dünya, emperyalist hırsların gölgesinde Filistin-İsrail sorununu çözebilecek durumda değil.
Orta Doğu, en güçlü aktörlerin diğerlerini domine ettiği, onların hak ve iradelerini, temsil ve tanınma taleplerini reddettiği, derin siyasi bölünmelerin yaşandığı bir bölge olmaya devam ediyor.
Bu koşullar devam ettiği sürece, "yeni Orta Doğu” eskisinden hiç farklı olmayacak ve bölgede, Filistin'de sadece son 2 yılda olduğu gibi masum insanları ölümleri devam edecek.
Kaynak:
Foreign Policyetiketler
İLGİLİ HABERLER
The American Conservative: Trump-Putin Zirvesi Ukrayna'da barışı getirecek mi?
The New Arab: Filistin meselesinde ABD tekeli sona eriyor
The Economist: Gazze'deki yıkımın gerçek boyutları ne?
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


